Bu ülkede Osmanlı varlığını yaşatmak için en büyük çabayı kim göstermiştir? Tartışmasız rahmetli Çelik Gülersoy...
Turing Otomobil Kurumu Başkanı Çelik Gülersoy kurumun geliriyle Yıldız ve Emirgan parklarındaki harap köşkleri, Hidiv Kasrı’nı, Çamlıca tesislerini, Fenerbahçe’yi, Sultanahmet Yeşil Ev ve Ayasofya konaklarını eski haline uygun duruma getirmiştir. Safranbolu’da ve Büyükada’da birer konağı adam etmiştir. Bu kuruluşların içini aslına mümkün olduğunca uygun döşemiş, kâr amacı olmayan, müze gibi birer varlık haline getirmiştir.
Gülersoy bunları tarihe ve İstanbul’a olan saygı ve sevgisi için yapıyordu.
Ölümünden sonra Turing Kurumu üzerinde binbir türlü oyun döndürüldü. Kurumun 42 milyon lira parası, 500 milyon liraya yakın mal varlığı iştah açıyordu. Yönetimdeki dalgalanmalar sonunda başa AKP’ye yakın isimler geçti. Bu kişiler Çelik Gülersoy’un bin bir emekle maydana getirdiği eserleri bir bir elden çıkardılar.
Sultanahmet’teki Yeşil Ev ve Ayasofya Konakları AKP ye yakın bir şirkete 15 yıllığına kiralandı. İşletmeleri devralan şirket bir süre sonra içindeki malları istemediğini bildirdi. Bildirince Turing Kurumu bu malları müzayede ile sattı. Turing Kurumu koridorlarında Gülersoy portresi indirildi. Tablo koleksiyonu satıldı. Adeta Gülersoy’dan ve Osmanlı sevgisinden intikam alındı.
Bunu yapan zihniyet, bugün Haydarpaşa Garı’nı çürümeye terk eden, Osmanlı arşivleri binasını otel yapan, Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nü yakan, Haliç Tersanesi’ni satılığa çıkartan zihniyettir. Osmanlı’ya saygıları maalesef yukardaki resimde görüldüğü kadardır.
Şehir efsanesi...
Profesör Semavi Eyice ülkemizin
Bizans tarihi konusunda en derin hocalarındandır. Bugün 93 yaşında... Üniversite öğrenimi, öğretim üyeliği, koruma kurullarında 40 yıl süren üyeliği her biri ayrı serüven... Selim Efe Erdem, Semavi Eyice ile bir nehir söyleşisi yaptı. Kitap TİMAŞ yayınlarından “İstanbul’un Yaşayan Efsanesi” başlığıyla çıktı. İçinde birbirinden renkli anlatımlar var. Semavi Bey 1943 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın tam orta yerinde öğrenim için Avusturya ve Almanya’ya gider. Tabii kısa süre sonra bombardıman altında kalır. Kalmakta olduğu köyden Berlin’e indiği bir gün kent bombalanır. Anlatıyor:
“Berlin ve çevresine bombalar düşerken metro tıkır tıkır çalışıyordu. Enteresan taraflarından biri de oydu Almanya’nın. O metro enerjiyi nereden alıyordu? Berlin’in Rusların eline düşmesinin üç gün öncesine kadar çalışmış metro...”
Eyice’nin Berlin’e indiği gün kaldığı köy bombalanır. Köyde kaldığı evin yarısı bombardımanda yok olur. Eyice’yi tren istasyonunda kaldığı evin kızı karşılar. Neden mi? Çünkü annesi:
- Oğlan sapasağlam bıraktığı şehri şimdi delik deşik görürse birden şoke olur, başına bir şey gelir. Sen onu almaya git, eve gelmeden önce alıştıra alıştıra anlat, demiş. İnceliğe bakın.
Bombardımandan iki gün geçmeden her şey onarılıyormuş. Eyice anlatıyor:
“Bombardımanın hemen ardından su, elektrik, cam geri geliyordu. Hatta bombardıman altındaki halkın sinir sistemini tamir etmek için ertesi gün yarımşar litre sert içki veriliyordu. O bombalamadan sonra bize de verilmişti...”
Bu Almanların hemen her alanda Avrupa şampiyonu olmasına şaşırmalı mı?
KOVA
Kadıköy - Kartal metrosunda zaman zaman tavan su akıtıyor. Suyun yayılmaması için altına bir kova, kazan falan konuyor. Ayrıca yanına “Dikkat kaygan zemin” diye bir tabela da yerleştiriliyor.
Bu kova ve kazanların bir standardı yok. Ne bulurlarsa onu koyuyorlar.
Önerimiz... Bir anket yaparak bu kovaların biçim ve rengi halka sorulmalı...
Ayrıca ihale şartmanesine tavandan akacak suları toplayacak kovaların bedeli dahil edilmesi... Bu iş standarda bağlanmalı...
Malum... Bizim müteahhitlerin yaptığı işler mutlaka bir yerden su koyveriyor. Adları üstünde; havuzcu...
“Müslüman’ım” diyen bir insanın yolsuzluk yapmasının bahanesi var mı?
Var: “Biz laik devletten çalıp, İslamiyet için harcıyoruz” diyor...
Akif Kökçe
OSMAN
Tartışmaları izleyenler sanıyor ki Osmanlıca dersi ortaöğretime ilk kez konulacak. Bir eğitimci dostumuzun uyarısıyla Milli Eğitim Bakanlığı internet sitesine giriyor, haftalık ders çizelgelerine bakıyoruz... Osmanlıca şu anda Sosyal Bilimler liselerinde “zorunlu” ders... Genel liseler, Anadolu liseleri, Anadolu Öğretmen liseleri, İmam-Hatip ve Anadolu İmam-Hatip liselerinde ise seçmeli ders durumunda...
Bu derse 4 yıl bütün sınıflarda haftada 2 saat ayrılmış.
Şûra’da sadece Anadolu İmam Hatip’te zorunlu hale getirilmiş.
Öteki liselerde yine seçmeli kalmış.
Osmanlıca öğrenmek isteyen lise öğrencisinin önünde hiçbir engel yok.
Neyin kavgası yapılıyor...
İTİBAR
Papa’nın Türkiye ziyaretinde çok çok 40 - 50 bin lira değerinde bir araçla seyahat etmesi üzerine bizim Diyanet İşleri Başkanı’nın aracını merak etmiştik. Dün Hürriyet’te Nurettin Kurt’un haberinden öğrendik ki... Devlet Malzeme Ofisi bütçesinden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e 1 milyon TL’ye Mercedes S 500 model makam aracı alınmış.
Yorumu okura bırakalım...