Geçtiğimiz haftanın kahramanı
Necmettin Hoca bu defa Dr.
Kimble rolündeydi.. Kaçaaaar, kaçaaar, kaçaaar... Sonunda ailece Swissotel'in kral dairesinde bulundular. Güle güle otursunlar. Otursunlar da.. Hoca'nın bir numaralı destekçisi olan Milli Gazete iki günün biri bu otellerde domuz eti ile dana etinin aynı bıçakla kesildiğini, aynı kapta pişirildiğini yazar. Ve müminleri lüks otel sefasından caydırmaya çalışır. Hoca o yazıları hiç okumuyor mu? Diye merak etmez misiniz?
      xxx
      İthal otomobillerde kuyruk varmış. Mercedes C modeline sıraya girenler 6 ay bekliyormuş. Peugeot'da 3 ay, VW'de 2 ay bekleniyormuş. Herkes dar ve sabit gelirlinin küçük dertleriyle meşgul olduğu için bu insanların bu bekleyişler sırasında nasıl acılar çektiğini kimse bilmiyor. Kimse ilgilenmiyor.
      Sadede gelirsek... Komünist dönemde Sovyetler Birliği'nde bir işçi otomobil almış. Parasını yatırmış. Arabaya ne zaman kavuşacağını sormuş:
     Â
- 10 yıl sonra, demiş memur..
      İşçi esas merak ettiği soruyu o zaman patlatmış:
     Â
- Öğleden önce mi öğleden sonra mı?      xxx
      Genç adam 20 - 25 yaşındaki karısını boşayıp 70 yaşındaki babasıyla evlendiriyormuş. Çok yaygınmış bu uygulama. Devlet Bakanı
Yaşar Okuyan, bu sütunda sorulan
"1 katrilyonluk yolsuzluk konusunda neden suç duyurusunda bulun muyorsunuz?" sorusuna yanıt verirken, sosyal güvenlik kurumlarındaki yolsuzlukların çoğunlukla yukardaki türden istismarlar olduğunu anlattı. Gelin kayınpeder ile (tabii kağıt üzerinde) evlendiriliyor, SSK'lı kayınpeder ölünce genç gelin ömür boyu emekli maaşı alıyormuş... Böyle binlerce vak'a varmış.
Dilmeceler
     Â
Can Ozan'ın piyasaya yeni çıkan
"Ben Kimim - Dilmeceler" adlı kitabından birkaç örnek...
      * 28 Şubat doğum günümdür,
      Emanetçi olmak benim ünümdür.
      Hoca'nın yasağının bittiği gün
      Mazallah, ölüm günümdür!
     Â
Recai Kutan      * Van, Bitlis, Muş
      Bir mısrayla hayat durmuş
      Meğer ben şiir okumamışım
      Şiir benim canımı okumuş!
     Â
Recep Tayyip Erdoğan      * İşçiyi savunurum sözde,
      işveren benim için gözde.
      Emek memek dediğime bakmayın
      Sermayeye tutkunum özde.
     Â
Bayram Meral      * Fiziğime bakmayın, müziktir özüm
      Piyanonun başında kimseyi görmez gözüm
      Karanlık gecenin aydınlık yüzünde
      Ayıptır söylemesi ben bir virtüözüm.
     Â
Fazıl Say      * Paran yoksa sat beni
      Görüntüm bozuksa at beni.
      Sıra haberlere gelince,
      Hemen kapat beni!
     Â
Televizyon      * Kah Amerikan dolarıyım
      Kah Japon yeni
      Seni gidi işini bilen, seni.
      İnsanım diye geçiniyorsun
      İnsansan, yeme beni!
     Â
Rüşvet     Â
      * Rızkı veren Allah'a şükür,
      Trilyoner oldum çok şükür.
      Millet, yiyecek mi topluyor?
      Buna da şükür!
     Â
Hakan ŞükürHediye metro
      İstanbul metrosu dün törenle hizmete açıldı. Hayırlı olsun.
      Olsun da birşeyi anlamadık. Belediye Başkanı
Ali Müfit Gürtuna verdiği gazete ilanlarında diyor ki:
     Â
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin özkaynaklarıyla 631 milyon dolar harcayarak gerçekleştirdiği bu muhteşem eseri İstanbul halkına armağan etmekten kıvanç duyuyoruz."      Bu nasıl armağan? Harcanan 631 milyon dolar vatandaşın vergilerinden oluşmuyor mu? Vatandaş metroya binerken bilet alarak bu parayı geri ödemeyecek mi? Belediye hizmeti ne zamandır armağan sayılıyor?
Öğrenme vakti
      Afacan
Mehmet sabah sınıfa geç gelmiş. Öğretmen neden geç kaldığını sorunca:
      - Siz demediniz mi öğretmenim, demiş, öğrenmek için asla geç değildir, diye...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr