Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bizde dini siyasal amaçlarına alet etmek isteyenler, "Amerikan tarzı" laikliği sıkça örnek gösterirler... İlköğretim kurumlarında "din eğitimi" üzerine örnek bir karar, işte bu örnek ülkeden geliyor... Associated Press Ajansı’nın "Mahkeme okullarda İncil derslerini kaldırdı" başlıklı haberine bir göz atıyoruz:
(...) Tennessee eyaletinin Rhea ilçesinde Bölge Mahkemesi, ilköğretim okullarındaki İncil derslerinin durdurulmasına karar verdi. Bölge Mahkemesi Hâkimi Allan Edgar, ilçedeki üç ilköğretim okulunda anaokul sınıfından başlayıp beşinci sınıfa kadar süren ve 51 yıldır uygulanan İncil derslerinin anayasadaki "kilise ile devletin ayrılığı" ilkesine aykırı olduğuna karar verdi.
İlçedeki üç ilköğretim okulunda yaklaşık 800 öğrencinin katıldığı (haftada 30 dakikalık) İncil derslerine katılmak istemeyen öğrencilerin o saatte başka bir derse katılmalarına izin veriliyordu.
İncil derslerine karşı dava, Bryan Koleji’nden iki öğrenci velisi tarafından açıldı. Davalı okul yetkilileri, İncil derslerinin öğrencilerin "kişilik eğitimi" kapsamında verildiğini öne sürerken mahkeme verdiği kararda "İncil dersleriyle devlet okullarında dinin öne çıkarıldığı ve desteklendiğini" belirterek uygulamaya son verilmesine hükmetti.

İyi bir yönetici, sıradan insanları sıra dışı şeyler yapar hale getirir.
Peter Durcker

Nuri İyem’den Semiha Berksoy’a... İlhan Berk’ ten Necdet Mahfi Ayral’a... Turhan Selçuk’ tan Oktay Akbal’ a, tam 26 isim... Kimi ressam, kimi müzik adamı, kimi edebiyatçı, kimi gazeteci... Kendilerinden neden söz ettiğimize gelince... Televizyonlara programlar hazırlayan Ajans K, Kültür Bakanlığı’nın desteği ile bu değerli şahsiyetlerimizin hayatlarını ve sanatçı kimliklerini tanıtan, 26 bölümlük dizi yaptı. Televizyonlara "ücretsiz olarak" teklif etti. Ve önerdikleri hiçbir kanaldan olumlu yanıt almadılar. Sanatçısını tanımayan toplum olur mu? Oluyor.

Beşiktaş vapur iskelesinde "Pik saatlerde Üsküdar Beşiktaş arasında seferler her 15 dakikada bir yapılacaktır" gibisinden bir afiş gözümüze çarptı. Denizcilik İşletmesi bünyesinde anlaşılan artık İngilizce konuşuluyor... Ki "yoğun saatler" deyimini bulamayıp İngilizce "pik saatler" yazıvermişler. Dilinizi balarası tatlandırsın e mi?

19 Şubat krizinin birinci sene - i devriyesini yaşarken... 51 milyar dolar zarara yol açan bu krizin sadece bir Anayasa kitapçığının fırlatılmasından kaynaklandığını da öğrenmiş bulunuyoruz. Gerçi hortumcuların özel ve devlet bankalarından hortumladığı para da tam 51 milyar dolar. Ancak bu tamamen bir tesadüf. Krizin kaynağı kitapçığın şöyle hafifçe itilmesi (fırlatılması)... Kitap bir de hedefine isabet etse kim bilir neler olurdu. Onu düşünmek bile istemiyoruz...
Neler oldu bu bir yılda? Türkiye’yi yarın neler bekliyor?
Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, dünkü Star’da bu soruyu yanıtlarken bakınız nasıl bir tablo çiziyor.
...Son zamanlarda yapılan yasal değişikliklerin gelecekte neler doğurabileceğini bilen kaç kişi var? Tütün, şeker, doğrudan tarım desteğinin maliyetini insanlar 1.5 yıl sonra fiilen ve çok acı şekilde görmeye başlayacaklar. Üretimden nasıl düştüklerini, üretemeyen insanların tüketimden nasıl düştüğünü, daralan üretimin dalga dalga yayılarak üretimi nasıl vurduğunu, bu kısır döngünün içerisinde toplumsal çöküntünün nasıl başladığını görecekler... İnsanlar yaşamak için yeniden kentlere akın etmeye başlayacak. Kentlerde inanılmaz sosyal sorunlar yaşanacak...Türkiye’de teneke mahalleler ortaya çıkacak, sefalet yaşanacak.
...Bu programın (IMF programının) tek hedefi Türkiye’yi borçlarından kurtarmak. Türkiye borçlarını elbette ödeyecek. Ama koskoca Türkiye’nin hedefi sadece borç ödemeye indirgenemez. Ülke net dış borç ödeyicisi olduğu takdirde varlıklarını kaybediyor... Başka ülkelerde de bu yöntem tutmadı. Türkiye, geleceğini karartarak ve kendisini yıllarca geriye atarak borç ödeme programını götüremez... Ben IMF politikalarıyla Türkiye’nin buradan kurtulacağına inanmıyorum.
Görünen köy biraz umutsuzluk verici... Ama gerçekler acıdır malum...

53 yaşındaki Kemal Derviş "Siyaset için yaşlıyım" demiş.
Tam tersine; Başbakan Ecevit’in yanında bayağı genç görünüyor.