Eski hikâyeler

Sezerli Ataullah Efendi’nin konağına yeni kapılanmış uşaklarından biri, nasılsa meydanda bırakılan bir kese altını çalıp kaçar.
Efendi hatırı sayılır cimrilerden! Hem ağlar, hem de:
- Dilerim herif, Allah’tan bulasın... Başka bir şeycik demem, diye beddua edermiş. Tanıdıklarından biri bir gün dayanamamış:
- Aaa, benim canım efendim... demiş, o, Allah’ından bulacağını buldu. Tam bir kese dolusu altın... Başka daha ne bulacak ki!..
***
Vaktiyle Haymana kazasında kaymakamlıkta bulunan beye, İstanbul’daki doslarından biri şöyle bir mektup yazıp hatırını sormuş:
- Kasabanızda bir hayvan hastalığı çıktığını duydum. Sıhhatinizi pek merak ediyorum. Afiyet haberinizi bildirin!
***
Eski Maarif nazırlarından Münif Paşa merhum, kelimelerin asıllarını ve nereden geldiğini araştırmayı severdi. Bir gün Hoca Hayret Efendiye: "Martaval" kelimesinin aslını arıyordu. Buldum. Maritavil (uzun yılan) imiş" der. Hayret Efendi gülümser:
- Efendim, der. Bana kalırsa, bu da bir nevi martaval!..

Gül sunan elde gül kokusu kalır.
Çin Atasözü
Avrupa Parlamentosu’ndaki Alman milletvekillerinden Ozan Ceyhun gönderdiği notta gelecek hafta burada "Güney Kafkasya Raporu" nun (diğer adı Per Gahrton raporu) görüşüleceğini anımsatıyor. Raporda "1915’te gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı nedeniyle Türkiye’nin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmekte" şeklinde bir cümle var. Arada Atatürk’ün soykırımı kabul ettiği yolunda yalanlar da mevcut. Fransa’dan yayın yapan "www.tetedeturc.com" adlı site parlamentoya yönelik bir kampanya başlatmış. Ama yeterli değil. Türkiye’de ise kimsenin umurunda değil bu tatsız gelişme. Biraz kıpırdanalım. 1915’te olanları bugünün nesli üzerine yıkma çabalarına karşı bu olayları aydınlatma işini tarihçilere bırakmak gerektiğini dünyaya anlatalım...
Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?

Ne zahmetliydi eski bayramlar...
Ceptel mesajı icad edilmediği için insanlar ha babam birbirini ziyaret eder dururdu...

Arife günü Ankara’dan karayoluyla tatile çıkan 835 vatandaşımız tekbir getirilerek, kurbanlar kesilerek ve de arkalarından su dökülerek uğurlandı. Bu vatandaşlarımızdan 422’si gidecekleri yere kazasız belasız varınca yine tekbir getirilerek ve kurban kesilerek karşılandı. Kazaya kurban giden 22 kişinin cenazeleri düzenlenen dini törenin ardından memleketlerine uğurlandı.
• İstanbul Fenerbahçe’de, sarı - lacivert renklere boyadığı kurbanını kesmek isteyen Gökhan Saray adlı yurttaş yaklaşık 50 kişinin saldırısına uğradı. Yere yatırılarak Fenerbahçe Marşı eşliğinde boğazı kesilmek istenen Gökhan Saray, çevreden yetişen kasaplar sayesinde ölümden son anda kurtuldu. Aynı saatlerde Florya’da meydana gelen benzer bir olayda ise sarı - kırmızıya boyadığı koyunu 50 yerinden şişleyerek öldüren Fatih Bahçe adlı bir kişi kendilerini hayvansever olarak nitelendiren sarı - kırmızı kaşkollu bir grup tarafından aynı şişle şişlendi. Ağır yaralı olarak Şişli Özel Hayat Hastanesi’ne kaldırılan Fatih Bahçe, derhal ameliyata alındı.
• Fatih Çarşamba’da kurban derisi yüzünden kavga çıktı. İskenderpaşa Camii’nin yeni yapılmakta olan külliyesi için kurban derisi toplayan gerici dericilerle THK’ya bağlı ilerici dericiler arasında yaklaşık yarım saat süren kavga, THK uçaklarının alçaktan taciz uçuşları yaparak gerici dericileri püskürtmesi üzerine ilerici dericilerin zaferiyle sonuçlandı. İstanbul Müftüsü Zühtü Dürtü, müftülüğe bağlı bazı memurların çatışma sırasında külliyecilerin safında yer aldığı iddialarının, "külliyen yalan" olduğunu söyledi.
• Kurban Bayramı’nın ilk günü kurban kesmeye kalkan Yozgatlı 78 acemi kasap kurban yerine kendilerini kesince soluğu Devlet Hastanesi’nde aldı. Yozgat Valisi Gaffur Yulaf, "Biz bu canavarları tedavi etmeyiz" diyen hayvansever iki doktoru anında görevlerinden aldı.

Sandalın bir gücü vardır
bir kişi fazlaysa olmaz
Toplumun bir gücü vardır
bir kişi eksikse olmaz