Arkadaşımız
Fahrettin Fidan, çarşafa gizlendi, Fazilet Partisi'nin kongresini kimseye bulaşmadan, çarşafa dolaşmadan dakika be dakika izledi:
      * Bismillahirrahmanirrahim. Euuzu billahi mineşşeytannirracim.
      * Cem'an 1200 kişiden oluşan cemaatin (delegenin) huşu içinde salondaki yerlerini almaları, kongre başlayıncaya kadar,
"Bu kongrede kime oy verirsek cennetin anahtarı bizim olur?" rüyasına, hülyasına dalmaları.
      * Balgat'taki malum imamın uzaktan kumanda düğmesine basması, kongre imamının kim olacağını işaret etmesi, bu işaretin 1200 şehadet parmağının bir anda havaya kalkmasına yetmesi.
      * Konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen
Emanetçi İmam'ın daha çok alkış için kürsüye gelmeyi ağırdan alması, taze gelin kaprisi, nazı, kongrenin hayırlara vesile olması niyazı, bilahere açış konuşması babından 2 saatlik vaazı.
      * Çarşafçı'lara laf sokuşturması, bulaşması, vekaleten yapılan konuşma nedeniyle zaman zaman dilinin sürçmesi, sık sık çarşafa dolaşması.
      * Uhud'tan girmesi, Hudeybiye'de mola vermesi, Hendek'ten çıkması, tekdüze konuşmanın bilaistisna bütün cemaatin canını sıkması.
      * Öğle namazı için kongreye ara verilmesi, promosyon olarak dağıtılan seccadelerin yere serilmesi.. Cemaatin topluca namaz kılması, bir türlü bitmeyen namaz nedeniyle kongreyi izleyen gazetecilerin canının sıkılması.
      * Namazın nihayet sona ermesi, kürsüye gelen Çarşafçı İmam
Abdullah Gül'ün,
"Bize de mi lo, lo, lo... Bize de mi dini siyasete alet etmek?" diyerek karşı tarafı yermesi.
      * Devamla... Kongreye birkaç gün kala değiştirilen tüzüğü eleştirmesi, (t!)üzüğü sıkmadığı için tüzüğü değiştirten malum imamı es geçmesi.
      * Sandıkların hazır olması, oy kullanmanın başlaması, Çarşafçı'lara oy veren kimi delegeleri
Oğuzhan Asiltürk ün demokraaatik bir şekilde fırçalaması, haşlaması.
      * Sandıklar açılmadan sonuçların ilanı yüzünden
Abdullah Gül'le
Oğuzhan Asiltürk'ün dalaşması, sonucun değişmemesi, kongreyi Gelenekçilerin kazanması, Çarşafçı'ların çarşafa dolaşması...
     Â
Fahrüddin bin Fidan, Hicri 10 Safer 1421, Riyad, pardon Ankara.
Her gün annemin...
      Uçun kuşlar uçun anneme doğru
      Ellerinden öpün çatlamış kuru
      O herşeyden üstün gözümün nuru
      Bir gün değil her gün annemin olsun.
      ***
      Açın güller açın anneme bahar
      Nasıl için için yüreği ağlar
      Yağmur olsa inin çöllere yağar
      Bir gün değil her gün annemin olsun.
      ***
      Esin yeller esin anneme türkü
      Sesim aynı sesim, bebeğim dünkü
      Yaşasın isterim annemdir çünkü
      Bir gün değil hergün annemin olsun.
      (
Bedri Appak)
Yedi ulusal suç
      1- Düşünmüyorum,
      2- Bilmiyorum,
      3- Dert etmiyorum,
      4- Çok meşgulüm,
      5- Okuyup öğrenecek zamanım yok,
      6- İlgilenmiyorum,
      7- Tek başına keyfim iyi...
     Â
William H. BoetckerAlmanya ve Alanya
      Hem Almanya ve hem de Türkiye'yi dikkatle takip eden Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin direktörü
Faruk Şen'in ilginç gözlemi:
      - Almanya'da şu an 2500 civarında cami yaptırma derneği, 40'ı minareli olmak üzere 300 dolayında cami var. Buna karşılık... Emekli olduktan sonra Alanya'ya yerleşmiş yüzlerce yaşlı Alman, ısrarlı taleplerine karşın yıllardır ibadet edebilecekleri bir kilise inşa ettiremiyor...
     Â
Deyimlerin doÄŸumu
      Günlük konuşmada sıkça kullandığımız
"deyim"ler nereden ve nasıl çıkmış?.. sorusuna yanıt olabilecek ilginç ipuçları içeriyor
Kazım Yedekçioğlu'nun
"Kayseri Ağzı Deyimler Sözlüğü..." İşte dilimize pelesenk olmuş iki deyim ve onların
"çıkış" öyküleri...
     Â
"Hakkında hayırlısı böyleymiş!.." (Değer verilmeyen birinin başına gelen felaketi hafife almak istendiğinde - alaylı bir edayla - söylenir.)
     Â
Öyküsü: Lazoğlu Ali Ağa,
Vasil ve
Hayık'ı da yanına alarak Ürgüp'te kilise soymaya gider. Kilise damından içeri sarkıtılan
Vasil, aşağıda kıymetli ne varsa yukarı çektirir. Ve sıra kendisine gelir. Yukarı çekilirken yarı yerde
Ali AÄŸa'ya seslenir:
      - Ali Ağa, şamdanın biri benim haaa!..
      Buna canı sıkılan
Ali Ağa, belinden çıkardığı kamayla ipi keser,
Vasil öbür dünyayı boylar... Kimse ağızını açmaya cesaret edip de
Ali Ağa'ya bir şey diyemez. Epey bir yol alındıktan sonra
Hayık'ın ağzını açacağı tutar:
      - Ali Ağa, Vasil de iyi oğlandı!
     Â
Ali Ağa öfkeyle Hayık'a dönüp azarlar:
     Â
- Sesi kes ulan, hakkında hayırlısı böyleymiş!..       ***
      "Görmeyeli şeker olmuşsun!" (Art düşünceyi ya da saklanan duyguları bir bahaneyle dışa vurmayı anlatmak için kullanılır...)
     Â
Öyküsü şöyle: Adam, gurbet dönüşü kendisini kapıda karşılayan baldızına
"Şekerim!" diye sarılıp öper... Baldızı:
      - Enişte ben Şeker ablam değilim, derse de adam işi pişkinliğe vurur:
     Â
- Ben görmeyeli hepiniz şeker olmuşsunuz!..       ***
      "Kayserilinin topalı Bağdat'ta gezer!" (Kayserilinin
"işadamı" özelliklerine dikkat çekmek için kullanılır.)
     Â
Öyküsü: Ulaşım olanaklarının kısıtlı olduğu zamanlarda sağlam kişinin bile zor gideceği Bağdat'ta
"Kayserilinin topalını" bile görebilirmişsiniz!.. Deyim, para kazanmak için topalı Bağdat'a giderse, sağlamı nereye gitmez!? anlamında yaygınlık kazanmış...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr