Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       GS Kulübüne 25 milyon dolar devlet yardımı verileceği haberleri üzerine Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı taraftarlardan tepki yağıyor. E mail adresimize her biri mantıklı cümlelerle kaleme alınmış, etkileyici mesajlar geliyor...
       Genelde diyorlar ki... Ülkemiz ağır bir deprem geçirdi. Nüfusun yarıdan çoğu açlık sınırının altında yaşıyor. Devlet hazinesindeki para öncelikle ihtiyaç alanlarına kaydırılmalıdır. Vergi veren vatandaşın parası haksız rekabete yol açacak şekilde kullanılmamalıdır...vs.. vs...
       Bu tepkiler yerinde midir, değil midir, tartışmak istemiyoruz.
       Fenerbahçe'ye Dereağzı'nda bedelsiz olarak verilen yüzlerce dönüm toprağın değeri ne kadardır? Ona da bakmak gerekir. Ama bakmıyoruz... Bir başka üzüntüyü dile getirmek istiyoruz... Ne midir o?.. Galatasaray'a verilecek 25 milyon dolar için ayağa kalkan insanlarımızın, geçen yıl içi boşaltılan bankalarda Türk halkının 5,5 milyar doları battığında kılını kıpırdatmamış olması... Bu insanlarımız 25 milyon doların üzerindeki hırsızlık ve yolsuzluklarda aynı gayretle harekete geçse, hiç kuşkunuz olmasın, hükümetin tozunu atar... Hazineyi ve fakir fukarayı gerçekten kurtarır. Ne yazık ki bu insanlarımız Hazine'deki paranın korunmasıyla ancak futbol ve GS sözkonusu olduğunda ilgileniyorlar. İşte dram burada...

Başarının yolu...

       Fenerbahçe İntertoto Kupası'ndan sonra Spor Yazarları Kupası'na da katılmamayı düşünüyormuş. Bir Fenerli dostumuz kararı beğenmiş. Telefonda dedi ki:
     Â- Geriye kalıyor Lig ile Türkiye Kupası. Bunlara da katılmazsak sezonu hiç gol yemeden namaÄŸlup tamamlarız...

Bilen söylesin

       Ankara'daki Alman Büyükelçiliği Müsteşarı Gerhard Nourney ile geçenlerde bir yemek masasında birlikte olduk. Sohbet ettik. Sayın Müsteşar bir ara şu merakını dile getirdi:
     Â- Bu kentte 4 milyon insan yaşıyor. Herhalde en az 1 milyon kiÅŸi çalışıyor. Ama bu kentte ne sanayi var, ne ticaret var, ne güçlü bir hizmet sektörü var. Bu 1 milyon insan nerede çalışıyor, nasıl para kazanıyor? Bir türlü anlayamadım...
       Biz de şu merakımızı dile getirdik:
     Â- Ankara'ya her geliÅŸimizde özellikle EskiÅŸehir Yolu üzerinde muazzam yapılanma görüyoruz. Konutkent, Korukent, Beysukent, Bilkent, Angora vs... Binlerce villa ve konut yapılıyor. Ankara bir memur kenti. En baba memurun maaşı 600 milyon lira... Peki tanesi 100 bin dolardan baÅŸlayan bu binlerce konutu kimler satın alıyor? İçlerinde kimler oturuyor?
       Sayın Müsteşarın da, bizim de sorularımız askıda kaldı...

Rahipten altın vuruş...

       Kasabadaki kilisenin, golf oyununa çılgın derecede düşkün bir rahibi varmış. Her fırsatta kasabadan kaçıyor, tanınmadığına emin olduğu yerlerde golf oynuyormuş. Bir pazar günü yine kiliseyi yardımcısına bırakıp kasabadan tüymüş. Soluğu uzak bir yerdeki golf sahasında almış. Golf elbiselerini giymiş. Ufak ufak vuruşlara başlamış.
       O sırada yukardaki meleklerlerden biri durumu görmüş. Derhal Tanrı'yı uyarmış. Birlikte rahibi izlemeye koyulmuşlar. Rahip o sırada topu yere koymuş, 200 metre uzaklıktaki deliğe doğru bir atış yapmış.
       Top kurşun gibi havada uçmuş, uçmuş, doğrudan deliğe girmiş. Muazzam bir atış. Melek Tanrı'ya demiş ki:
       - Ama nasıl olur, siz ona ceza vereceğinize ödül verdiniz...
     Â- Hayır ceza verdim, demiÅŸ Tanrı...
       Sonra da eklemiş:
     Â- Düşünsene bu baÅŸarıyı hiç kimseye anlatamayacak...


