Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Hemen her maçta birkaç sarı kart... üç - beş maçta bir kırmızı kart... Çok azı pozisyon gereği yapılan faullerden, çoğu hakeme itirazdan...
       Takım, rakip iyi olduğunda toplu hücuma çıkmakta zaman zaman zorlanıyor. Ama aynı takım, hakem kim olursa olsun, ona karşı toplu hücuma (!) çıkmakta asla zorlanmıyor. Eskiden geride bir tek Taffarel'i bırakıyorlardı, son zamanlarda O da Bülent'lerin, Hagi'lerin, Küçük Hakan'ların, Emre'lerin arasına katılmaya başladı.
       Ekran karşısındaki taraftarlar bu çirkinliği eskiden yüzleri korkudan sarararak izliyorlardı, şimdi utançtan yüzleri kızararak izliyorlar.
       Saha kenarında teknik kadro, şeref tribününde yöneticiler nasıl izliyor acaba?
       Ve daha ne kadar izleyecekler?
       Galatasaray'ı böyle çirkin göstermeye kimsenin hakkı yok.

Olumlu haber

       Hiç olumlu haber vermiyorsunuz diye sitem eden okurlarımıza olumlu haber dün Toplumsal Saydamlık Derneği'nden geldi. Derneğin gönderdiği notu okuyalım:
       "Üyesi bulunduğumuz ve merkezi Berlin'de bulunan Transparency International Örgütü'nün yaptırdığı araştırmalar sonucu belirlenen 2000 Yılı Yolsuzluk Algılama Endeksleri bugün açıklandı.
       Türkiye'nin 1999 yılında yolsuzluk derecesi 10 puan üzerinden 3.6 iken 2000 yılında olumlu bir gelişme göstererek 3.8 olarak gerçekleşmiştir. Yolsuzluk endeksindeki ülkeler sıralamasında ise geçen yıl 99 ülke arasında 54. sırada iken bu yıl 90 ülke arasında 50. sırada yer almış bulunuyoruz..."
       Bu haberi nasıl değerlendirmeli? Acaba ülkemizde yolsuzluklar gerçekten azaldı mı? Yoksa bizim vurguncular yolsuzluğun yolunu bulmakta mı uzmanlaştı? Ne dersiniz?

Gündem farkı

       İngiltere'de hükümete bağlı çalışan Uluslararası Gelişme Dairesi, TV kanallarına tavsiyede bulunmuş: "Gelişmiş ülkelerle ilgili haberlere ağırlık verin.. Çünkü izleyiciler 3. Dünya'nın değişmez gündemini; felaketleri, tuhaf olayları izlemekten usandı.."
       TV'lerin "reyting" meselelerinin dert edildiğini sanmayın sakın.. Mesele başkaymış:
     Â"Bu haberlerin etkisiyle insanlar `geliÅŸme'yle ilgili konular üzerinde yoÄŸunlaÅŸamıyor..."
       Haberi dünyaya duyuran muhalif haber sitesi thisistrue.com;
       - Çok doğru, diyor, bizim ihtiyacımız olan gelişmiş 1. Dünya gündemi.. Seks skandalları, şımarık kutlamalar, 20 yaşında multimilyarderlerin acayip serüvenleri, sokak suçları.. Haberlerde bunlara ağırlık verilmesi iyi bir başlangıç olacak...
       Demek... Bizim televizyonlar da "gelişmiş ülke" gündemine yakışır habercilik yapıyor(!)muş da bizim haberimiz yokmuş.. Ne mutlu bize...

Ä°zinde

       Okurumuz Bahri Kangal diyor ki:
       - Türk halkının geleceğini, kimin ne kadar maaş alacağını IMF'nin memuru tayin ediyor. Devlet adamı diye ortada dolaşanlar onun karşısında el pençe divan duruyor. Ben yine de buna takılmıyorum.
     Â- Neye takılıyorsunuz?
     Â
- Bu devletliler Anıtkabir'e her gidişlerinde şeref defterine "Atam izindeyiz" yazmıyorlar mı? İşte ona...

