Kemal Derviş şortlu sabah turunda halkın elini sıkmış, şoförlerle sohbet etmiş. Söz arasında şoför arkadaş demiş ki:
- Yıllardır bu işin içindeyiz, hiç bu kadar perişan olmadık...
Kemal Derviş'in yanıtı:
- İki üç ay daha sabredeceksiniz....
Sayın Derviş aynen böyle söylemişse bu sözü "Artık doğrular söylenecek" parolasıyla çelişmiyor mu?
Şoförlerin (ve cümle emekçilerin) iki üç ay sonra düze çıkacağına ilişkin hangi umut var ortada?
Emekçilerin falında sadece uzun ve sıkıntılı bir yol göründüğünü en iyi Derviş biliyor.
***
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi diyor ki:
- Program ekonominin yıl sonunda yüzde 3 küçüleceğini öngörüyor. Bu demektir ki işsizlik artacak, emekçilerin gelir düzeyi azalacak, yoksullaşma derinleşecektir. Bunun yol açacağı sosyal sorunların nasıl çözüleceği ise belli değildir. Kapsamlı bir sosyal destek programanın acilen yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
İşçiler programın getireceği yıkıntıların bilincinde. Sadece destek programı istiyorlar. İşsizliğe ve krizin getireceği diğer yıkıntılara karşı büyük paralar istemeyen kimi programlar uygulanabilir. Hükümet hiç değilse bunun için parmağını kımıldatsa... İyi olmaz mı?
IMF ve Amerikalılar Ecevit'e soruyu yanlış sordular. Soru "Derviş'in programını destekleyecek misiniz?" değil "Uygulayacak mısınız?" şeklinde sorulmalıydı. Ayrıca "MHP'li bakanlar da uyacak mı?" diye bir soru eklenmeliydi.
DSP'den istifa eden İstanbul Milletvekili Mustafa Düz'ün İstanbul'daki işyeri Maliye denetimine uğramış... Bu denetimin Düz'ün Hüsamettin Özkan'la ilgili soruşturma önergesine imza atmasından birkaç gün sonraya tesadüf etmesi kimi kuşkulara yol açmıştı.
Hüsamettin Özkan dün telefon arayarak özetle, "Kimseyle böyle çekişmeler içinde olamayacağını","Kesinlikle böyle misillemelere tenezzül etmeyeceğini" anlattı. Denetlemenin Defterdarlık memurlarının olağan teftişi olduğu belirtildi...
Meclis'te peşpeşe yasalar görüşülüyor. Bu yasalar ne getirip ne götürüyor? Acaba milletvekilleri neye parmak kaldırdıklarını biliyor mu? Bir DSP milletvekiline soruyoruz:
- Tasarı odalarımıza salı sabahı dağıtıldı, iki - üç saat sonra da Genel Kurul'da görüşmeye başladık. Ne üzerinde düşünecek vakit vardı, ne inceleyecek...
FP milletvekili Teoman Rıza Güneri 'nin aynı soruya yanıtı:
- Tasarıdan, Sanayi ve Ticaret Komisyonu üyeleri bile bihaberdi...Ben, Komisyon toplantısında üyelere, kaçınız bu tasarıyı önceden gördü, diye sordum, sadece iki üye görmüş. Başkana, bize biraz zaman tanıyın da inceleyelim dedim, "hayır" yanıtını verdi, biz FP'li üyeler de Komisyonu terkettik. Sonradan öğrendim ki, tasarı, Komisyon'da hemen hemen hiç tartışılmadan 3 saatte geçmiş.
Sonuç: Türkiye satılsa Meclis'in haberleri olmayacak...
Şimdi de Van Gogh tablosu bulunmuş ülkemizde... Sanata olan ilgimiz de artık sadece hırsızlık düzeyinde maalesef!..
Cihan Demirci
*ANAP Genel Merkezinde Özal'ı anma törenine sadece 30 kişi katılmış.
Ucunda avanta olmayan bir etkinliğe neden zahmet etsinler?
Haldun Ertem