Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Arkadaşımız Fahrettin Fidan, çarşafa gizlendi, Fazilet Partisi'nin kongresini kimseye bulaşmadan, çarşafa dolaşmadan dakika be dakika izledi:
       * Bismillahirrahmanirrahim. Euuzu billahi mineşşeytannirracim.
       * Cem'an 1200 kişiden oluşan cemaatin (delegenin) huşu içinde salondaki yerlerini almaları, kongre başlayıncaya kadar, "Bu kongrede kime oy verirsek cennetin anahtarı bizim olur?" rüyasına, hülyasına dalmaları.
       * Balgat'taki malum imamın uzaktan kumanda düğmesine basması, kongre imamının kim olacağını işaret etmesi, bu işaretin 1200 şehadet parmağının bir anda havaya kalkmasına yetmesi.
       * Konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Emanetçi İmam'ın daha çok alkış için kürsüye gelmeyi ağırdan alması, taze gelin kaprisi, nazı, kongrenin hayırlara vesile olması niyazı, bilahere açış konuşması babından 2 saatlik vaazı.
       * Çarşafçı'lara laf sokuşturması, bulaşması, vekaleten yapılan konuşma nedeniyle zaman zaman dilinin sürçmesi, sık sık çarşafa dolaşması.
       * Uhud'tan girmesi, Hudeybiye'de mola vermesi, Hendek'ten çıkması, tekdüze konuşmanın bilaistisna bütün cemaatin canını sıkması.
       * Öğle namazı için kongreye ara verilmesi, promosyon olarak dağıtılan seccadelerin yere serilmesi.. Cemaatin topluca namaz kılması, bir türlü bitmeyen namaz nedeniyle kongreyi izleyen gazetecilerin canının sıkılması.
       * Namazın nihayet sona ermesi, kürsüye gelen Çarşafçı İmam Abdullah Gül'ün, "Bize de mi lo, lo, lo... Bize de mi dini siyasete alet etmek?" diyerek karşı tarafı yermesi.
       * Devamla... Kongreye birkaç gün kala değiştirilen tüzüğü eleştirmesi, (t!)üzüğü sıkmadığı için tüzüğü değiştirten malum imamı es geçmesi.
       * Sandıkların hazır olması, oy kullanmanın başlaması, Çarşafçı'lara oy veren kimi delegeleri Oğuzhan Asiltürk ün demokraaatik bir şekilde fırçalaması, haşlaması.
       * Sandıklar açılmadan sonuçların ilanı yüzünden Abdullah Gül'le Oğuzhan Asiltürk'ün dalaşması, sonucun değişmemesi, kongreyi Gelenekçilerin kazanması, Çarşafçı'ların çarşafa dolaşması...
     ÂFahrüddin bin Fidan, Hicri 10 Safer 1421, Riyad, pardon Ankara.

Her gün annemin...

       Uçun kuşlar uçun anneme doğru
       Ellerinden öpün çatlamış kuru
       O herşeyden üstün gözümün nuru
       Bir gün değil her gün annemin olsun.
       ***
       Açın güller açın anneme bahar
       Nasıl için için yüreği ağlar
       Yağmur olsa inin çöllere yağar
       Bir gün değil her gün annemin olsun.
       ***
       Esin yeller esin anneme türkü
       Sesim aynı sesim, bebeğim dünkü
       Yaşasın isterim annemdir çünkü
       Bir gün değil hergün annemin olsun.
       (Bedri Appak)


Yedi ulusal suç

       1- Düşünmüyorum,
       2- Bilmiyorum,
       3- Dert etmiyorum,
       4- Çok meşgulüm,
       5- Okuyup öğrenecek zamanım yok,
       6- İlgilenmiyorum,
       7- Tek başına keyfim iyi...
     ÂWilliam H. Boetcker

Almanya ve Alanya

       Hem Almanya ve hem de Türkiye'yi dikkatle takip eden Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin direktörü Faruk Şen'in ilginç gözlemi:
       - Almanya'da şu an 2500 civarında cami yaptırma derneği, 40'ı minareli olmak üzere 300 dolayında cami var. Buna karşılık... Emekli olduktan sonra Alanya'ya yerleşmiş yüzlerce yaşlı Alman, ısrarlı taleplerine karşın yıllardır ibadet edebilecekleri bir kilise inşa ettiremiyor...
     Â

Deyimlerin doÄŸumu

       Günlük konuşmada sıkça kullandığımız "deyim"ler nereden ve nasıl çıkmış?.. sorusuna yanıt olabilecek ilginç ipuçları içeriyor Kazım Yedekçioğlu'nun "Kayseri Ağzı Deyimler Sözlüğü..." İşte dilimize pelesenk olmuş iki deyim ve onların "çıkış" öyküleri...
     Â"Hakkında hayırlısı böyleymiÅŸ!.." (DeÄŸer verilmeyen birinin başına gelen felaketi hafife almak istendiÄŸinde - alaylı bir edayla - söylenir.)
     ÂÖyküsü: LazoÄŸlu Ali AÄŸa, Vasil ve Hayık'ı da yanına alarak Ãœrgüp'te kilise soymaya gider. Kilise damından içeri sarkıtılan Vasil, aÅŸağıda kıymetli ne varsa yukarı çektirir. Ve sıra kendisine gelir. Yukarı çekilirken yarı yerde Ali AÄŸa'ya seslenir:
       - Ali Ağa, şamdanın biri benim haaa!..
       Buna canı sıkılan Ali Ağa, belinden çıkardığı kamayla ipi keser, Vasil öbür dünyayı boylar... Kimse ağızını açmaya cesaret edip de Ali Ağa'ya bir şey diyemez. Epey bir yol alındıktan sonra Hayık'ın ağzını açacağı tutar:
       - Ali Ağa, Vasil de iyi oğlandı!
     ÂAli AÄŸa öfkeyle Hayık'a dönüp azarlar:
     Â- Sesi kes ulan, hakkında hayırlısı böyleymiÅŸ!..
       ***
       "Görmeyeli şeker olmuşsun!" (Art düşünceyi ya da saklanan duyguları bir bahaneyle dışa vurmayı anlatmak için kullanılır...)
     ÂÖyküsü şöyle: Adam, gurbet dönüşü kendisini kapıda karşılayan baldızına "Åžekerim!" diye sarılıp öper... Baldızı:
       - Enişte ben Şeker ablam değilim, derse de adam işi pişkinliğe vurur:
     Â- Ben görmeyeli hepiniz ÅŸeker olmuÅŸsunuz!..
       ***
       "Kayserilinin topalı Bağdat'ta gezer!" (Kayserilinin "işadamı" özelliklerine dikkat çekmek için kullanılır.)
     ÂÖyküsü: Ulaşım olanaklarının kısıtlı olduÄŸu zamanlarda saÄŸlam kiÅŸinin bile zor gideceÄŸi BaÄŸdat'ta "Kayserilinin topalını" bile görebilirmiÅŸsiniz!.. Deyim, para kazanmak için topalı BaÄŸdat'a giderse, saÄŸlamı nereye gitmez!? anlamında yaygınlık kazanmış...




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr