24 Temmuz İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla basında sansürün kaldırılışının da yıldönümü. Günümüzde 24 Temmuz artık bayram değil “sansürün kaldırılması için mücadele günü” olarak anılıyor.
Osmanlı’da çok hoş sansür öyküleri vardır.
Yazar Ahmet Rasim bir gün ünlü sansür memuru Hıfzı Bey’e şöyle dert yanar:
“Yazdığımız yazılarda zatıâlinizin çizeceğinizi bildiğimiz kelimeleri kullanmıyoruz. Biliyoruz ki vatan, millet, hürriyet, ihtilâl, cinnet, mecnun, yıldız, intihar, zehir vs. gibi birçok kelimeler yazılmaz. Fakat sansürden gelen provalarda her seferinde başka başka kelimeler, cümleler görüyoruz ki, çizmişsiniz. Bunları lütfedip söyleseniz de boş yere yazmasak ve sizi de yormasak.”
Hıfzı Bey’in cevabı:
“Onu ben de bilmem. Yalnız size şu kadarını söyleyeyim. Siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız, oh, ne güzel oldu, derseniz, benim onu çizeceğimi biliniz.”
Marko Paşa Dergisinin yazarlarından Sabahattin Ali, bir yazısına “Sansür istiyoruz” başlığı atmıştı. Gazeteci sansür ister mi? İstemiştir. Dergi sık sık mahkemece kapatılınca, yaptığı çağrıda yazıların, Abdülhamit dönemindeki gibi yayından önceden sansürden geçirilmesini ister, böylece kapatılmaktan kurtulacaklarını yazar.
Tabii işin şakasıdır bu da...
ACISU
15 litrelik cam
şişe Buzdağı su bundan tam bir yıl önce yüzde yüz zamlanmış 70 lira olmuştu.
Aynı damacana geçen hafta 130 lira oldu…
Bir yılda yüzde 90 zam...
Hiç kimse topraktan fışkıran suyun maliyetinde nasıl olup da yüzde 90 artış olduğunu sormuyor.
Homurdanınca serbest piyasa falan diyorlar.
Aslında fil yasası bu...
Hortumu daya vatandaşın cebine, sömür içinde ne kalmışsa...
KIŞLA
CHP’nin Milli Savunma Gölge Bakanı Yankı Bağcıoğlu, İstanbul’daki askeri alanların imara açılmasını eleştiriyor, iktidarın 15 Temmuz sonrası “yeşil kalacağı” beyanına rağmen, bu alanların imara açılmasıyla kentin akciğerlerinin yok edileceğini savunuyor.
Bağcıoğlu, bu yöndeki imar hamlesinin durdurulmasını talep ediyor...
Bu noktada akla gelen soru şu...
Bu askeri alanlar çoğunlukla CHP’li belediyelerin yetki alanında. Belediyeler yeşil alanların imara açılmasına karşı dava açmak, kamuoyu yaratmak, en azından geciktirmek imkanlarına sahip...
Ne var ki, bugüne dek hiçbir CHP’li belediyeden askeri alanların imara açılmasına karşı bir itiraz duymadık.
LOZAN GURURU
Lozan antlaşmasının 101. yılındayız...
Türkiye 1. Dünya Savaşı’nın yenik ülkeleri arasından yenilgiyi kabul etmeyerek kurtuluş savaşına giren ve esaret zincirlerini kıran tek ülkedir. Yenik bir ülkenin galiplerle eşit şartlarla imzalamayı başardığı tek antlaşmadır. Almanlar aynı başarıyı gösteremedikleri için kendi kendilerini eleştirmiştir.
Ünlü İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee Lozan hakkında şunları söylüyor:
“Hemen hemen her konuda Türk ulusal istekleri, Lozan’da müttefikler tarafından
kabul edilmiştir. Ve dünya tarihte eşi olmayan bir olayla karşılaşılmıştır. Yenilmiş, parçalanmış bir ulusun, bu harabe içinden ayağa kalkması ve dünyanın en büyük ulusları ile tam eşit koşullar içinde karşı karşıya gelmesi ve Büyük Savaşın galiplerini dize getirerek her isteğini kabul ettirmesi şaşılacak bir şeydi.”
PLAJ
Mizah yazarı Gani Müjde’nin sosyal medyada bir yazısına rastladık. Diyor ki:
“Yıllar önce bir otelin sahiline botla yanaştığımda otelin güvenlikleri yaldır yaldır “yanaşamazsın hemşerim” koşusuna başlamışlardı. “Yüz metreye kadar kıyılar halkındır. Senin tesisini kullanmadığım sürece karışamazsın” dediğimde önce bir celallenmiş, ben jandarma ve otel müdürüne haber verdikten sonra yediği fırçalardan sonra özür dilemek zorunda kalmıştı. Evet muhterem vatandaş. Kıyılar halkındır. Dilediğiniz plaja, beach’e, resort’a kapısında sizden para isteyenlere aldırmadan girebilir. Boş bulduğunuz bir yere havlunuzu serip kumda kale bile yapabilirsiniz. “
Evet kıyı kanununa göre kıyılar halkındır... ancak en güzel kıyılar zorbalarca işgal edilmiştir. Son zamanlarda İstanbul Galataport’ta eski Yolcu Salonu yerindeki Peninsula Hotel’in önündeki alanı işgal ederek özel havuza çevirdiği yazılıp çiziliyor. Hiçbir güç ne bakanlık ne belediye, otelin önünü halka açamıyor. Açmaya teşebbüs ettikleri de duyulmuyor…
Söz: Özgür Özel’e not:
Biz de Türklerle Kürtler arasında eşitlik istiyoruz... Türk vatandaşlarının Meclis’teki Kürt milletvekilleri kadar maaş ve haklara sahip olmasını istiyoruz...