Türk futboluna damgasını vurmuş, gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktör sıfatını şimdiden haketmiş bir isim...
Fatih Terim'in 4 yıllık sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Ne var ki Galatasaray yönetimi sözleşmeyi yenilemek için şimdiye dek girişimde bulunmadı. Acaba neden?.. Spor yazarı bir dostumuz bu soruya şu yorumu getiriyor:
     Â
- Fatih, son üç yılda Galatasaray yöneticilerinin içlerine sindiremeyecekleri kadar büyüdü. Futbolcuların ve taraftarın gözünde takım yöneticilerinin de üstünde bir konum kazandı. Yöneticiler bu durumdan çok rahatsız. Hele hele 4. kez şampiyonluk ve UEFA kupasında finale kalmak da söz konusu olursa, artık kulüpte iplerin tamamen Fatih'in eline geçeceğinden ve onun bir anlamda kulübün tek patronu olacağından korkuyorlar. Bu nedenle de kendiliğinden gitmesini istiyorlar...      Bu sözler elbet yorumdur. Ancak gelişmeler bu yorumu doğruluyor. Ve galiba
Fatih Terim başarısından dolayı cezalandırılan ilk teknik direktör olacaktır.
Konsolos!
      Güney Afrika Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu
İshak Alaton, önceki akşam turizm acentaları temsilcilerine bir kokteyl verdi... Davette arkadaşımız
Aydın Arıcıoğlu, İshak Alaton'a merak ettiği bir konuyu sordu:
     Â
- Güney Afrika'da herhangi bir iş yapıyor musunuz?      - Hayır. Hiç bir işim yok Güney Afrika'yla... O yüzden neden beni fahri konsolos yaptılar, onu da hala anlayabilmiş değilim...
     Â
- Siz talip oldunuz herhalde?      - Hayır. Onlar teklif etti... 40 kadar işadamı ve akademisyen bu işin peşindeydi... Sonra nedense beni seçtiler. Kendilerine sebebini sordum;
"Bir tek siz bu işin peşinden koşmadınız, o yüzden..." dediler. Bizim mantalitemiz içinde bir yere oturtulamayacak gibi görünen özellikler bazen tercih nedeni olabiliyor, gördüğünüz gibi...
Bir ihtimal daha
      Gümrükle ilgili Devlet Bakanı
Mehmet Keçeciler, Batman Valiliği'nin ithal ettiği silahların 507 bin dolarlık bölümünün gümrükten geçirilmeden yurda sokulduğunu söylüyor. Kimileri bu silahların Hizbullah'a kaydırılmış olabileceğini anımsatıyor. Bir değerli okurumuz:
     Â
- Bir ihtimal daha var, diyor...
      - Nedir o?
     Â
- Silahlar yurda hiç girmemiş, 507 bin dolar birilerinin arasında paylaşılmış olabilir.      Olur mu olur... Vatanseverliğin de bir bedeli var tabii ki...
Panda
      Pandalardan dünyada 1000 tane kalmış. Bizim durumumuz daha kötü. Bizde yalnızca bir tane Cumhurbaşkanı kaldı.
Teselli
      Dünya iyisi koca, karısının cenaze töreninde bir adamın gözyaşları içinde kendisini yerden yere attığını görünce arkadaşlarına sormuş:
      - Kim bu adam yahu?
     Â
- Şey efendim, karınızın sevgilisi idi....      Acılı koca, adama yaklaşmış;
     Â
- Kendinizi bu kadar üzmeyin efendim. Merak etmeyin, en yakın zamanda yeniden evleneceğim.Tohumun intiharı!
      Domates tohumu intihar eder mi?.. Hıyar tohumu, patlıcan tohumu, karpuz tohumu, buğday tohumu kendini öldürür mü?..
      Oluyormuş bütün bunlar... Gen teknolojisi sayesinde Batı dünyası
"intihar eden tohum"u üretmiş... Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prof.
Gürol Ergin sorularımız üzerine daha geniş bilgi veriyor:
      - Günümüzde dünyaya egemen olan uluslararası bazı tarımsal firmalar gen teknolojisini kullanarak tohumun üremesini ve gelişmesini bir yıllık olarak planlıyorlar. Bu nedenle o tohum, süresi dolunca bir anlamda kendi kendini yiyor, yok ediyor, bu nedenle de gelişemiyor ve üretilemiyor.
     Â
- O zaman da bu tür tohumları her yıl yeniden ithal etmek zorunda kalıyorsunuz değil mi?       - Evet... Ve biz de bu ülkelerden biriyiz maalesef... Bu nedenle de her geçen yıl dışarıya biraz daha bağımlı hale geliyoruz.
     Â
- Bu duruma düşmemiz kaçınılmaz mıydı?       - Tabii ki değil. Eskiden Tarımsal Araştırma Enstitüleri ve TİGEM'ler gibi, asıl işlevleri tohum üretmek olan devlet kuruluşları vardı. Herşeyi özel sektörden bekleyen liberal ekonomi anlayışı doğrultusunda bunlar zaman içinde işlevsizleştirildi. Tarımsal Araştırma Enstitüleri'nin bir kısmı kapatıldı, bir kısmı dumura uğratıldı. Aynı şey TİGEM'lerde de yapıldı. Geçenlerde YPK'dan çıkan kararla bu kuruluşların yüzde 51'i özel sektöre devredildi. Yani meydan özel sektöre terkedildi. Ama bildiğiniz gibi özel sektörün tek bir amacı vardır, o da kar etmek... İşte bu nedenle özel sektör, bir tohum üretmek için en az 5 - 10 yıl çalışmak yerine çok daha kolay olan yolu, dışarıdan tohum ithal etme yolunu tercih ediyor. Bunun sonucunda da ülkemiz, her yıl biraz daha artan ölçüde dışarıya bağımlı hale geliyor...
      Özetle... Türk tarımı intihar ediyor... Peki iktidarlar neden seyirci kalıyor ya da çanak tutuyor bu gelişmeye? Çünkü ABD ve uluslararası tekeller böylesini dayatıyor. Baştakiler de manevra yeteneğini kaybettikleri için boyun eğiyor.
      Kendi halkını düşünen bir iktidarın yapacağı ne mi olmalı?
     Â
- Tarımda yüksek teknolojiyi uygulayacak tedbirleri hiç vakit geçirmeden almak...      Yoksa yarın çok geç olacak...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr