İki ihtiyar, oturmuş sohbet ediyorlar... Biri diğerine:
      - Hüsamettinciğim, hatırlıyor musun, asker ocağında bizim yemeklere şap katarlardı.
     Â
- Yaa, hatırlamaz olur muyum, demiş
Hüsamettin, etkisini şimdi göremeye başladım.      ***
      Ana babanın üç aylık çocuklarına "Kahve" ismini taktığını gören dostları şaşırmış:
      - Neden çocuğa bu adı verdiniz?
     Â
- Geceleri insanı uyutmuyor da onun için...      ***
      Kamuoyu anketine yanıt veren bir yaşlı adam anket bitince düşüncesini söylemeden edememiş:
      - Yalnızca Evet veya Hayır diyerek insan önemli bir konuda düşüncelerini nasıl tam ifade edebilir...
      Anketçi hınzır:
      - Evlilik kararını da bu iki sözcükten biriyle vermiyor musunuz?
Köşecilik...
      Ünlü yazar genç gazetecinin
"Nasıl iyi bir yazar olabilirim?" sorusuna yanıt veriyormuş:
      - Çok gazete ve kitap okuyacaksın. Çok araştıracaksın. Dil bileceksin. İyi bir üslubun ve gözlem yeteneğin olacak. İnsanlarla iyi diyalog kuracaksın. Cesur olacaksın. İltifat ve eleştiriden çok etkilenmeyceksin. Yanlışla doğruyu ayırt etmesini bileceksin.
      Genç adam yazarın sözünü kesmiş:
      - Peki sizde bu yetenekler var mıydı?
     Â
- Hayır...      - Nasıl yazar olabildiniz öyleyse?
     Â
- Ben kimseye nasıl yazar olurum diye sormamıştım ki...      ***
      "İkinci Cumhuriyetçi" diye anılan ve numune olarak her gazetemizde birkaç adet bulunan yazarlardan birine genç gazeteci sormuş:
     Â
- Nasıl iyi bir yazar olabilirim?      - Bak, demiş, fazla Atatürk takılmayacaksın. Cumhuriyet yıllarından söz ederken
"tek parti" ve
"dikta" sözcüklerini bol kullanacaksın. Demokrat olacak İslam devleti veya Kürt devleti kurmak isteyenlerin demokratik haklarını savunacaksın. Onların
"demokrasi bizim için amaç değil araçtır" gibi laflarını duymazdan geleceksin.
     Â
- Başka?      - Vahdettin, Fethullah Hoca gibi değerleri fırsatını buldukça öveceksin... Laiklerle laikçi diye dalga geçeceksin...
     Â
- Başka?      - Özelleştirmeyi gözü kapalı savunacaksın. Küreselleşmeyi övecek, ülkenin sömürge haline geldiğini söyleyenlere güleceksin. Gerekli gereksiz
Turgut Özal'ı rahmetle anacaksın...
     Â
- Başkaaa?      - Bağımsızlık, ulusal onur, laik demokrasi, ülke çıkarları, sosyal adalet gibi kavramları telaffuz edenleri
"dinozor" olarak damgalayacaksın...
     Â
- Peki ya okuyucu beni okumazsa?      - Önemi yok... Okyanus ötesinde seni izleyenler vardır. Esas notu onlar verirler. Bir gazeteden atılırsan ötekinden iş bulurlar. Misyonunu yürütür komisyonunu alırsın. Ara sıra ABD seyahati... Sık sık yurtdışı seminer davetleri... Güzel köşelerde kısa dinlenmeler... Tatlı bir hayat sürersin...
TRT klasiÄŸi
      TRT Dış İlişkiler Müdürlüğünde açık bulunan 4 adet mütercimlik kadrosu var. Buraya eleman almak için normalde sınav açılması gerekir. Böyle bir sınavı hem kurum dışında hem kurum içinde bekleyenler var... Onlar bekleyedursun... Birkaç gün önce TRT Genel Sekreterliği, Personel Dairesine bir yazı yazıyor. Genel Müdür
Yücel Yener'in de onayladığı yazıda 4 isim veriliyor (H.U.G, Ö.E.Ü, B.B.B ve TY)... Bu kişilerin resmi olmayan bir görüşme sonunda sınava girmeye yeterli görüldükleri bildiriliyor. Ve sınavlarının yapılması isteniyor... Yani bu 4 kişi için özel sınav yapılacak... Zaten açık 4 yer var. Bu şanslı (torpilli demeye gerek yok) kişiler usülen sınavdan geçirildikten sonra kadroya alınacak. Bir TRT klasiği...
Havuççu
      Tavşan kardeş eczaneye girip sormuş:
     Â
- Sizde havuç var mı?      Eczacı kötü kötü bakmış.
      Bizimki çıkıp biraz sonra geri dönmüş:
      - Sizde havuç var mı?
      Eczacı öfkelenmiş:
     Â
- Bir daha bunu sorarsan dişlerini kırarım.      Tavşan biraz sonra gelip aynı soruyu sorunca eczacı yumruğu patlattığı gibi dişlerini dökmüş. Bizimki biraz sonra eczaneye yeniden damlamış:
     Â
- Sizde havuç suyu var mı?      (Sevgili
Emine'ye teşekkürle...)
Kayserili...
      Taksinin freni patlamış, müthiş bir hızla yokuş aşağı yol alıyor. Kayserili müşteri bağırmış:
     Â
- Durdur şu arabayı...      Şoför panik içinde haykırmış:
      - Durduramıyorum abi...
      Kayserili sözü almış... O da panik içinde:
     Â
- KardeÅŸim, o zaman ÅŸu taksimetreyi durdur!..     Â
Salı gününden başlayarak yıllık iznimizi kullanacağız. Sevgili okurlara aradan geçecek zamanda serinlik ve esenlik diliyoruz...Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr