Anadolu Ajansı muhabirlerinden
Asiye Bendon, geçtiğimiz pazar akşamı altında arabası, yanında oğlu, Çankaya'dan Oran'a doğru gidiyordu... Tam Milli Savunma Bakanlığı lojmanlarının önüne gelmişti ki olan oldu.. Ne olduğunu arkadaşımızdan dinliyoruz:
      - Bir süredir beni, neredeyse arka tamponuma değecek kadar yakın mesafeden takip eden jeep'in sürücüsü, tam burada aniden gaza bastı, yanımdan rüzgar gibi geçti... Geçerken de benim dikiz aynasını paramparça etti. Ben, adamın, biraz ileride arabasını sağa çekip özür dileyeceğini, bu arada hasarı da tazmin etmeyi önereceğini bekliyordum ama hiç öyle olmadı. Adam yaptığı kazayı görmesine rağmen gaza basarak kaçmaya başladı. Tabii ben de peşine takıldım. Sonunda Oran lojmanlarında, evinin önünde durunca yakaladım. Direksiyondan kim çıksa beğenirsiniz? TBMM eski Başkanı, eski Bakan, Cumhurbaşkanı
Demirel'in başdanışmanı
Hikmet Çetin!... Kendisine o kızgınlıkla, beni az kaldı öldürüyordunuz beyefendi, üstelik de kaza yaptıktan sonra kaçmaya kalktınız, bu size yakışıyor mu, diye sitem edince bana verdiği yanıt aynen şu oldu:
     Â
- Hayır hanımefendi, ben kaçmadım. Arabanızın plakasını almıştım (!), daha sonra size telefon edip hem özür dileyecek, hem de hasarınızı tazmin etmeyi önerecektim.       Araba plakasından sürücünün telefonunu nasıl bulabileceğini sordum, tabii cevap veremedi. Yıllarca bakanlık ve milletvekilliği yapmış birinin kendi kendini düşürdüğü bu duruma ben üzüldüm. Bilmem kendisi de üzülmüş müdür?
Ne tesadüf..!
      İmam - hatip meslek liselerindeki başörtüsü yasağına karşı eylem yapan kız öğrencilerin başörtüleri dikkatinizi çekiyor mu? İçlerinde bir tanesi bile renk ve desen olarak diğerinden farklı değil... Peki, Fazilet Partililerin iddiası, bu öğrencilerin kendi özgür iradeleriyle ve zorlamasız olarak başörtüsü taktıkları olduğuna göre... Nasıl oluyor da bir tek öğrenci bile farklı başörtüsü kullanmıyor? Soruyu arkadaşımız
Fahrettin Fidan Fazilet Partisi Meclis Grup BaÅŸkanvekili
Bülent Arınç'a yöneltiyor... Yanıt:
      -
Kimbilir, öğrenciler kendi aralarında, bu sene şöyle başörtüsü takacağız diye karar vermiş olabilirler.       - Baskı yok! Zorlama yok! Öğrenciler kendi kendilerine karar alacaklar! Yapmayın
Bülent Bey.
      -
Belki de bazı okullarda okul yönetimi ya da okul aile birliği bu yönde karar almış olabilirler.       - Hangi yasaya, hangi yönetmeliğe dayanarak?
     Â
- Kur'an derslerinde başlar kapatılıyor.       - Ben Kur'an dersinden söz etmiyorum, bütün okul yaşamından söz ediyorum. Böyle bir zorlama suç değil midir? İnanç özgürlüğüne aykırı değil midir?
     Â
- Ben şahsen bu olayda bir zorlama olduğu kanaatini taşımıyorum.       Ya siz sayın okurlar? Sayın
Arınç'ın samimi olduğu kanaatini taşıyor musunuz?
Kaş göz işareti
      Turizm Bakanı
Erkan Mumcu, İstanbul Üniversitesi'nin açılışına eski bir mezun olarak davet edilmiş. Gelip gelmeyeceğini teyid için kendisine telefon açıldığında, hem geleceğini, hem birkaç dakika konuşmak istediğini bildirmiş. Rektörlük nezaket göstermiş, bu isteği kabul etmiş. Sonra olanları dünkü gazeteler yazdı... İÜ Rektörü
Kemal Alemdaroğlu konuşurken şeriatçı ve bölücü akımlara değiniyor,
"demokrasinin özgürlükler kaosuna dönüştürülmemesi gerektiğini" söylüyor. Peşinden kürsüye gelen
Erkan Mumcu, "Bilim adamlarının Cumhuriyet konusundaki duyarlılıkları Türk Silahlı Kuvvetleri ile aynı üslupta olamaz" gibi sözler sarfediyor. Kısacası.. Şeriatçı kesime göz kırpıyor...
      Üniversitenin açılış törenini siyasi yatırıma dönüştüren
Mumcu, acaba umduğu kârı sağladı mı? Sanmıyoruz...
Ah güzel İstanbul!
      İstanbul estetik ve mimari açıdan
"dünyada bir numara" imiş...
      İçinde yaşadığımız şehrin mimari sefaletini, hızla tükenişini görüp buna inanmakta zorlansak da... Elin oğlu öyle düşünmeyebiliyor(muş)...
      Baksanıza... İngiliz
Traveller dergisinin okuyucu anketinde Ä°stanbul
"dünya güzeli" çıktı...
     Â
Konukseverlikte: Dublin ve Las Vegas...
     Â
Yüksek kültürel değerde: Floransa...
     Â
Estetik ve mimari zarafette: Ä°stanbul
      diğer dünya kentlerini sollayıp birinciliğe oturmuş
Traveller anketinde...
Hortum
     Â
Demirel her yıl olduğu gibi bu yıl da İTÜ'nün açılışına bekleniyordu. Ancak gelemedi. Baba, siyasette ne zaman çıkış yapacağı sorulduğunda
"Ekim'i bekleyin!" diyordu.
      Ekim geldi. Aksine Baba dışarı çıkamaz oldu.
      Neden?.. Çünkü Yeğen zorda. Egebank'a döşenen hortum Yeğen'in ayaklarına dolaştı. Amca üzgün... Yeğen Murat,
"Amca" dese,
"gir içeri!" Amca da onunla birlikte girecek içeri... O kadar yani... Ekim yaramadı..
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr