Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


• TELEFONLARIMIZ dinleniyor, aman hocam, dikkatli konuşun, diye sizi defalarca uyardım, ama bir kulağınızdan girdi ötekinden çıktı. Peki şimdi n’oldu? Bütün konuşmalarımızın dökümleri gazetelerde çıktı? İnsan böyle de ofsayta düşer mi be hocam? Vezir olacağız derken rezil olduk. Teknik Direktör
Hasan Vezir.
• ALIYORUZ. Televizyonunuzu, müzik setinizi, yükte hafif pahada ağır bütün eşyalarınızı alıyoruz, siz hala yatak odanızda horul horul uyuyorsunuz. Ulan altınızdan yatağınızı alsak gene uyanmayacaksınız. Sizin gibiler yüzünden bu meslekte heyecan da kalmadı be. Gece işçileri
Haydar - Necati.
• İTİNAYLA milletvekili aklanır. İster vurguncu, ister hortumcu, ister kapkaççı ol. Gel, gel, bizim Meclis’e gel, seni de bi güzel aklayalım, paklayalım. Mebus
Sulhi.
• ARANIYOR. Kurulacak sol partiye sade üye aranıyor. Aramızda mebzul miktarda var, kesinlikle başkan aranmıyor, sade üye aranıyor.
Murat - Ercan - Aydın.
• FENERBAHÇE’de, düne kadar görenin gözünün kaldığı ultra lüks bir villaydı, bugün ise tam bir harabe...Ah ulan ah...Dün gece yarısı balkonuma dışardan girip Cim Bom bayrağı asan o şerefsizi bi bulursam, şerefimle temin ediyorum çok kötü yapıcam. Not: Kendisini bi şartla affedebilirim; Fener’e yenilirlerse.
Şerafettin Karakartal.

İnsanların ölmesi nasıl yaşamın gülünçlüğünü değiştirmezse, insanların gülmesi de yaşamın ciddiliğini değiştirmez...



Fıkra Selahattin Akgül’den... Adamın biri ikinci evliliğini yapmış. Hanımın babası zengin... Damada ekip biçsin diye birkaç tarla vermiş. Tarlalar iyi yerden. Bereketli. Adamın geliri artmış, durumu iyileşmiş. Derken bir gün büyük hanım kötü haberi getirmiş:
- Bizim kuma köyden falanca herifle fingirdiyor...
Adam pek oralı olmamış. Büyük hanım üstelemiş:
- Bunu kovmayacak mısın?
- Hayır, demiş adam, görmezden geleceğiz. Kuma kötü çıktı ama tarlalar bereketli.
(Okurumuz fıkrayı "Madam Fogg" başlıklı yazımızı okurken anımsamış)

Eski İran Şahlarından Nuşirevan’ın Bezriç Mühr isminde bir veziri vardı. Şah nasılsa vezire hiddetlenmiş, boyunun vurulmasını emretmişti. Şah’ın kızı, veziri kurtarmak için bir çare düşündü. Yarı çıplak sokağa fırladı. Nuşirevan, hemen hizmetçileri arkasından koşturarak kızını yanına getirtti:
- Bu halin nedir? Erkeklerden utanmıyor musun? diye azarladı.
Kız şu cevabı verdi:
- Eğer ortada erkek olsaydı, o kadar değerli bir veziri ölümden kurtarmak için birşeyler yapar, size şefaat eder, onu göz göre feda ettirmezdi!

İngiltere Ulaştırma Bakanlığı İletişim Genel Müdürü Martin Sixsmith ve Ulaştırma Bakanlığı Müşteşarı Stephan Byers’in Halkla İlişkiler danışmanı Jo Moore önceki gün istifa ettiler.
Sebebi: Basına sızdırılan e-mailler.
Aslında bu Bayan Jo Moore’un ikinci e-mail kazası. 11 Eylül olaylarından sonra gönderdiği e-mail notunda o günü "kötü haberleri açıklamak için iyi bir gün" olarak nitelemiş ve basına sızdırılan mesaj kamuoyunu ayağa kaldırmıştı. Ancak Tony Blair geçmişte mesai arkadaşlığı yaptığı Jo Moore’u pek tutuyordu... Ona destek verdi. Jo Moore televizyonlara çıkıp son derece iç paralayıcı bir görüntü ve tonla binbir özür diledi. Olay kapandı.
İkinci vaka önceki gün patlak verdi. Jo hanımefendi bu defa da Ulaştırma Bakanlığı’nın İletişim sorumlusu Martin Sixsmith’e "Prenses Margaret’ in cenaze töreni bazı kötü bilançoları açıklamak için ideal bir fırsat" şeklinde özetlenebilecek bir email göndermişti.
Bu yazışmalar da basına sızdı. Daha doğrusu sızdırıldı. Ve Tony Blair bu sefer affetmedi... Bay Sixsmith ve Jo Moore önceki gün istifalarını vermek zorunda kaldılar.
Demiryolları ciddi krizde olduğundan, Jo Moore’un patronu Stephen Byers’e şimdilik dokunulmadı ama medyada "Bye bye Byers" esprileri dillenmeye başladı.
Olayı Londra’dan yazan dostumuz sözü şöyle bağlamış:
- Önemli olan bu kadar hengamede hiç kimsenin olayı "kişilik hakları, dokunulmazlık, haberleşmenin gizliliği" boyutuna indirip tartışmayı o yöne çekmemesiydi. Kimse mesajları kim sızdırdı, sorusu üzerinde de durmadı. Çünkü bu mesajların içeriğinin "kamuoyunun ortak çıkarını doğrudan ilgilendirdiği" gerçeği ortadaydı. Acaba İngiltere bir Avrupa Birliği ülkesi değil midir? Yoksa şu yüce AB değerleri, bizde farklı, onlarda farklı mıdır?

Şehmuz Güzel dostumuz Paris’ten düzeltiyor: "Karen Fogg’la ilgili haberlerde "Persona non grata" deyimi "İstenmeyen adam" şeklinde tercüme ediliyor. Doğrusu "İstenmeyen şahıs" olacak...