Lüks oteller zinciri Holiday Inn'in yeni bir halkası Bursa'da, Uludağ Üniversitesi kampusunun tam ortasında kuruldu ve geçen ay hizmete girdi.
      Şehrin 20 kilometre dışında, bir eğitim kurumunun orta yerinde 5 yıldızlı otelin ne işi var, Bursa'da başka yer mi kalmadı? Gibi meraklı sorular birbirini izlerken, Rektör Danışmanı Prof.
Necmi Gürsakal'dan ilginç bilgiler alıyoruz:
     Â
- Bu arazi Holiday Inn'e önceki rektör döneminde 49 yıllığına kiraya verildi. Yıllık kira bedeli 10 bin dolar...      Türk parasıyla
"6,5 milyar lira" eden ve Etiler'de vasat bir dükkanın kira bedeli olan bu para da
"iki taksit" halinde alınıyormuş... Peki bu otelden üniversite ne gibi bir fayda ummuş?.. Acaba Holiday Inn, üniversite için ayrıca bir konferans merkezi veya bir kültür sitesi filan mı yapmış?.. Hayır.. Bu otel, bitişiğindeki üniversite hastanesinde hastası olan refakatçilerin kalabileceği bir tesis olarak düşünülmüş...
      Soruşturduk... Otelin bir gecelik konaklama bedeli: 140 dolar, artı KDV.. Yani 108 milyon TL... Refakatçilere indirim yapılabilir, fiyat 100 dolara indirilebilirmiş. O da KDV'siyle birlikte eder: 77 milyon TL... Bu parayı ödeyebilecek kaç babayiğit var, bilmiyoruz.. Ama birçok hasta yakını kapı önündeki çimenlerde kestirerek vakit geçirdiğine göre... Otelin hastaneye hizmeti pek söz konusu değil.
      Fakat önceki rektörün Holiday Inn'e hizmeti dikkat çekici...
Alanda eziyet...
      Danimarka'ya giden Ulaştırma Bakanı
Koray Aydın'ın Kopenhag Havaalanı'nda iki kez pasaport kontrolünden geçince öfkelendiğini ve misillemeden söz ettiğini dün yazmıştık.
      Gelen elmeklerden (e - mail) anladık ki... Bu konuda dertli hayli yurttaşımız var...
      Ancak yurttaşlarımızın dertleri daha çok Türk alanlarında Türk pasaportlu yurttaşlara yapılan muameleyle ilgili...
      Örneğin
Ali Akdemir diyor ki:
      "Çifte vatandaşlıktan yararlanarak hem Türk hem de İngiliz pasaportuna sahibim. İngiliz pasaportumla İngiltere'ye girmem 10 saniye sürüyor. Türk pasaportuyla kendi ülkeme girmem, kuyruk uzunluğuna göre 5 dakika ile 20 dakika arası vakit alıyor. Hele bir keresinde Antalya Havaalanı'nda bilgisayarlar bozuk olduğu için 45 dakika bekledik...
      Kanada'dan not gönderen bir okurumuz ise Türk havaalanlarında iki kez dedektörlü kapıdan geçildiğini, üç kez pasaport kontrolü yapıldığını belirtiyor.
      Dert bir değil. Üstelik düzeltecek adam yok...
Müşteri farkı
      Genç adam bir süre pazarlamacılık yaptıktan sonra sıkılmış. Başka bir iş aramış. O sırada polis alımı için sınav açıldığını duymuş. Başvurusunu yapmış. Bir süre eğitim gördükten sonra polis olmuş. Birkaç ay sonra yolda rastladığı arkadaşı sormuş:
      - Nasıl bu işten memnun musun?
      - Evet, demiş delikanlı, maaşı iyi. Çalışma saatleri idare eder. Ama bu mesleğin en iyi tarafı şu; müşteri daima haksız...
Gezelim, görelim!..
      İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun yurtdışına
"tetkik ve inceleme" gezisine göndermeyi kararlaştırdığı heyet dört kişiden oluşuyor... Üçü İş ve İşçi Bulma Kurumu'nda bürokrat, dördüncüsü bu kuruma dışarıdan danışmanlık yapan bir öğretim üyesi... Heyet, 24 Eylül Pazar akşamı Türkiye'den ayrılacak, 29 Ekim Cuma günü yurda dönecek... Bu süre içinde iki ülkeyi ziyaret edecekler; İsviçre ve İngiltere.
      Programa göre ülkelerden birinde bir, diğerinde iki gün kalacaklar. Yetkililerle biraraya gelecekler, fikir alışverişinde bulunacaklar.
      Peki, heyet neyi tetkik edecek, hangi incelemelerde bulunacak? Soruyu İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan bir bürokrat şöyle yanıtlıyor:
      - Neyi mi inceleyecekler? İngiltere ve İsviçre, işsizlik tanımını nasıl yapıyor, onların tanımı ile bizim işsizlik tanımımız arasındaki fark nedir, bu fark nasıl giderilir? Oysa iletişimin bu denli geliştiği bir dönemde bu soruların yanıtını dışarıya gitmeden de öğrenmek mümkün. Telefon var, internet var, yurt dışında görevli bir sürü çalışma ateşesi var. Ama niyet o soruların yanıtını almaktan çok sanırım turistik bilgi ve görgüyü arttırmak...!
      Geziye İş ve İşçi Bulma Genel Müdürü
Necdet Kenar ne diyor? Ankara'daki temsilcimiz
Fahrettin Fidan kendisini buluyor ve soruyor. Yanıt;
      - Bu gezi asla turistik bir gezi değildir. Arkadaşlarımız orada çok önemli temaslarda, bilgi alışverişlerinde bulunacaklar. Amaaa...
     Â
- Ama'sı nedir efendim?       - Eğer siz bu geziyi yazarsanız, bizi yaralamış olursunuz. O zaman da ben hiç düşünmem, bu geziyi derhal iptal ederim, bilmiş olun.
      Gezi asla turistik değil, aksine çok önemli... Ama bir gazete yazısıyla dahi de iptal edilebiliyor!
      Ne dersiniz? Bu gezi sizce nasıl bir gezi?
Ucu dokununca!..
     Â
Necmettin Erbakan'ın hapis cezası söz konusu olunca
Baba demecini patlattı:
     Â
- Siyasetçilerin cezaevine girmesine karşıyım. Erbakan'ın cezasının infazına da karşıyım. TBMM buna bir çare bulmalıdır.       Aydın, sanatçı, yazar - çizer, gazeteci 312'den yatabilir, sorun yok... Ama kişi
Baba'nın meslektaşı ise ucu ona dokunuyorsa sorun var. Hep tek taraflı yontan keser mübarek...
      *
Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız.      *
Türk halkının da “sevgi mesajları" çekebilmek için Cottarelli’nin cep numarasını bilmesi gerekiyor!..     Â
Cihan DemirciYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr