Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Zometa ve Femara adlı iki ilacın tanıtım toplantısı geçen cuma ve cumartesi günleri İstanbul’un en lüks oteli sayılan Ritz Carlton’da yapıldı. Kanser tedavisinde kullanılan bu ilaçların tanıtımı için davet edilen hekimler iki gün bu otelde ağırlandı. Yol paraları ödendi. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer’in yaptığı açıklamaya göre, davet edilen hekim başına yaklaşık 600 dolarlık harcama yapıldı. Dr. Üçer dedi ki:
- Amerikan Tabipler Birliği’nin ilaç şirketleri ve hekimler arasındaki ilişkileri etik bir çerçeveye oturtmak amacıyla koyduğu kurallardan biri şöyledir; Konferans ya da toplantıya katılan bir hekim doğrudan ya da dolaylı olarak seyahat, otel ya da diğer kişisel harcamalar için firma desteği kabul etmemelidir. Konferans dışında verilen yemekler, konferansın bir parçası olmayan sosyal programlar kabul edilmemelidir.
Dr. Üçer, ekliyor:
- Bir ilaç tanıtım toplantısı bir üniversitenin konferans salonunda bilemediniz mütevazı bir otelde yapılabilir. Türkiye’nin en lüks otelinde düzenlenen ağırlama elbette hekimleri etkileyecektir.
Tabii yukardaki ilaç tanıtım yöntemi bir değil, hemen tüm firmalarca uygulanmaktadır. Meslek etiği adına üzerinde durulması gereken ciddi bir konudur.

"Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, o yüzden aynı hatayı tekrarlamakta ısrar etmenin anlamı yoktur."
J. Paul Sartre

İngiliz "Sunday Times" yazmış... Milliyet dün okurlarına aktardı... İsrail pilotları İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı için Türkiye’de eğitim almaya başlamış... İran Türkiye’ye tepki gösterdi. Ankara sessiz... Sorunumuz azmış gibi... ABD ve İsrail’in hatırına Irak ve İran’la sürtüşmeye başladık. Ülkelerin temel zenginliği komşularıyla ticaretidir. Biz onun bunun çıkarı uğruna komşularla dalaşıp var olan ticareti de tehlikeye atıyoruz. Sonra da kalkar "komşu yönünden çok talihsiz ülkeyiz" diye ona buna dert yanarız...

Fransa - Nice’de bilgisayar mühendisliği okuyan Bekir Eliaçık, çok hoş bir girişimde bulunmuş.. Fransa’da okumak niyetinde olan ve okumak için bu ülkeye ayak basan öğrencilere gerekli bilgileri veren bir internet sitesi oluşturmuş: Adresi: "www.multimania.com/fto2000/turklereerisim.html"
Öğrenciler için gerekli olan bütün bilgiler (oturma izninden askerlik sorununa kadar) bu sitede mevcut. Milli Eğitim Bakanlığı veya Büyükelçiliğe düşen bir görevi gönüllü olarak yerine getiren bu yurtsever delikanlıyı yürekten kutluyoruz.

İzmir’de geçen hafta sonu Türkiye - İsveç ticaret ilişkilerini geliştirmek amacıyla düzenlenen toplantıda ufak bir fırtına patladı. Ege İşadamları Derneği Başkanı Deniz Taner İsveçliler tarafından Türkiye broşürünü okurken hakkımızda kullanılan kimi cümlelere tepki olarak salonu terketti. İstanbul’daki İsveç Enstitüsü tarafından hazırlanan broşürde Taner’in tepkisini özellikle Ermeni katliamından ve Türk tanımından söz eden bölümler çekmişti. Broşürde "Türk" sözcüğünün bir halkı değil dil grubunu ifade ettiği belirtiliyordu.
Meselenin bizim tarafımızdan görünüşü böyle.
Peki İsveç tarafından görünüşü nasıl?
İsveç’deki arkadaşımız Gülseren Ergün, aynı olayın İsveç’in Dagens Nyheter gazetesinde yer alan biçimini aktarıyor...
2000 yılında İsveç Dışişleri’nin talimatıyla Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkeler için tek tek broşür hazırlanıyor. Türkiye ile ilgili broşürü de İstanbul’daki İsveç Enstitüsü hazırlıyor. Enstitünün başında o zamanki İstanbul Başkonsolosu Kaj Falkman var. Şimdiki İstanbul Başkonsolosu ve Enstitü Başkanı İngmar Karlsson, broşürün somut verilerden hazırlandığını anlatıyor gazeteye... Ve bir hayretini şöyle dile getiriyor:
- Bu broşür 1.5 yıldır dağıtılıyor. Yunanistan kendileriyle ilgili broşürdeki kimi hataları broşür yayınlanır yayınlanmaz protesto etti. Bunun üzerine Başbakan Göran Persson kendilerinden özür diledi ve broşür düzeltilerek yeniden basıldı. Türkiye ise bu süreçte hiçbir itirazda bulunmadı...
Biz itirazda bulunmadığımız için İsveçliler 1.5 yıldır bu broşürü orada burada gönül rahatlığıyla dağıtıyorlardı anlaşılan. Esas hayretleri bunca zamandır aklımızın nerede olduğu, neden tepki göstermediğimiz... Bu soruyu Dışişleri’ne çağrılan İsveç Büyükelçisi de Türk muhatabına sormuş olmalı...

Türk Silahlı Kuvvetleri de televizyon kanalı kuracakmış.
İlk program; "Biri Şeriatçıları Gözetliyor"...