DeÄŸiÅŸim

       İçinde yaşadığımız yüzyılı geçmiş yüzyıllardan ayıran en önemli özellik, bugün koca yerine "kendini" arayan genç kızların sayısının büyük ölçüde artmış olmasıdır.
     ÂTheodor Zeldin
       Mizahsız, bırakın bir ülkeyi bir tatlıcı dükkanını bile işletemezsiniz
     ÂJohn Buchan

Olmayan bomba!

       İstanbul Mısır Çarşısı'nda çok sayıda insanın yaşamını yitirmesine yol açan patlamayla ilgili dava iki yıldır sürüyor... Patlamanın hemen arkasından bunun bir "örgüt işi" olduğu ve "bomba"yı yerleştirenlerin yakalandığı açıklanmıştı. Olaydan sorumlu tutulanlar arasında gencecik bir sosyolog; Pınar Selek de vardı...
     ÂSelek'in baÅŸ sanık olarak yargılandığı dava, iki yıldır pek ilginç sahneler halinde geliÅŸti. "Bombacıları" yakalayan Ä°stanbul Emniyeti'nin bomba uzmanları, olay yerinde en ufak bir "bomba bulgusuna" rastlanmadığını mahkemede açıkladılar. Emniyet uzmanlarına göre, patlamanın gaz sıkışmasından kaynaklanma ihtimali çok yüksekti.. Dosya ÅŸu an Adli Tıp'ta.. Olayın "bomba" kaynaklı olup olmadığını ÅŸimdi bir de Adli Tıp inceliyor... Ve biz sosyolog Pınar Selek'in avukatı Ergin Cinmen'i dinliyoruz:
       - Patlamadan hemen sonra İstanbul Emniyet Müdürü, "Bu bir bombaydı, bomba koyanları bulduk!" açıklamasını yaptı. O açıklama olmasaydı belki de bugün Mısır Çarşısı olayıyla ilgili hiç kimse yargılanmıyor olacaktı.. Ya da en fazla tüpleri orada sağlıksız bir şekilde bulunduran esnaf yargılanacaktı. Emniyet yetkililerinin zamansız açıklaması yargılamaları maalesef çıkmaza soktu. Emniyet Müdürü'nü yalancı çıkarmamak için bomba uzmanlarının raporları bile kaale alınmıyor...
     Â- Peki, bomba uzmanı polislerin bulamadığı bombayı Adli Tıp bulabilecek mi? - Bunu biz de çok merak ediyoruz. Adli Tıp'ta Emniyet'te çalışan bomba uzmanlarından daha uzman kimseler yok. Bu iÅŸi en iyi bilenler Emniyet uzmanları.. Titiz "olay yeri" araÅŸtırması sonucunda en küçük bir bulgu bulunmadığını açıklıyor onlar da...
     Â- Adli Tıp "bomba" bulgusuna rastlarsa ne olacak?
       - Adli Tıp'ı töhmet altında bırakmak istemem ama yaygın şüpheler olduğunu söylemeliyim. Bir çok olayda siyasi etkinlemelerle karar verebildiğine tanık olduk. İşkence davalarındaki yanlı raporlarıyla yargıyı yanıltığı için meslekten men edilen bir hanım, hala Adli Tıp'ın başında. Bu kuruma ne yazık ki pek güven duyulmuyor... Umarım bu olayda öyle olmaz.


       ***
       İnsanın kendi kabiliyetini saklaması, büyük bir kabiliyet işidir.
       La Rochefoucauld
       ***

     ÂÇankaya Köşkünde tam 1200 kiÅŸi çalışıyormuÅŸ...
       Buckingham Sarayı bizim Köşk'ün yanında "Çilehane" gibi kalmış meğer.


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr