Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Kelkit Kaymakamı Mustafa Çiçek'in yanına gelen ciddi ve asık yüzlü bir ihtiyar, el yazısıyla yazılmış bir dilekçe uzatmış:
       - Bir derdim var, hele şuna çare buluver...
       Kaymakam Mustafa Çiçek'in eline tutuşturulan dilekçede aynen şunlar yazılıymış:
       "TC hükümeti, Kelkit kaymakamlığına,
       Ailem Ayşe senelerden beri benden ayrı odada yaşamakta benim yanıma gelmemektedir. Geçenlerde canıma çok dokundu ve yanına gidip benim yanıma gelmesini söyledimse de, ben senin yanında kalanlardan değilim, dedi. Ben de yatağını yorganını gücmele benim odama götürmeye kalktığımda balta çekerek mani oldu ve bu acıklı olayda dahi insafa gelmedi. Şimdi bu vahşinin benim yanıma gelmesi için ya iki ÇİZİM resmi yazı yahut HEYBETLİ İKİ TÜRK JANDARMASI, verilmesi. Gayri bu vahşiliği yetti sanırım.
     ÂMehmet...." Kaymakam Mustafa Çiçek, geçtiÄŸi notta "Bir iki tatlı sözle ihtiyarı gönderdim ama uzun süre gülmekten de kendimi alamadım" diyor...

Hostes farkı...

       Bindiğiniz uçakta hosteslerin deneyimli mi deneyimsiz mi olduğunu nasıl anlarsınız? THY Hostes ve Kabin Memurları Derneği'nin dergisi UARA, deneyimli hostesin farkını örneklerle vermiş. Mesela:
       Uzun dış hat uçuşu sırasında servisten memnun olan bir erkek iniş sırasında hostese kartını verip "Bir yardıma ihtiyacınız olduğunda beni arayın" diyor.
       Sıradan hostes: "Siz beni ne zannediyorsunuz?" der gibi bakar ve kartı almaz.
       Eğitimli hostes: "Teşekkür ederim, ben ve arkadaşlarım bir yardıma ihtiyaç duyduğumuzda sizi arayacağız" der ve kartı alırmış.

Ekmek show...

       Dil konusunda hassas okurumuz Mimar Emin İpek:
       - İzmir - Üçkuyular'da çok iyi ekmek yapan bir fırın var, diyor, ancak geçenlerde yeni asılan tabelayı gördükten sonra artık içimden oraya gidip ekmek almak geliyor...
       Asılan tabela şöyle:
     Â"Ekmek Show Room"

Can Yücel...

     ÂCan Yücel'in dün doÄŸum günüydü. Datça'da kutlandı. Biz de Can Baba'yı (1985'te yazılmış, az duyulmuÅŸ) bir ÅŸiiriyle analım:
       ***
       Tuğlalar, biriketler, çimentolar,
       hepsi umutsuzluktur.
       Demirler bile umutsuzluktur.
       Onların içinden bir umudu bulmaktır şiir,
       Onu bulmak için yazıyorum ben de...
       Birdenbire, bütün bu dünyada,
       deli olan bu dünyada tek akıllılığı,
       uslanmayan akıllılığı anlatmaktır şiir,
       Ben haberciyim, deprem habercisiyim.
       Deprem geldiğinde belki bu
       İstanbul toptan yıkılacak ama Oktay'ın, Orhan'ın, Nazım'ın, Seval'in, Metin'in, Cemal'in, Ece'nin, Süreyya'nın,
     ÂAtaol'un, Mehmed Kemal'in buldukları umut kalacak ayakta...

Yine AktaÅŸ!

       Danıştay bir kez daha "yürütmeyi durdurma" kararı verdi ve Enerji Bakanlığı bir kez daha İstanbul'un Anadolu yakasına elektrik dağıtımı yapan Aktaş'ın yönetimine el koydu. İlginçtir... Aktaş'ı trilyonlarca lira alacağı olan Enerji Bakanlığı, TEAŞ, TEDAŞ gibi kuruluşlar şikayet etmiyor Danıştay'a.. Her defasında Elektrik Mühendisleri odası şikayet ediyor... Oda'nın hukuk danışmanı avukat Gökhan Candoğan'a soruyoruz:
     Â- AktaÅŸ'ın devlete olan borcu ne kadar?
       - 50 - 60 trilyon lira gibi bir rakamdan söz edilebilir. Ama kamuya ve abonelere verdiği zararlar da dikkate alınırsa çıkan rakam bunun çok üzerindedir.
     Â- Devlet nasıl oluyor da bu kadar büyük bir alacağını tahsil edemiyor?
       - Elimizde somut belge olmadığı için birtakım siyasilerin ve bürokratların Aktaş yönetimiyle çıkar işbirliği yaptıklarını söyleyemiyorum. Ancak yaşanan bazı olaylar var ki insanı bir hayli düşündürüyor.
     Â- Ne gibi olaylar?
       - Bildiğiniz gibi biz, yürütmeyi durdurma davasını Aktaş değil, Enerji Bakanlığı aleyhine açmıştık. Duruşmalara Enerji Bakanlığı'nı temsilen katılan O.İ adlı bürokrat inanılmaz bir şekilde hep kendilerini kötülemiş, Aktaş'ı övmüştü. Tabii bunu bakanlığın bilgisi dahilinde yapmıştı.
     Â- Bu konuda baÅŸka örnekler var mı?
       - Aynı O.İ, duruşmalardan birinde, bizim Aktaş'tan hiç alacağımız yoktur, dedi ama aynı gün Enerji Bakanlığı'nın, alacağını tahsil edemediği iddiasıyla Aktaş aleyhine 16 trilyon liralık dava açtığı ortaya çıktı. Yargıç bu yalanını adamın yüzüne vurdu ama bakanlık O.İ' ye hiçbir ceza vermedi.
     Â- AktaÅŸ kimi bürokrat ve siyasilerle anlaÅŸmış. Devleti birlikte göçürtüyorlar denebilir mi?
       - Bu şirketin devlete nasıl zarar verdiğine ilişkin Enerji Bakanlığı müfettişlerinin, Başbakanlık Yüksek Denetleme'nin vs. bir sürü raporu var ama her nedense hiçbirinin gereği yıllardır yapılmıyor. Bu durum Aktaş'ın devlet içinde çok etkili olduğunu gösteriyor.

     ÂÃœlkemizde acilen açılması gereken okullar:
       1- Devlet soygunculuğu meslek yüksek okulu
       2- Uyuşturucu mühendisliği fakültesi
       3- Naylon fatura bilimleri akademisi
      Cihan Demirci

Ecevit krizi

       Cumhurbaşkanları 82 Anayasasının kabulünden bu yana 27 adet KHK’yi Çankaya’dan geri çevirmişler. Bunlardan 17’si ikinci kez gönderilmemiş. 10 tanesi değiştirilerek gönderilmiş. Ancak hiçbiri:
       “Biz bunu söke söke imzalatırız" dercesine ikinci kez “aynen" Çankaya’ya dayatılmamış... Hükümet’in niyeti belli ki KHK’yi imzalatmaktan çok hukuku atlatma ve Çankaya’yı dize getirme manevrasıydı. Sökmedi...
       Ecevit kararnamenin Anayasa’ya uygunluğunu savunamıyor. Sadece:
       - Efendim Sayın Sezer kararnameyi imzalasın Anayasa Mahkemesine göndersin...
       diyebiliyor. Elbet bu mümkündü. Eğer KHK ikinci kez Çankaya’ya gönderilirken altına “Bu KHK Anayasa Mahkemesince onaylandıktan sonra yürürlüğe girer" notu düşülseydi, mümkün olurdu. Hükümet buna da yanaşmadı. Şimdi Sezer’i “kriz" le altetmeyi deneyecek.


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr