Â
Hüseyin Günkaya ve ailesi Alanya'da yaptıkları tatilden dönerken 15 Temmuz akşamı mola için durdukları Afyon - Özdilek Tesislerinde soyuluyor.. Restoran bölümünde yemek yedikleri sırada eşi
Müjgan Hanım sandalye arkasına astığı, içinde döviz, TL ve ziynet eşyası bulunan çantanın
"götürülmüş" olduğunu farkediyor...
      Derhal tesis yönetimine başvuruyorlar. Güvenlik kameraları soygunu net olarak saptamış... Üç küçük kız çocuğu çantayı usulca
"götürürken" kaydedilmiş... Bu çocukları, tesis yönetimine başvurmadan az önce dışarda park etmiş Palio marka lüks bir otomobile binerken gördüğünü anımsıyor
Hüseyin Bey...
      Afyon Emniyeti'ne durumu bildiriyorlar. Polis çocukları hemen tanıyor. Daha önce benzer olaylarda yakalanıp serbest kalmışlar. "Palio" otomobilin plakası da biliniyor.. Bu otomobil çocukları hırsızlıkta kullanan kadın elebaşıya ait... Elebaşı kadının 3 otomobilinin daha olduğunu söylüyor polis... Çocukların bir de avukatı varmış, polisin verdiği bilgiye göre... Yakalandıklarında reşit olmadıkları için serbest kalmalarını sağlıyormuş...
      Peki bunca bilgi, bunca ipucu
(elebaşı kadının ev adresi, telefonu, plaka numaları) ne işe yarıyor?.. Polisin bu kişiyi eliyle koymuş gibi gidip yakalayacağını sanırsınız, değil mi?.. Öyle olmuyor... Olaydan tam 1,5 ay sonra, dün
Hüseyin Günkaya telefonda ümitsiz bir sesle diyor ki:
      - Hala bir arpa boyu yol alınamadı, elebaşı kadın yakalanmadı. Açıkçası bu yönde gayret gösteren de yok. Hadi bizim çantayı bir yana bıraktık, o zavallı çocuklar o kadının elinden nasıl kurtarılacak?..
Ayıkla taşını...
      Son 10 yılda... 3 üniversite, 1 hastane, 200'den fazla okul, 400 dershane ve kurs, 500 dolayında öğrenci yurdu, yüzlerce ışık evi, 200 dolayında vakıf, 6 dergi ve gazete, 25 radyo, muhtelif şirketler kurmuşlar... Cumhurbaşkanı okullarının açılışını yapmış, ellerinden plaket almış. Başbakan, Meclis Başkanı, bilumum bakanlar gözü kapalı övgüler döşenmiş, açıkça desteklemişler... Devletin gözü önünde hatta himayesinde koskoca imparatorluk kurulmuş... Bu süreçte Silahlı Kuvvetler sürekli olarak bu örgütlenmenin tehlikesine dikkati çekmiş. Ama kimseye dert anlatamamış. Sonunda ekranlara taşan kimi bantlar.. Ve DGM'nin hazırladığı iddianame ile bu imparatorluğun "devleti ele geçirmeyi amaçlayan organize bir suç örgütü olduğu" kanısı ağır basmaya başlamış...
      DGM Başsavcısı ve Genelkurmay Başkanı'na göre bugün
Fethullah Gülen grubu en güçlü ve tehlikeli irtica örgütü...
     Â
Ecevit ve diğer kimi siyasetçilere göre ise onlar hala iyi niyetli bir eğitim ordusu...
      KHK yüzünden
Ecevit'in çıkacak dediği devlet krizi çıkmadı... Ancak Ordu ile siyaset arasındaki
Gülen'le ilgili görüş ayrılığı belli ki önümüzdeki aylarda kriz yaratacak... Hoşgeldin yeni kriz!
Senli benli yargı
      Yaklaşık 35 yıldır avukatlık yapıyordu... Mesleği bırakmış... Adliye koridorunda rastladığı iki yargıç dostu neden böyle bir karar verdiğini sormuş... Şöyle demiş:
      - Sizler lügatınızdan "siz" kelimesini kaldırdığınız için...
      Söyleneni anlamadığımız için izah etti:
      - Mesleğe başladığımız yıllarda, ünlü avukatlar duruşma salonuna girdiğinde onları
"Hoş geldin üstad" diye karşılayan ağır ceza yargıçları vardı.
     Â
- Şimdi?      - Şimdi dünkü çocuk yargıç, iskemlesine oturunca babası yaşındaki avukata
"sen" diye hitap ediyor...
      Avukat dostumuz:
      - Tabii avukatlar da eski avukat değil, diye devam etti, öylesi var ki şortun üzerine cübbe geçirip duruşmaya çıkıyor...
      Herşey bozuldu kısacası... Ancak herkes bu bozulmayı hızlandırmakla yükümlü değil. Nezaket sınırları içinde kalmak, kime ne kaybettirir?
     Â
* Deney kazanmak acıların özetidir.     Â
Arthur HelpsÖylesi sorular
      Genelkurmay Başkanı Org.
Kıvrıkoğlu, Fethullah Gülen hakkında verilen tutuklama kararının bir başka mahkeme tarafından kaldırılmasını:
     Â
- Yargıya da sızmışlar, şeklinde yorumluyor.
      Acaba
Bülent Ecevit'in üzgün haline bakarak...
      Hükümet'e de sızdıkları söylenebilir mi?
      ***
      Sayın Genelkurmay Başkanı siyasilerin kimi davranışlarının AB ile ilişkileri zorlaştırdığını söylüyor.
      Doğru oturup doğru konuşalım.. Askerlerin son zamanlarda sıklaşan siyasi konuşmaları aynı etkiyi yapmıyor mu? Askerler aymaz siyasetçilere karşı kamuoyundan destek arayışı içinde iseler bile... Bunun daha sessiz ve zarif bir yolu bulunamaz mı?
     Â
Çankaya'nın yetkileri kısalacak da acaba hangi Çankaya'nın?.. Sezer'in mi, Baba'nın mı?.. Önemli olan bu!..     Â
Cihan DemirciYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr