HIRÇIN DESPİNA
Türk Eğitim Vakfı TEV gönüllüleri İzmir’de bir bağış gecesi düzenliyor. Geceyi renklendirmek için Yunanistan’dan şarkıcı Despina Vandi davet ediliyor.
Gece başlıyor. Sıra Despina’ya geldiğinde hanımefendi sahneye çıkmıyor. Sahne gerisinde tartışmalar yaşanıyor.
Derken Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli mikrofonu eline alarak yaşananları anlatıyor ve şarkıcı Despina’ya hitaben “Bu beldeyi terk et” çağrısında bulunuyor. Seyirciler Denizli’ye katılıyor, İzmir marşı söyleniyor, Atatürkçü sloganları atılıyor.
Ne mi olmuş? Meğer Despina sahne dekorundaki Türk bayrağı ve Atatürk posterinin indirilmesini ya da onları dengeleyici bir Yunan figürü konmasını istemiş. Aksi halde Yunanistan’a dönüşte zor durumda kalacağını ifade etmiş.
TEV yönetimi krizi aşmak için çözüm aramış. Kemeraltı’ndan hemen Yunan bayrakları satın alınıp getirilmiş. Ancak Yunan bayraklarının sahneye asılmasına izin verilmemiş.
Hale bakın... Ücretini ödeyip Türkiye’ye şarkıcı getiriyorsunuz. Ben Türk bayrağı önünde şarkı söylemem diyor. Yunanistan’da aforoz edilirim diyerek Yunan bayrağı asılmasında ısrar ediyor.
Siz istediğiniz kadar Türk - Yunan dostluğu diye kendinizi aldatın. Suyun öte yanındaki hava budur. ABD ve AB desteğini sırtına alan Yunan giderek daha çok küstahlaşıyor. Şarkıcısı bile ‘bayrağını indirmezsen sahneye çıkmam’ diyebiliyor. Dostluk sadece laftadır.
CTP
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılı kutlanıyor... Liderler bugün Kıbrıs’ta olacak... Türkiye’nin Kıbrıs’ta Türk toplumunun haklarını savunmak için 50 yıl önce giriştiği harekât bir kez daha övülecek, alkışlanacak.
Bu arada bir dost uyarısı... CHP, Kıbrıs’ın muhalefet partisi CTP’yi kardeş parti ilan etme hazırlığında görünüyor. CTP Ada’da federasyonu savunan, iki devletli çözüme uzak duran bir parti. Rum tezlerine yakın duruyor. O yüzden öngörülen kardeşlik pek de hayırlı sonuçlar vermeyebilir.
HEYKELE SALDIRI
Elazığ’da soysuzun biri Atatürk anıtına taşlı saldırıda bulunmuş...
Yurdumuzda Atatürk düşmanlığı ile heykel düşmanlığı ayrı ayrı yürüyor ve birbirini tamamlıyor
Sadece Atatürk’lü değil, Atatürk’süz heykeller de saldırıya uğruyor.
Örneğin Bursa’da kitap okuyan kız saldırıya uğradığı için alınıp daha korunaklı bir yere nakledildi.
İlhan Koman’ın güzelim Akdeniz Heykeli oradan oraya taşındı, sonunda Beyoğlu’nda Yapı Kredi binasının üçüncü katına adeta hapsedildi.
İstanbul’da sanat heykeli yok gibidir...
Nurettin Sözen yönetimi yıllar önce bir heykel yarışması açıp şehre birkaç eser kazandırmıştı. O heykeller sessiz sedasız yok edildi.
Ekrem İmamoğlu yönetiminde ise yeni heykel dikilmediği gibi böyle bir konu gündeme dahi gelmiyor...
Çok mu gerekli diyeceksiniz...
Çok gerekli tabii...
Bakın bilge adam, Mimar Doğan Kuban ne diyor:
“Resim ve heykel yapamayan bir toplum bilim yapamaz çünkü çevresini gözlemlemeyi, gözlem yetilerini keskinleştirmeyi öğrenemez. Çevresiyle adam gibi ilişki kuramadığı için merakı körüklenemez. O toplum doğadan kopup kendi içine kapanır ve zamanla çöker.”
Batı dünyası önce resim, heykel ve sanatta ilerledi, ardından askeri teknoloji ve sanayide hızlanarak dünyanın geri kalanını geride bıraktı.
Her çağda böyle oldu... İlerleme sanatla başlıyor...
ÇETİN YETKİN
Hayata cumhuriyet savcısı olarak atılmış...
Araştırmacı, yazar, üniversite hocası olarak devam etmiş...
Ömrü boyunca hukuk, adalet, demokrasi ve cumhuriyet değerleri adına savaş vermiş... Eşsiz bir aydındı Prof. Çetin Yetkin...
Bir süre Milliyet’te köşe yazarı olarak da bulundu...
Birlikte çalıştık...
İlkelerinde kesinlikle taviz vermeyen bir düşünce adamıydı...
Uzun yıllar ölümle tehdit edilmiş, teröre boyun eğmemiştir.
Sayısız kitap yazdı...
Yeni nesillere Cumhuriyet’in görmezden gelinen taraflarını anlattı.
“Karşı Devrim” adlı kitabında Atatürk devrimlerinin Demokrat Parti döneminde değil, 1945 - 50 yılları arasında İsmet İnönü döneminde bitirildiğini anlattı.
Beş ciltlik “Siyasal Düşünceler Tarihi” eşsiz bir çalışmadır
Sonuçta bir Cumhuriyet kahramanını daha sonsuzluğa uğurladık. Kitapları gelecek nesillere ışık olsun...
