Her yıl 19 Mayıs’ta Padişah Vahdettin adı da gündeme gelir.
Atatürk’ü Milli Mücadele için Anadolu’ya onun gönderdiği, memleketin iyiliği için çalıştığı, istese saraydan dünyaları götüreceği ama tek bir eşya almadığı gibi dayanaksız övgüler birbirini izler.
Vahdettin gerçekten söylendiği kadar dürüst müydü?
Sarayın Başmabeyincisi Lütfü Simavi, “Son Osmanlı Sarayında Gördüklerim” adlı hatıratında (Örgün Yayınevi) anlatır.
Padişah Vahdettin, ağabeyi Padişah Mehmet Reşat’ın ölümünden sonra onun özel kasalarından çıkan parayı saydırmıştır. Kasalardan, üç bini altın ve kalanı banknot olarak otuz bin lira çıkmıştır. Gerisini kitaptan okuyalım:
“Sultan Vahdettin’in ağabeysinden kalan bu parayı onun kanuni mirasçılarına vermeyip kendi keyfince harcadığını, birtakım saray eşyası ve sofra takımları yaptırdığını büyük bir şaşkınlık içerisinde öğrendim. Çadırda yaşayan kabile ve aşiret reislerinin emirlerindeki insanların her türlü mal ve mülküne sahip çıktıklarını bilirdim ama koskoca Osmanlı Hanedanı’nda buna benzer hadiselerin geçeceğini aklıma bile getirmezdim. Onun mirasının oğullarına ve torunlarına verilmesi hem kanunun hem şeriatın emriydi.”
FAKÜLTE
Gözümüze iki haber çarpıyor:
1. Yeni 8 fakülte daha kuruldu.
2. Türkiye OECD ülkeleri içinde NEET oranında birinci.
Tabii merak ettiniz, NEET ne demek?
Efendim NEET, “Ne eğitimde ne istihdamda olan gençler” anlamına geliyor. Bir işte çalışmayan ve okula gitmeyen gençlerin oranı Türkiye’de yüzde 28.8 imiş.
Bu alanda OECD ortalaması ise yüzde 12.8.
Mutlaka şu araştırma da yapılmalı: Bir fakülte mezunu olup da çalışmayan gençlerin oranı nedir?
Kuşkusuz bunda da birinci çıkacağız.
Yeni fakülte açmak güzel. Ancak bu fakülteler ihtiyaçlar doğrultusunda açılıyorsa bir anlamı var. Aksi takdirde diplomalı işsiz üretmekten başka işe yaramıyor.
Türkiye “Oğlumuz üniversiteye gidiyor” diye gururlanan aile sayısında mutlaka yükseklerde. Ne var ki bu gurun peşinden iş aramakla geçen mutsuz yıllar geliyor. Plansız programsız hiçbir alanda başarı şansı yoktur.
HSK
Hâkimler Savcılar Kurulu-HSK’ya TBMM tarafından seçilecek yedi üyenin ismi üzerinde uzlaşıldı. Kurul’un 4 üyesi Cumhur İttifakı’nı temsil eden AKP ve MHP, üç üyesi ise Millet İttifakı’ndan CHP ve İyi Parti’nin kontenjanından belirlenecek.
13 üyeli HSK’nın dört üyesi Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor, Adalet Bakanı ve Müsteşarı üye olarak Kurul’a katılıyor. Yedi üye de TBMM’de belirleniyor.
HSK’nın bağımsız yargıçlardan oluşmasını savunan eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, CHP ve İyi Parti’nin böyle bir anlaşmaya girmesine tepki gösterdi:
“AKP ve MHP’nin belirlediği 10 temsilciye, İP’ten iki, CHP’den bir kişi eklense neyi sağlamış olacaksınız? Bunu yapmakla HSK’nın bütün yaptıklarına meşruiyet kazandırmış olacaksınız” dedi.
Avukat Şahin Mengü aynı görüşte: “CHP ve İyi Parti HSK’nın meşruiyetini tanımamış olsa sistemden şikâyete hakkı olur ama şimdi bu durumda o hakkını yitirmiştir. Verecekleri oylar sonucu değiştirmez. Ayrıca İP’in iki adayına karşı CHP’nin bir aday vermeyi kabul etmesi parti adına hüzün veren bir durumdur” diyor.
HSK bu durumda RTÜK’e benzeyecek. RTÜK’te malum muhalefetin temsilcisi vardır ama hiçbir kararı etkileyemez sadece işleyişe meşruluk kazandırır.
CHP’nin 2017 yılında ilk HSK seçimini boykot ettiğini hatırlatalım.
GEZİ
İkizdere’de köylülerle konuşmak üzere Rize’ye gelen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener burada gerginlikle karşılaştı.
Haberi televizyonlarda izlemiş olmalısınız.
Bir yandan seçim ve erken seçim sözleri telaffuz edilirken, bir yandan bu tür olaylar can sıkıyor.
Eğer Türkiye yola demokrasiyle devam edecekse siyasi liderler halkla temas edebilmeli. Bu tür olaylar devletçe anında önlenmeli.
Nedir siyasi partiler? Demokrasinin vazgeçilmez unsuru.
HARRAN
Yaklaşık 20 yıl önce Urfa’da Atatürk Barajı’nı gezmiş, daha sonra Harran’a geçmiştik. Atatürk Barajı biteli 10 yıl olduğu halde Harran’da tarlalar boş duruyordu:
- Ne oldu barajdan su vermediler mi?
- Verdiler beğim.
- Peki, tarlalar neden boş duruyor?
- Fazla su verdiklerinden dolayı toprak tuzlanma yaptı. Mahsul kavruldu.
Geçenlerde bölgeyi bilenlere durumu sorduk.
Harran artık barajdan su alamıyormuş. Bu yıl baraj çevresinde yalnızca Suruç’a suç vermişler barajdan. Ancak yine fazla su verilmiş, ovayı su basmış, şimdi suyun çekilmesi bekleniyormuş.
Urfa’nın diğer yöreleri ise kuraklıktan yakınıyor.
Planlama: Her zaman önde gelen sorunumuz işte bu.
İFADE
Aziz Nesin’in yıllar önce Dikili etkinliklerinde ifade ettiği bir tespiti Şirin Bozer aktarıyor:
“Eğer biri ‘doğru dürüst insan’ olduğunu iddia ederken sizi ‘şerefsizim, namussuzum, anam avradım olsun vb.’ gibi laflarla inandırmaya çalışıyorsa, bilin ki o dediği gibidir, sakın inanmayın.”