Tayyip Erdoğan’ın:
- Size doğum kontrolünden söz edenler vatan hainidir!
sözü hala kulaklarda çınlarken... Kenya’da yayımlanan East African Standart gazetesinin haberi gözümüze ilişiyor... Buradan öğreniyoruz ki... Bilimadamları, yerküre üzerinde yalnızca Kuzeybatı Kenya ormanlarında bulunan De Brazza türü maymunların sırrını çözebilmek için seferber olmuş... Sayıları ne artıp ne eksilen, daima aynı kalan De Brazza’ların ne tür bir doğum kontrol yöntemi uyguladığı saptanabilirse, kıt kaynaklara rağmen kontrolsüzce çoğalmayı sürdüren insan neslinin de benzer bir yöntemle geleceğini kurtarabileceği umuluyormuş...
Bilimadamı ekibinden Muteru W. Njauini, De Brazza’ların sırrıyla ilgili ilk tahmini şöyle açıklamış:
- Büyük olasılıkla, ölen maymunların yerini doldurmak amacıyla ölüm sayısı kadar doğum yapıyorlar...
Vay hainler vay! Evrimin üst aşamasından akrabalar pıtrık gibi çoğalırken, bunlar hala nüfus planlaması derdinde!
*"Öyle büyük, boş laflar vardır ki içinde bir millet esirdir."
S.Lec
Ankara’da Sivil Hacılık Genel Müdürlüğü’nde önümüzdeki günlerde önemli bir toplantı yapılıyor.. Toplantıda pilotların üst yaş sınırı ele alınacak... Türkiye’de pilotların üst yaş sınırı 63... ABD ve Avrupa’da ise genellikle 60... Genç pilotlar kendilerine (özellikle A - 340 tipi uçaklarda) yer açmak için yaş sınırının 60’a indirilmesinde ısrar ediyorlar. Halen görevli ve de yaşları 60 civarında olan kaptanlar bu işe karşı çıkıyorlar... Bir genç pilot bize gönderdiği mektupta: "A340 uçaklarına 13 tane alttan kaptan geldi. Arkadaşları 6 aydır birer sorti uçurarak oyalıyorlar" diye yakınıyor. THY’nin 68 uçağı 700 pilotu var. Bunların 40’ı 60 yaş üstünde.
Eczacı Ferhat Güzeldemirci dükkana gelen ve şampuan isteyen müşteriye:
- Nasıl saç için? diye sordu...
Müşterinin yanıtı şu oldu:
- Kısa saçlar için...
Sivilde olsun askeri kesimde olsun idam cezasının kalkmasına karşı çıkanlar bu görüşü "Bölücü terör henüz sona ermedi" savına dayandırıyorlar. Düşüncenin temelini ise elbet "Türkiye bölünebilir" korkusu oluşturuyor. Acaba tek doğru bu mudur? Tek düşünce parametresi bu mu olmalıdır? Bu bakış dün doğru muydu, bugün hala doğru mudur?
Emekli Koramiral ve Strateji Uzmanı Atilla Kıyat ‘ın Radikal Gazetesinde bir süre önce Neşe Düzel’le yaptığı konuşmanın bir bölümünü, yukardaki sorulara ışık tutması amacıyla aşağıya alıyoruz. Sayın Kıyat o konuşmada diyor ki:
- Yanlış 1970’lerin sonunda yapıldı. Devlet mücadeleyi bu tarzda seçmeyebilirdi. Biz sorunu, Türkiye’nin bölünebileceği varsayımı üstüne bina ettik. Türkiye’nin bölünemeyecek kadar güçlü bir devlet olduğu hakikati üstüne bina etseydik...
- Silahlı mücadele olmaz mıydı?
- Belki de hiç gerek kalmazdı. Yasaklarla çözmek yerine özgürlüklerle çözmek stratejisini seçebilirdik ve aldığımız önlemler değişik olurdu, o tarihlerde başarıya ulaşabilirdik. Belki de bugün AB üyesiydik. Bir kere şunu itiraf etmelisiniz. Bir mücadele yaptınız ve olay döndü dolaştı gene tek başarılı gösterilen kurum TSK oldu. Devletin stratejisi ‘Bölünebiliriz’ varsayımı üzerine kurulmuştu ve askere mücadele görevi verilmişti. TSK eğitiminin çok yüksek olduğunu gösterdi, senelerce çok zor şartlar da mücadele etti ve terörü sıfıra yakın bir noktaya indirdi. Ya peki kültürel haklar? Bağıra bağıra şimdi istiyorlar bunları. Ayrıca siyasileşmede de çok ciddi adımlar attılar.
- Ya bölünme korkusu?
- Hiç kimse Türkiye’nin bölünebileceğinden korkmamalı. Bu korkuyu taşıdığımız sürece, bizim doğru dürüst hiçbir işi halletmemiz mümkün değil.
* Parti parasını banka faizine yatıran Tayyip Erdoğan "Banka denildiği zaman akıla faiz geliyor" demiş.
Valla banka denildiği zaman bizim aklımıza "hortum" geliyor...
Haldun Ertem
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024