"Bir kere öpücem!"

       Diskoda bir güzel eğlendikten sonra delikanlı sevgilisini evine götürmüş. Kapıda tam ayrılacakları vakit oğlan bir elini duvara dayayarak kızcağızı kapı ile kendi arasına sıkıştırmış...
     Â- Bir kere öpücem!...
       - Olmaz, komşular görür...
       Derken tartışma uzamış. O sırada kapı açılmış, küçük kızkardeş gözlerini oğuşturarak kapıda belirmiş. Ablasına dönüp:
       - Babam diyor ki, demiş, öptürecekse öptürsün yoksa ben aşağı inip o herifi öyle bir öperim ki bir daha unutamaz... Hem söyle şuna abla, elini diafonun düğmesinden çeksin...

Elektronik savaÅŸ

       Şirketler arasındaki itişmeler kimi zaman toplumu ilgilendirmez.. Kimi zaman bu itişmenin sonucu herkesi ilgilendirecek boyuttadır... Mesela...
     Â"Mikes" bundan 10 yıl önce kurulmuÅŸ, yüzde 51'i Lockheed, gerisi Türk ortaklara ait bir ÅŸirket... F - 16 savaÅŸ uçaklarına elektronik yazılım üretiyor. Ä°lk partide ürettiÄŸi cihazlar 160 adet F 16 uçağına takılmış. Ä°kinci partide 80 uçağın daha elektronik yazılımla donatılması için anlaÅŸma yapılmış.
       Derken aniden Aselsan tarafından bir "millilik" tartışması başlatılmış.
       "Sermayesinin yarıdan çoğu Türk olanlar milli şirkettir. İhaleler milli şirketlere verilmelidir" gibi bir iddia geliştirilmiş...
       Bu tartışma sürecinde Mikes ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yapılan ikinci anlaşma bozulmuş.
       İhalenin Aselsan'a verilmesi eğilimi belirmiş.
     ÂMikes diyor ki: "Sermayemizin yarıdan biraz fazlası Lockheed'e ait olmakla birlikte ürettiÄŸimiz elektronik yazılım tamamen millidir. Bu sistem yalnızca Türkiye ve Ä°srail'de kullanılmaktadır. Ayrıca ÅŸirketimizde çalışan 140 kiÅŸi arasında yabancı uyruklu tek kiÅŸi yoktur..."
       Aselsan'a gelince... Sermaye itibarıyla Türk ağırlıklı olmakla birlikte bugün F - 16'lara Dassault sistemini öneriyor. Sistem Belçika'da denenmiş. F 16'lara uymamış. Bu arada büyük skandallara yol açmış. Belçika Hava Kuvvetleri Komutanı Jacques Lefebvre'in bu yüzden intihar ettiği söyleniyor.
       Ortada iki önemli sorun var... Aselsan'ın teklif ettiği (daha önce başarısız olan) sistem Türk F 16'larına uyacak mı? Böyle bir deneme, Mikes gibi yıllar içinde uzmanlaşmış ve teknik başarı yakalamış bir şirketin batırılmasına değecek mi? Eğer 80 uçaklık ikinci partinin ihalesini alamazsa Mikes'in ayakta durması zor. Çünkü ana faaliyet alanı elektronik yazılım...

Okuyan okumadı mı?

       - Kendi döneminizde yapıldığını iddia ettiğiniz 1 katrilyonluk yolsuzluğu niçin önleyemediniz? Diyelim sonradan haberiniz oldu, sözünü ettiğiniz yolsuzluklardan dolayı bugüne kadar bir tek kişi hakkında bile savcılıklara suç duyurusunda bulundunuz mu?
       Yukarıdaki soruyu, SSK eski Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu köşemiz aracılığıyla Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'a yöneltmişti.
       Aradan tam bir hafta geçti; Okuyan'dan ne bir ses ne de bir nefes...
       Sadece derin bir sessizluk!..
       Neden acaba?

       *Şimdi de “diet sigara" çıkmış... Peki ölümün de “dieti" çıktı mı acaba?..
      Cihan Demirci



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr