Hemen her maçta birkaç sarı kart... üç - beş maçta bir kırmızı kart... Çok azı pozisyon gereği yapılan faullerden, çoğu hakeme itirazdan...       Takım, rakip iyi olduğunda toplu hücuma çıkmakta zaman zaman zorlanıyor. Ama aynı takım, hakem kim olursa olsun, ona karşı toplu hücuma (!) çıkmakta asla zorlanmıyor. Eskiden geride bir tek Taffarel'i bırakıyorlardı, son zamanlarda O da Bülent'lerin, Hagi'lerin, Küçük Hakan'ların, Emre'lerin arasına katılmaya başladı.       Ekran karşısındaki taraftarlar bu çirkinliği eskiden yüzleri korkudan sarararak izliyorlardı, şimdi utançtan yüzleri kızararak izliyorlar.       Saha kenarında teknik kadro, şeref tribününde yöneticiler nasıl izliyor acaba?       Ve daha ne kadar izleyecekler?       Galatasaray'ı böyle çirkin göstermeye kimsenin hakkı yok.
Olumlu haber
      Hiç olumlu haber vermiyorsunuz diye sitem eden okurlarımıza olumlu haber dün Toplumsal Saydamlık Derneği'nden geldi. Derneğin gönderdiği notu okuyalım:       "Üyesi bulunduğumuz ve merkezi Berlin'de bulunan Transparency International Örgütü'nün yaptırdığı araştırmalar sonucu belirlenen 2000 Yılı Yolsuzluk Algılama Endeksleri bugün açıklandı.       Türkiye'nin 1999 yılında yolsuzluk derecesi 10 puan üzerinden 3.6 iken 2000 yılında olumlu bir gelişme göstererek 3.8 olarak gerçekleşmiştir. Yolsuzluk endeksindeki ülkeler sıralamasında ise geçen yıl 99 ülke arasında 54. sırada iken bu yıl 90 ülke arasında 50. sırada yer almış bulunuyoruz..."       Bu haberi nasıl değerlendirmeli? Acaba ülkemizde yolsuzluklar gerçekten azaldı mı? Yoksa bizim vurguncular yolsuzluğun yolunu bulmakta mı uzmanlaştı? Ne dersiniz?
Gündem farkı
      İngiltere'de hükümete baÄŸlı çalışan Uluslararası GeliÅŸme Dairesi, TV kanallarına tavsiyede bulunmuÅŸ: "GeliÅŸmiÅŸ ülkelerle ilgili haberlere ağırlık verin.. Çünkü izleyiciler 3. Dünya'nın deÄŸiÅŸmez gündemini; felaketleri, tuhaf olayları izlemekten usandı.."       TV'lerin "reyting" meselelerinin dert edildiÄŸini sanmayın sakın.. Mesele baÅŸkaymış:      Â"Bu haberlerin etkisiyle insanlar `geliÅŸme'yle ilgili konular üzerinde yoÄŸunlaÅŸamıyor..."       Haberi dünyaya duyuran muhalif haber sitesi thisistrue.com;       - Çok doÄŸru, diyor, bizim ihtiyacımız olan geliÅŸmiÅŸ 1. Dünya gündemi.. Seks skandalları, şımarık kutlamalar, 20 yaşında multimilyarderlerin acayip serüvenleri, sokak suçları.. Haberlerde bunlara ağırlık verilmesi iyi bir baÅŸlangıç olacak...       Demek... Bizim televizyonlar da "geliÅŸmiÅŸ ülke" gündemine yakışır habercilik yapıyor(!)muÅŸ da bizim haberimiz yokmuÅŸ.. Ne mutlu bize...
Ä°zinde
      Okurumuz Bahri Kangal diyor ki:       - Türk halkının geleceÄŸini, kimin ne kadar maaÅŸ alacağını IMF'nin memuru tayin ediyor. Devlet adamı diye ortada dolaÅŸanlar onun karşısında el pençe divan duruyor. Ben yine de buna takılmıyorum.      Â- Neye takılıyorsunuz?      Â- Bu devletliler Anıtkabir'e her gidiÅŸlerinde ÅŸeref defterine "Atam izindeyiz" yazmıyorlar mı? Ä°ÅŸte ona...
"Bir kere öpücem!"
      Diskoda bir güzel eÄŸlendikten sonra delikanlı sevgilisini evine götürmüş. Kapıda tam ayrılacakları vakit oÄŸlan bir elini duvara dayayarak kızcağızı kapı ile kendi arasına sıkıştırmış...      Â- Bir kere öpücem!...       - Olmaz, komÅŸular görür...       Derken tartışma uzamış. O sırada kapı açılmış, küçük kızkardeÅŸ gözlerini oÄŸuÅŸturarak kapıda belirmiÅŸ. Ablasına dönüp:       - Babam diyor ki, demiÅŸ, öptürecekse öptürsün yoksa ben aÅŸağı inip o herifi öyle bir öperim ki bir daha unutamaz... Hem söyle ÅŸuna abla, elini diafonun düğmesinden çeksin...
Elektronik savaÅŸ
      Şirketler arasındaki itiÅŸmeler kimi zaman toplumu ilgilendirmez.. Kimi zaman bu itiÅŸmenin sonucu herkesi ilgilendirecek boyuttadır... Mesela...      Â"Mikes" bundan 10 yıl önce kurulmuÅŸ, yüzde 51'i Lockheed, gerisi Türk ortaklara ait bir ÅŸirket... F - 16 savaÅŸ uçaklarına elektronik yazılım üretiyor. Ä°lk partide ürettiÄŸi cihazlar 160 adet F 16 uçağına takılmış. Ä°kinci partide 80 uçağın daha elektronik yazılımla donatılması için anlaÅŸma yapılmış.       Derken aniden Aselsan tarafından bir "millilik" tartışması baÅŸlatılmış.       "Sermayesinin yarıdan çoÄŸu Türk olanlar milli ÅŸirkettir. Ä°haleler milli ÅŸirketlere verilmelidir" gibi bir iddia geliÅŸtirilmiÅŸ...       Bu tartışma sürecinde Mikes ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yapılan ikinci anlaÅŸma bozulmuÅŸ.       İhalenin Aselsan'a verilmesi eÄŸilimi belirmiÅŸ.      ÂMikes diyor ki: "Sermayemizin yarıdan biraz fazlası Lockheed'e ait olmakla birlikte ürettiÄŸimiz elektronik yazılım tamamen millidir. Bu sistem yalnızca Türkiye ve Ä°srail'de kullanılmaktadır. Ayrıca ÅŸirketimizde çalışan 140 kiÅŸi arasında yabancı uyruklu tek kiÅŸi yoktur..."       Aselsan'a gelince... Sermaye itibarıyla Türk ağırlıklı olmakla birlikte bugün F - 16'lara Dassault sistemini öneriyor. Sistem Belçika'da denenmiÅŸ. F 16'lara uymamış. Bu arada büyük skandallara yol açmış. Belçika Hava Kuvvetleri Komutanı Jacques Lefebvre'in bu yüzden intihar ettiÄŸi söyleniyor.       Ortada iki önemli sorun var... Aselsan'ın teklif ettiÄŸi (daha önce baÅŸarısız olan) sistem Türk F 16'larına uyacak mı? Böyle bir deneme, Mikes gibi yıllar içinde uzmanlaÅŸmış ve teknik baÅŸarı yakalamış bir ÅŸirketin batırılmasına deÄŸecek mi? EÄŸer 80 uçaklık ikinci partinin ihalesini alamazsa Mikes'in ayakta durması zor. Çünkü ana faaliyet alanı elektronik yazılım...
Okuyan okumadı mı?
      - Kendi döneminizde yapıldığını iddia ettiğiniz 1 katrilyonluk yolsuzluğu niçin önleyemediniz? Diyelim sonradan haberiniz oldu, sözünü ettiğiniz yolsuzluklardan dolayı bugüne kadar bir tek kişi hakkında bile savcılıklara suç duyurusunda bulundunuz mu?       Yukarıdaki soruyu, SSK eski Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu köşemiz aracılığıyla Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'a yöneltmişti.       Aradan tam bir hafta geçti; Okuyan'dan ne bir ses ne de bir nefes...       Sadece derin bir sessizluk!..       Neden acaba?
      *Şimdi de “diet sigara" çıkmış... Peki ölümün de “dieti" çıktı mı acaba?..       Cihan Demirci