Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Trakya'da 50 bine yakın üreticinin katıldığı çiftçi eyleminden sonra Anadolu köylüsü de eyleme hazırlanıyor... Orta Anadolu'daki 7 ilin Ziraat Odaları Birliğinin başkanlığını da yürüten Sivas Ziraat Odası Başkanı Ahmet Ataman, "Ankara'ya yürümeye hazırlanıyoruz" diyor telefonda...
     Â- Sebep?
       - Ülkenin tarım politikası tümüyle IMF kontrolüne teslim edildi. Köylüye IMF talimatlarına göre tarım yaptırmaya çalışıyorlar. Bakın mesela Sivas, şeker pancarı üretiminde bir numara idi eskiden... Ama IMF direktiflerine uyarak kota uygulaması başlatıldı. Eskiden 50 dekar alana pancar eken çiftçi şimdi 10 dekardan fazla ekemiyor. "Fazla ürün getirirsen parasını vermem" diyor devlet...
     Â- Bir de buÄŸday meselesi var galiba?
       - Sormayın... Buğdayın kilo maliyeti 110 - 115 bin lira.. Buna rağmen çiftçi elindeki buğdayı sırf "peşin para gelir de borçlarımı öderim" diye 80 bin liradan tüccara satıyor... Ofis peşin para vermiyor çünkü.. Ziraat Bankası'na (500 milyon - 1 milyar lira dolayında) borcu olan çok sayıda köylü borçlarını vadesinde ödeyemedikleri için hapiste.. "Hiç olmazsa ürün bedellerinin ofisten alınacağı 10'uncu aya kadar izin verin de borcunu o zaman ödesin" diyoruz. Ama dinleyen kim?.. Bir başka gelir kaynağı olan hayvancılığa bakacak olursak; o da çoktan bitmiş... Sözgelimi bölgemize geçmiş yıllarda Gaziantep'ten sürülerle hayvan gelirken şimdi bu alanda da "dışa" açıldık.. Doğu sınırından hastalıklı - hormonlu, yenmeyecek kalitede binlerce hayvan giriyor ülkeye...
     Â- Ä°ktidar partilerinin yaklaşımı ortada. Peki, bu durumda "çiftçi partisi" bilinen DYP çiftçiye önderlik ediyor mu?
     Â
- Ne gezer. Kıllarını kıpırdattıkları yok.. "Biz muhalefetteyiz, sözümüz geçmiyor" bahanesine sığınıyorlar şimdi de...

Tuhaf durumlar

       Kendisine oy veren meslektaşları karara tepki gösteriyor... Gözaltını, polisten dayak yemeyi göze alıp (ki, yiyorlar da) izinsiz yürüyüş yapıyorlar... Cumhurbaşkanını protesto ediyorlar... Eşleri derseniz, onlar da öyle... Örneğin Samsun 19 Mayıs Üniversitesi rektörünün eşi Doç. Semiha Çakır, yeniden rektör yapılmamakla kocasının haysiyetiyle oynandığını ileri sürüyor, "Aydın bir Türk kadını olarak bunu affedemiyorum" diyor... Bir bilim kadınına pek de yakışmayan üslupla, "Eğer kocamın tek bir suçu çıkarsa kendimi yakarım, onun ipini ben çekerim, boşarım" türünden laflar ediyor...
       Diyarbakır Dicle Üniversitesi rektörü Mehmet Özaydın'ın eşi Sevim Özaydın da tıpkı Semiha Çakır gibi isyan ediyor... "Ağır ve haksız suçlamalarla eşinin onurunun kırıldığını" söylüyor.
       Haksızlığa uğradıklarını düşünen rektörlerin ilk iki gün neden bizzat konuşmayıp eşlerini, dostlarını öne sürdükleri anlaşılamadı...
       Bu bir yana... Bir okurumuz bu manzara karşısında dün şu notu geçti:
       "Yıllardır yürürlükte olan YÖK Yasası'nın pek çok antidemokratik hüküm taşıdığını, özellikle rektör seçimlerinde tam bir keyfiliğe dayandığını herkes, başta da bu iki üniversitenin rektörleri biliyorlar. Biliyorlar ve en çok oy alanın atanma zorunluluğu olmadığını kabul ederek seçimlere katılıyorlar. Kendilerinin rektör olarak atandıkları bir önceki seçimde de pek çok meslektaşlarının en çok oyu olmalarına karşın rektör olarak atanmamasını hiç sorun yapmıyorlar. Ama haksızlık sırası kendilerine gelince ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Biraz tuhaf değil mi?.."
       Biraz tuhaf gerçekten... YÖK Yasası bir ucube... Ona kuşku yok... Ama bu ucubeyi herkes ucu kendine dokununca eleştirirse düzeltmek kabil olur mu?

Benzine kibrit...

       Bursa - İstanbul otobüsü Topçular feribot iskelesine 100 metre kala Do Re Mi adlı benzin istasyonunda durdu. Muavin hafiften anons yaptı:
     Â- Mazot alacağız, isteyen 5 - 10 dakika aÅŸağı inebilir.
       Yolcuların yarısı aşağı indi. Çoğu da iner inmez benzin pompasının hemen önünde birer sigara yaktı. Yolculardan biri endişelenip müdüriyete gitti:
     Â- Millet pompanın önünde sigara içiyor tehlikeli deÄŸil mi?
     Â<>- Olmaz olur mu?
     Â- Eee, uyarsanız da uzaklaÅŸsalar oradan...
       - Dinlemezler ki beyim...
     Â- Hiç deÄŸilse pompaların önüne "Sigara içilmez" levhası koysanız...
     Â
- Onun da faydası olmaz!..
       Millet fosur fosur sigaraları içti. Otobüs yola devam etti... Belli ki aynı sahne hergün defalarca tekrarlanıyor. Bir önlem alınmayacak mı? Alınacak elbet... Ne zaman mı? Günün birinde bir benzinci sigara yüzünden havaya uçtuğu zaman..!

Kadın budalası

       Psikolog karşısına getirilen delikanlıya psikolojik test yapıyor. Kağıt üzerine bir dikdörtgen çizip sormuş:
       - Bu size neyi hatırlatıyor?
       - İçinde kadın bulunan bir yatağı...
       Psikolog büyükçe bir kare çizip neyi hatırlattığını sormuş:
       - İçi kadın dolu bir oda...
       - Ya şu daire?
       - İçi kadın dolu bir ev...
       Psikolog teşhisi koymuş:
       - Siz bir kadın budalasısınız...
       Hasta delikanlı gürlemiş:
     Â- Asıl kadın budalası sensin be adam... Devamlı karı resimleri çizip önüme uzatıyorsun...

     ÂÇiller pazar gezerken vatandaÅŸlardan ilgi görmüş... Eee, herkesin hafızası "mezara" kadar deÄŸil, bazılarının "pazara" kadar...
      Cihan Demirci

Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr