Üç hafta önce oynanan Yozgatspor - Diyarbakırspor maçında da olaylar çıkmış, spor spikerlerinin klasik ifadesiyle, "sahalarımızda bir daha asla görmek istemediğimiz çirkin görüntüler" sergilenmişti. Konuk takımın sahada görünmesiyle birlikte tribünlerden akla gelen - gelmeyen bilumum madde yağmuru başlamış, yağmur, "PKK dışarı!" tezahüratı eşliğinde maç boyunca devam etmişti. Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu böylesine çirkin bir olaya elbette ilgisiz, tepkisiz kalamazdı, nitekim kalmadı da...Toplandı ve Yozgatspor'a belki de hayatı boyunca unutamayacağı (!) bir ceza verdi; Tam 500 milyon lira para cezası!.
      x x x
      Gelelim ikinci olaya...İki hafta önce Diyarbakır'da oynanan, daha doğrusu oynanamayan Diyarbakırspor - Konya Endüstrispor maçında da benzer görüntüler sahnelendi. Isınmak için sahaya henüz çıkmış konuk takım üzerine atılan maytaplardan iki oyuncu çeşitli yerlerinden yaralandı. Bunun üzerine Konya Endüstrispor takımı sahadan çekildi, maç da başlamadan sona ermiş oldu.
      Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu önceki gün yaptığı toplantıda bu olayı da görüştü ve kararını verdi; Can güvenliği olmadığı gerekçesiyle sahadan çekilen konuk takım hükmen yenik sayıldı, çıkan olaylar nedeniyle de Diyarbakakırspor kulübü hakkında soruşturma açıldı!
      Futbol Federasyonu ne yapmak mı istiyor? Olayları teşvik ederek daha vahim olaylara davetiye çıkartıyor. Örneklerini yakında hep birlikte göreceğiz.
Marifetli saat
      Fırlama delikanlı sabah işe gelmiş, masasına oturmuş... Biraz sonra dairenin güzel memurelerinden biride gelip "günaydın" dedikten sonra delikanlının karşısındaki yerine geçmiş. Delikanlı, kız yerine oturunca kolundaki saate dikkatli dikkatli bakmaya başlamış. Kız meraklanmış:
      - Niye öyle bakıyorsunuz saatinize?
      - Mucize bir saat bu... Karşındakinin iç çamaşırlarını bile gösteriyor.
      - Yok canım?
      - Mesela siz iç çamaşırı giymemişsiniz.
      Kız gülmüş:
      - Bence siz çöpe atın o saati... Çünkü içimde çamaşır var.
      Delikanlı tekrar saate göz atmış
      - Hay allah, bir saat ileri gitmiş bu
Pratik bilgi
      Soru sormak karşıdakinin ne düşündüğünü anlamak için sık sık kullanılan bir yoldur. Fakat soru sormanın, çoğu kez, karşıdakinin düşüncelerini yönlendirmek için kullanıldığı da bir gerçektir. Hepimiz bu tür bir yaşantıdan geçmişizdir, ya öğretmenimiz, ya annemiz veya babamız ya da bir başka otorite bizi belirli bir yöne götürmek, sonrada kıskıvrak yakalamak için sorular sormuştur. Bu durumda soru sormak bir staretejidir ve soru soranın kafasında bizi götürmek istediği, tuzak olarak kullandığı bir yer vardır.
     Â
Doğan Cüceloğlu      ***
      Kırmızı ışıkta durmasını bilen bir Cumhurbaşkanına amma da hasretmişiz meğerse!..
     Â
Cihan Demirci      ***
Başkanlık farkı!..
      Sayısı binlerle ifade edilen personel, yüzlerle ifade edilen araç...Trilyonlara malolan ve sonu bir türlü gelmeyen inşaatlar...Özel uçak, özel helikopter, özel yapım 4 - 5 lüks makam aracı... Hemen hergün yurtiçi seyahat... Hemen her ay bir iki yurtdışı gezi... Lüks, israf, şatafat, debdeve... İşte Demirel ve Özal döneminde Cumhurbaşkan'lığının manzarası.
      Peki, Çankaya Köşkü'nde eskiden durum neydi?
Fahri Korutürk ve
Kenan Evren döneminde, Çankaya Köşkü'nde tam 16.5 yıl basın danışmanlığı yapmış, halen TGRT Genel Müdürlüğü görevinde bulunan
Ali Baransel' e bırakıyoruz sözü.
      "O zamanlar, Köşk'teki kadro şişkinliği bu kadar olmadığı, toplam personel sayısı 500'ü, 600'ü geçmediği için, örneğin ben 4 görevi birden yürüttüm; Basın Danışmanlığı, Halkla İlişkiler, Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü ve Cumhurbaşkanı Siyasi Danışmanlığı...O zaman basında 5 kişi çalışırdık, sayı şimdi 45. Danışman sayısı 8 idi, şimdi en az 4 - 5 katı. Ve şimdikilerinin çoğunun makam arabası, şoförü, sekreteri var. Bizim dönemdeki danışmanlara iki araç tahsis edilmişti, üçü - dördü bir arabaya biner, işe öyle gidip gelirlerdi. Ben, makam arabam yerine kendi aracımı kullandığım için eşim, üstelik hamileyken bile işine belediye otobüsleriyle giderdi.
      Rahmetli
Korutürk' ün üç çocuğu vardı, ikisi öğrenci, biri Dışişleri'nde stajyer memurdu. Onlar da okullarına ve işlerine, babalarının aldığı, benzin parasını cebinden ödediği Renauld marka eski model bir otomobille gider gelirlerdi. Rahmetli
Korutürk, 7 yıllık görev süresi boyunca sadece dört yurtdışı gezi yapmıştı; İran, Irak, Pakistan ve Finlandiya. Rahmetli, ben derdi, yurtdışına gideceksem, o ülke ile Türkiye arasında, ülkemin yararına mutlaka çok somut bir anlaşma yapmalıyım, aksi takdirde gitmem. O seyahatlerde de yalnızca gerekli kişiler yer alırdı heyette. Ve sayı asla 25'i, 30'u geçmezdi.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr