Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan Amerika’da iktidar vizesi peşinde koşuyor. Oynadığı "Ben çok değiştim" adlı tek kişilik oyunda ABD’ye veremeyeceği hiçbir taviz olamayacağını anlatmaya çalışıyor. Mesela şu cümleye bakınız:
- Partimiz Amerika’nın doğal müttefikidir. Türkiye’de IMF’ye direnenleri üzüntüyle izliyoruz ...
IMF’ye direnenler arasında malum... IMF zoruyla TBMM’ye getirilen yasalara karşı koyan AKP milletvekilleri de var.
Bir komik söylem de...
"İslam Dünyasına Türkiye modeli" önerisidir...
Ecevit’in ABD gezisinde ortaya attığı bu sloganı şimdi Tayyip Bey pekiştiriyormuş... Nedir Türkiye modeli... Din ile devlet işlerinin ayrıldığı, günlük yaşamın din kurallarına değil demokratik ilkelere ve çağdaş ihtiyaçlara göre düzenlendiği laik model...
Peki bu model nasıl oluştu Türkiye’de?
Modeli Erbakan’lar, Gülen’ler, Tayyip Bey’ler mi oluşturdu?
Yoksa temelini Atatürk’ün attığı bu model bizim tarikatçı ve şeriatçıların dayatmalarına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumların ısrarlı mücadelesiyle mi oluştu?
İslam Dünyası’na Türkiye modeli iyi de... İrticacı rejimleri sürekli denetleyip çağa ayarlayacak "ordu"yu nereden bulacaksınız?

Volkswagen Passat marka oto sahibi Orhan Özerhan 90 bin kilometreye ulaşan aracının bakımı için ilgili servisleri arayarak fiyat sordu. Üç servis istasyonu da 800 milyon TL dolayında (1100 mark) fiyat verdi. Rakamı yüksek bulan Orhan Bey, VW’nin Almanya’daki merkezine mail çekerek yaklaşık fiyatın ne olabileceğini sordu; "Yaklaşık 300 Mark" yanıtını aldı. Orhan Bey, bu defa Wolkswagen’in Türkiye temsilciliğine mail çekerek fiyat farkının sebebini istedi. Telefonla yanıt verdiler:
- Efendim bizde işçi ücretleri ve yedek parça pahalı...
Acaba bu yanıtı yazılı olarak da verebilirler miydi? Hayır... Acaba neden?

Demokrasinin "mini"siyle Avrupalı olmak ancak bize özgü bir hayalciliktir!...
Cihan Demirci

Çocuklarınızı uyuşturucudan korumak istediğinizi düşünelim... Bunun için uyuşturucu kaçakçılarıyla mı temasa geçersiniz?
Gençleri sigaradan korumak isteyen bir Hükümet üyesi olsanız... Tutar da Phlip Morris, JT gibi yabancı tekellerle mi işbirliği yaparsınız? Çok saf bile olsanız... Amacı daha çok sigara satmak olan bir kuruluşun çocuk sağlığıyla falan ilgilenmeyeceğini, olsa olsa biraz daha kendi reklamını yapacağını düşünmez misiniz?
Tekel ve TRT’den Sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu da mutlak düşünmüş olmalı. Buna rağmen, hangi ikna edici güdülerle bilinmez, Pilip Morris ve JT’nin teklifini kabul etti. Onların biçimlediği "Gençleri sigaradan koruma programı"nın babalığını üstlendi.
Gençleri sigaradan uzak tutmayı gerçekten isteyen bir Bakan, gider Gençlik Spor, Milli Eğitim gibi bakanlıklarla işbirliği yapardı. Çocuk sağlığı dernekleri, çocuk hakları dernekleriyle konuşurdu. Philip Morris’le yapacağı işbirliğinin gençlere değil Philip Morris’e yarayacağını bilirdi. Karakoyunlu da elbet bunları biliyor. Ve belli ki gençleri sigaradan korumaktan çok yabancı tekelleri memnun etmenin peşinde koşuyor.
Konu bugün Gazeteciler Cemiyeti’nde saat 11.00’de düzenlenecek panelde tartışılacak. Panele İstanbul Tabip Odası, Bağımlılığı Engelleme Mücadele ve Eğitim Vakfı, Çocuk Hakları Koalisyonu, Milli Pediatri Derneği, Çocuk Solunum Hastalıkları Derneği, Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi, Toraks Derneği ve Verem Savaş Federasyonu temsilcileri katılıyor...
Sigaranın ve sigara tekellerinin topluma zararları konusunda uzman olan bu isimler, Yılmaz Karakoyunlu’ya hem sağlık dersi verecek, hem meydanın sandığı kadar boş olmadığını anımsatacaklardır...

Profesör Oğuz Lav dostumuz anlattı... Temel ameliyat için ameliyathaneye alınırken hastaneden kaçmış...
İdris soruyor:
- Ula niye kaçtun hastaneden?
- Haçan hemşire dedi ki, ne heyecanlanaysun, bu basit bir ameliyattur...
- Ula hemşire seni saçinleştirmek için soylemiştur...
- Haçan oni baa değil ameliyatı yapacak doktora soyledi...

*Ne yaman
zor imiş
yonca yolması.
Bizim memlekette adam olması
Can Yücel