Arkadaşımız
Fikret Bila'nın dünkü manşet haberine göre KHK krizi sonrası DSP kurmayları (malum bunlar iki kişi, biri erkek biri dişi) şu değerlendirmede bulunmuş:
      "Demirel formülü tıkanınca Sezer tercihi hataydı. Bu tercihte MHP'nin Çankaya'ya talip olması etkin rol oynadı..."
     Â
Sezer tercihi
Ecevit'lere göre hataydı gerçekten. Dolayısıyla
Ecevit'leri seçmekle hata ettiklerini düşünen milyonlar açısından çok isabetli oldu.
      Kurmaylar (iki kişi) ayrıca demiş ki:
     Â
- Sezer'in Çankaya'daki çevresinin CHP'li olduğu anlaşılıyor. CHP bu sayede Çankaya'da muhalefet yapma olanağına kavuşmuş görünüyor...      Bu sözler
"kurmaylar"ın aynı zamanda ne kadar tehlikeli olabildiklerini gösteriyor. Çankaya'ya Anayasa'ya açıkça aykırı kararname gönderiyorlar. Doğal olarak geri çevrilince Cumhurbaşkanı hakkında dedikodu üretiyorlar:
     Â
- CHP'nin adamı...      Biraz daha sıkışırlarsa
Sezer'i MÄ°T'e
"Komünist" diye ihbar etmeleri mümkündür. Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı'nın her türlü komploya karşı hazır olması gerekmektedir!
Balığın kokusu
      17 Ağustos depreminden bir gün önce gazetelerin manşetini
Süleyman Demirel'in meşhur
"aile fotoğrafı" kaplamıştı. Deprem sonrasında
Meral Tamer arkadaşımız sorumluları sorgularken baş sorumlu olarak, okurların da oyuyla,
Süleyman Demirel adı çıktı ortaya. Bir de halk deyimi geçti satırlar arasında:
     Â
- Balık baştan kokar...      Meral Tamer, Demirel'in başvurusu üzerine açılan amme davasında yargılandı. Önceki gün 16 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza ertelendi ama Demokles'in kılıcı gibi arkadaşımızın kalemi üzerinde 5 yıl asılı kalacak.
      Kararı dinlerken üzüldük... Çünkü kamuoyu üç kelimelik bir halk deyişine bu kadar ağır ceza verildiğini görünce ister istemez
"Yoksa doğru mu?" diye düşünecek. Var mı yani öyle
"Balığın baştan koktuğu" gibi bir durum ülkede! Olmadığına göre
Süleyman Bey neden bu kadar alındı dersiniz?
Efeler nerede?
      Amerikan Kongresi'nde tezgahlanan Ermeni oyununa karşı en net ve sert açıklamayı Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Kıvrıkoğlu, "ABD önce kendi tarihini temizlesin" sözleriyle yaptı. Seçim meydanlarında
"Ezan, bayrak, vatan, millet" edebiyatıyla oy toplayan ve böyle durumlarda esas konuşması gereken siyasetçi takımından ses seda yok.
Ecevit ve
Bahçeli alelusül iki açıklama yaptılar. Gerisi o cesareti de gösteremedi. Meclis suskun. O yüzden Ermeni tasarısı ABD Temsilciler Meclisi'nde yukarı doğru yol alıyor. Herşey gibi vatanseverlik de ABD iznine tabi bir kavram oldu bu ülkede.
Adayları tanıyalım
      CHP 1408'nci... (2408'nci miydi yoksa) olağanüstü kongresini yarın yapıyor. Yine aday enflasyonu var ve dolayısıyla adayların kamuoyuna ve delegelere tanıtılmasına büyük ihtiyaç var. Peki, bunu kim yapacak? Tabii ki bizim "Olağanüstü Gazeteci"
Fahrettin Fidan... Yapıyor da netekim.
     Â
Sefa Sirmen: Tanınmış bir bevliyeci... Pardon, tanınmış bir belediyeci. Tarihte İzmit diye bir yerleşim birimi ortaya çıktığından beri bu kentin belediye başkanı... Partinin ne sol kanadından ne de sağ kanadından; partinin
Süleyman Demirel kanadından! Bugünlere
Baba'nın kanatları altında geldi, gelirse koltuğa da onun kanatları altında gelecek. Postu İzmit'ten sonra biraz da Ankara'ya serecek. Kendisine oy verecek delegelere iki evleklik gecekondu arsası vaadediyor. Elinin altında ciddi arsa stoku var.
     Â
Deniz Baykal: Anası onu CHP'ye genel başkan olması için doğurmuş. Seçilirse ne ala, seçilmezse partisine dokuz doğurtuyor. 15 ay önce koltuğunu kaybetti, şimdi yine onu arıyor. Genel başkanlığı kendi partisine değil de her nedense hep karşı partilere yarıyor. Özeleştiri yaptı, değiştim dedi. Gerçekten de değişti. Saçlarını artık soldan sağa değil, sağdan sola tarıyor. Seçimi kazanırsa başkan, kazanamazsa yine aday.
     Â
Hasan Fehmi Güneş: Fazla sosyal değil ama oldukça demokrat. Dolayısıyla adayların içinde en sosyal demokrat. Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor, çoğu müteahhit, taşeron, yedek parçacı ve profesyonel particilerden oluşan delegelere sol nutuklar atıyor. Şansı yüzde 22.4! O da brüt. 10 olağanüstü kurultay sonrası yüzde 23.4'e çıkabilir. Yani geleceği aydınlık!
     Â
Altan Öymen: Asıl mesleği gazetecilik, siyaseti hobi olarak yapıyor. Herkesle dost, kimseye muhalif değil. Muhaliflerine bile... Zaten birilerine muhalif olduğu için değil, parti içi muhalifler birbirleriyle kapışıp sonunda onun adı üzerinde anlaştıkları için "muhalefet partisi genel başkanı" oldu. İnsan olarak seviliyor, genel başkan olarak yeriliyor. Yerilince
Altan abi'nin sinirleri haliyle geriliyor. Seçimde kendisine
Baykal kadar ÅŸans veriliyor.
Bir reklam
      İyi geceler Susurluk
      İyi geceler Çillerler
      İyi geceler Ağar
      İyi geceler Bucak
      İyi geceler Şahin
      İyi geceler kayıp Uzi'ler
      İyi geceler örtülü ödenek
      İyi geceler Mercedes
      İyi geceler faili meçhuller
      İyi geceler derin devlet
      Günaydın Türkiye
      Günaydın Türkiye????
      Türkiye!!???
      Peki....
      İyi uykular Türkiyeeeeee!
Bilmece
      Anadolu'nun değişik illerinde yaşayıp da Ankara'yı en sık kimler ziyaret edenler kimlerdir?
     Â
Cevap: CHP delegeleri...
     Â
Cihan Demirci’den LAFORİZMA      "Ülkede değişen hiçbir şey yok" görüntüsünün korunması için Baykal'ın yeniden geri gelmesinde yarar vardır!
      Politikacı halkın benimsemediği kişidir. Halk benimsediği zaman onun adı “devlet adamı" olur.
Lloyd GeorgeYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr