Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Banka hortumcularına karşı devlet ne kadar ciddi davranıyor? Hortumcular nasıl korunup kollanıyor? Banka yönetim kurulu üyeleri nasıl bir paravan görevi yapıyor? İşte banka oyunlarından bir küçük kesit daha..
TYT Bank 1994 yılında batmıştı. Hortumlanan miktarın 300 milyon dolar civarında olduğu anlaşıldı. Bu paranın geri alınması için ne mi yapıldı?
Geçen yıl bankanın 13 yönetim kurulu üyesi hakkında tazminat davası açıldı.
TYT Bank’ın sahibi Lapis Holding idi...
Bankanın paralarının yüzde 95’i Lapis Holding’e aktarılmıştı...
Biliyor musunuz?
Ve inanabiliyor musunuz?
Devlet TYT Bank’ın en büyük hissedarı Lapis Holding’e karşı hâlâ tazminat davası açmış değil. Lapis Holding’in işleri çok iyi... Bu holdinge bağlı şirketlerin işleri iyi. Paralar bu şirketlerde. Ancak devlet parayı şirketlerden değil... TYT Bank yönetim kurulu üyelerinden istiyor.
Bir biçimde hedef saptırılıyor...
Çoğu zaman parayı hortumlamış olanlar değil yukardaki örnekte (ve Kılıçbalığı Operasyonu’nda) görüldüğü gibi ikinci - üçüncü derece sorumlular yargılanıyor... Veya yargılanır gibi yapılıyor.
Neden? Çünkü siyasi irade hortumlanan trilyonları geri almak değil almamak yönünde ağırlığını koyuyor. Atılan her adımda bunu görüyorsunuz.

Kişinin duyguları bildikleriyle ters orantılıdır.
Ne kadar az bilirsen, o kadar çok kızarsın.



Ankara’dan okurumuz Okan Bey, dün telefonda anlatıyor.
- Ankara Adliyesi’nde yargıç olan arkadaşımı önceki gün telefonla aradım. Bana ilk sözü "Telefon kesilirse yanlış anlama, tasarruf nedeniyle 3 dakikada bir kesiliyor" dedi.
Kendisiyle konuşurken telefon gerçekten de her üç dakikada bir kesildi. Dışarıdan aramalarda tasarrufun mantığı nedir, düşündüm düşündüm bir türlü bulamadım. Koskoca yargıçlarımıza uygulanan bu tasarruftan (!) ise tek kelimeyle utandım. Yağmalanan ülkemizde bakınız tasarruf nerelere uzandı...

Sonunda mahdum Selçuk’un da işi halloldu! Yüzlerce deneyimli, birikimli işsiz meslektaşımızın iş başvuruları aylardır ha bugün ha yarın diye bekletilir... Sözleşmeli ya da kaşeli... Ve de 100 - 150 milyon lira maaşlı bir o kadar TRT çalışanı yıllardır kadroya alınma vaadiyle uyutulurken... Mahdum Selçuk, geçtiğimiz cuma günü pat diye TRT Haber Dairesi’nde, yayın - yapım elemanı olarak işe başlatıldı. Kim mi Selçuk? Ünlü bakanlardan birinin oğlu...
TRT mi? Siyasetçi ve bürokrat yakınlarına devlet kasasından iş dağıtarak ayakta duran Genel Müdür’ün başında olduğu kurumun adı...

Amerika’da şahinlerin başını çeken Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Irak’ın saldırı listesinden şimdilik çıkartıldığını söylüyor... ABD büyük bir yanlıştan şimdilik geri dönmüş oluyor. Neden yanlış? Birleşmiş Milletler Irak Koordinasyon Heyeti’nin eski görevlilerinden Hans Von Sponeck’e kulak verelim:
- ABD’nin Irak’a saldırı davası hiçbir yerde, İngiltere’de bile ikna edici bulunmuyor. Askeri harekata karşı yapılan uyarılar listesi gün be gün kabarıyor. Alman Şansölye Schröder, geçenlerde parlamentodaki konuşmasında, Ortadoğu’da yeni hedef seçerken dikkatli olunması gereğini anımsatarak ateşin geri tepip "yüzümüzde" patlayabileceği uyarısı yaptı. Ortadoğu’daki liderler; Ürdün Kralı Abdullah, Başkan Mübarek, Başkan Hafız Esat, Arap Birliği Genel Sekreteri Dr. Amr Moussa ve hatta Kuzey Irak’taki iki Kürt lider; Barzani ve Talabani bile bu yönde ses veriyor.
ABD Irak’a saldırsa Afganistan karşısında kurulan koalisyon parçalanacaktı. Atılacak adım o yüzden yanlıştı.
Peki Irak sorunu ne olacak? Barışçı bir çözüm mümkün değil mi?
Von Sponeck diyor ki:
- Sorunun çözümü, Rusya hükümetinin geçen ocakta BM Güvenlik Konseyi’ne getirdiği "Irak silahlarının denetiminin yeniden başlaması ve ekonomik ambargonun kaldırılması" şeklindeki taslak üzerinde anlaşmaya varılmasıyla mümkün... Rusya’nın önerisi, Bush’un talep ettiği şekilde silah denetçilerinin Irak’a geri dönüşü ve buna bağlı alarak ekonomik ambargonun 60 gün içinde kaldırılmasını içeriyordu. Irak bu öneriyi ne reddetti, ne de kabul etti. İşte, askeri harekat dışında politik bir seçenek...
Türkiye bu tezin yanında yer alabilir. Ecevit ABD gezisinde bu tezi seslendirebilir. ABD’nin nasihate ihtiyacı var.

Suudi Osmanlı’dan son kalanları yıkıp yok ederken siz hacca gidip elin Suudi’sini hâlâ ihya edin bakalım!..