Dünya Sağlık Örgütü (WHO), iki yıldır uluslararası bir "Tütün Kontrolü Çerçeve Anlaşması" üzerinde çalışıyor. Bu anlaşma dünyanın ilk uluslararası halk sağlığı yasası olacak... Amaç, uluslararası planda sigara reklamları ve kaçakçılığını çözmek...
      Tabii, sigara tekelleri de bu anlaşmanın suya düşürülmesi için yoğun lobi yapıyor. Türkiye sigara reklamlarını yasaklayarak bu alanda örnek olmuş ülkelerden.. O yüzden sigara tekelleri Türkiye üzerinde özellikle çalışıyor. Geçen Mart ayında Cenevre'deki görüşmelerde Türk delegasyonunun RJ Reynolds firması tarafından markaja alındığını duyurmuştuk.
     Â
RJ Reynolds yaz aylarında bizden kimi gazetecileri gruplar halinde Cenevre ve Japonya'ya geziye götürdü. Onlara tütün ve sigaranın faydalarını anlattı!.. Lobi faaliyetleri elbette bizlerin görmediği alanlarda da sürüyor. Saman altından duman yürüyor...
      Ve ABD'de yayımlanan
"Legal Times"ın 11 Eylül sayısında göze ilginç satırlar çarpıyor...
      Cenevre'de 12 - 21 Ekim tarihlerinde Tütün Kontrolü Anlaşması'na ilişkin bir seri görüşme daha yapılacak.
Legal Times'da, hükümetlerin tutumlarını tartışan yazıda
"R.J. Reynolds'ın Türkiye'yi Dünya Sağlık Örgütü aleyhine yönlendirdiği görüşüne" yer veriliyor.
      Bu konudaki İngilizce satırlar aynen şöyle:
      "...Japan Tobacco purchased the international operations of R.J. Reynolds last year and is now actively lobbying in all of the countries where it has significant operations, says spokesman Axel Gietz. He says the company has already successfully made its case against the WHO treaty in Russia, Romania, and Turkey, although he declined to elaborate."
      Reynolds firması Türkiye'yi satın aldığı havasını veriyor... Acaba doğru mu? Ekim'deki görüşmelerde anlaşılacak...
Devamsız öğrenci
      Okurumuz
Akif Kökçe haklı bir öneride bulunuyor...
      "...Eğitim yılı başında, Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilerin
`okula devamsızlık' süresini 20 günden 10 güne düşürmüştü. Buna göre ders yılı içinde toplam 10 gün okula özürsüz olarak devam etmeyen ögrenciler notları ne olsun başarısız sayılacak.
      Şimdi görüyoruz ki, devlet okullarında öğretmensizlik yüzünden dersler boş geçiyor. Hiç öğretmeni bulunmayan okullar bile var.
      Öğrencilere uygulanan bu devamsızlık süresi MEB görevlilerine de uygulansın, öğrencilerine 10 günden fazla öğretmen bulamayan bakanlık yetkilileri istifa etsin..!
Zahmet
      Adam İstanbul'dan, Erzurum'un bir köyüne misafirliğe gidiyor. Köylü ev sahibi misafirine izzet ikramda bulunuyor. Yemekten sonra misafirin önüne bir kalbur yer elması konuyor. Bu kadar çok ikramdan mahçup olan misafir:
      - Ağa ne zehmet ettin, diyor, bunlara ne lüzum vardı?
      Ağa zahmet olmadığını anlatmaya çalışıyor:
      - Ne zahmeti efendi farzet ki mısırlığa tökmüşem öküzler yiyir!
Bir tuÄŸla da Biret'ten
      Saint Josephliler Derneği, Sakarya'nın Akarca Köyü'nde yapımına başlanan ilköğretim okuluna maddi destek sağlamak amacıyla bir dizi etkinlik düzenledi... Saint Joseph'li mimar
Yüksel Umuter'in çizdiği 8 derslikli - laboratuarlı okul projesi, büyük ölçüde Fransa'dan gelen sivil yardımla hayata geçirilecek... Kalan masraflar için yardımsever katkılarına gereksinim duyuluyor. Destek olmak isteyen herkes, 3 Ekim günü (20.30'da) okulda düzenlenecek
İdil Biret piyano resitaline davetli.. Sanatçı, hiçbir ücret almadan vereceği konserde
Haydn, Bach / Kempff ve
Beethoven yorumlayacak...
SoÄŸuk sorular!..
      Polis Bakım ve Yardım Sandığı, adından da anlaşılabileceği üzere zor günlerinde polise maddi destek sağlamak üzere kurulmuş bir yardımlaşma sandığı... 200 bin civarında polisin maaşından her ay belirli miktarda bir para kesiliyor, sandığın hesabına yatırılıyor. Daha sonra da toplu paraya ihtiyaç duyan polisler buraya başvurarak düşük faizli kredi alabiliyor.
      Sandık yönetimi, geçtiğimiz günlerde İzmir'de kurulu, soğutucu üreten bir fabrikayı satın almaya karar verdi. Bu iş için ödenecek paranın yaklaşık 2 milyon dolar artı KDV olduğu söyleniyor... Bazı polis arkadaşların kafalarında oluşan kimi sorular da bu satınalma olayıyla ilgili. Örneğin neler mi?
      - Soğutucu gibi polisin direkt ihtiyaç duyduğu bir ürünü üretmeyen fabrikaya talip olmanın sebeb - i hikmeti nedir?
      - Fabrika ekonomik açıdan iyi durumdaysa sahipleri niçin satmak istemektedir? - Kötü durumsaysa Sandık yöneticileri niçin almak istemektedir?
      - Yardım Sandığı'nın soğutucu imal eden bir fabrikayı işletme pratiği var mıdır?
Yere batan konser
      Geçen hafta sonu yolumuz Yerebatan Sarayı'na düştü... Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, yaz başından beri konserler düzenliyormuş Sarnıç'ın içinde... Girişteki programı okuduk:
     Â
"Kanun resitali", "klasik oyun havaları",
"hüzzam faslı", "sema gösterisi",
"bağlama festivali", "hicaz faslı",
"tanbur resitali", "köçekçeler",
"rast faslı", "rebab resitali",
"nihavend faslı..."      Programa bakıp bir Mevlevi tekkesini ziyaret etmekte olduğunuzu düşünebilirsiniz.. Ama hayır.. Konser programının yanıbaşına çakılı plaket böyle bir yanlışa düşmenizi engelliyor..!
     Â
"Yerebatan Sarnıcı, İmparator 1. İustinianos tarafından inşa ettirilmiş Roma dönemi yapılarından olup..."       Cümlenin devamını kendi kendimize şöyle tamamlıyoruz:
     Â
"..ÅŸimdilerde alaturkalığın anıt eserlerinden biri olarak varlığını sürdürmekte, rutubet ve romatizmadan korkmayan Türk musikisi meraklılarına engin hizmetler vermektedir..."      Â
*Halk bizi özledi, sonucuna varan Baykal      Â
“Nerede kalmıştık?" demeye hazırlanıyormuÅŸ...     Â
Nerede kaldığını biz söyleyelim:      Â
- Sınıfta...Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr