Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Almanya'da bir okurumuz internette dolaşırken, Goettingen Üniversitesi'nin web sayfasında "Discover The Turkish Armed Forces" başlıklı bir bölüm görmüş... Açıp okuyunca hayretler içinde kalmış:
       - Bu başlık altında tamamen Türkiye'ye, Türk Ordusu'na, Atatürk'e hakaret ediliyor. Türk Ordusu katledici olarak gösteriliyor...
       diyor gönderdiği e - mail notunda...
       Konuyu Türk Tanıtma Fonu "Turkish Forum"un ilgisine sunuyoruz...
       Nedir "Turkish Forum" diye sorarsanız...
       Adresi:
       "http://www.TurkishForum.com" olup Amerika'da kurulu gönüllü bir örgüt. Türkiye aleyhindeki propagandaya karşı dünyanın her yanında dinamik bir savaş veriyor... Diyebiliriz ki neredeyse Dışişleri Bakanlığı kadar etkin çalışıyor. Ancak maddi durumu biraz sıkıntılı. Okurlarımız Türkiye aleyhtarı her türlü dış propagandayı bu örgüte bildirebilir... Bu arada imkanları olursa gönüllerinden kopan miktarda bağışta bulunabilirler... Bağış için adres:
       İstanbul Ziraat Bankası Taksim Şubesi- Dolar hesabı
       Hesap No: 30103-3593-6... Hesap sahibi : İTÜ Mezunları Derneği
       (Not: İTÜ Mezunları Derneği bu kuruluşla birlikte çalışıyor...)

       ***
       Sol Güçbirliği Kurultayı... 31 Ocak Pazar günü saat 10:00'da Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde yapılıyor... Sol güçbirliği seçimlerde takınacağı tavrı görüşecek... Yeni bir sol partinin ilk adımları atılabilir...
       ***
       Arnavutköy Semt Girişimi pazar günü saat 12.00'de Arnavutköy İskelesi önünde "panayır" düzenliyor. İstanbul halkı istemediği halde İstanbul'a "Üçüncü köprü"yü dayatanlar eğlencelerle protesto edilecek. Herkes davetli...
       ***

       Televizyon haberlerindeki görüntüler tek kelimeyle dehşet verici... Şişli'de Alman vatandaşlarının kaldığı huzurevinde yangın çıkmış... Yaşlı insanlar can havliyle binanın merdivenlerinden inerek canlarını kurtarmaya çalışıyorlar... İtfaiye erleriyle huzurevi personeli ölümü göze almış, cansiperane görev yapıyorlar... Tam bu görüntüleri izlerken spiker çok önemli (!) bir haberi veriyor.
       - İtfaiye erleriyle huzurevi personeli olayı görüntülemek isteyen kameramanların çekim yapmalarını engelledi!
       Ekrana daha dikkatli bakmaya başlıyoruz. Manzara aynen şöyle... Kameraman arkadaşlarımız, merdivenlerin başında adeta etten bir duvar oluşturmuş; kucaklarında, sırtlarında yaşlı Almanları ateşlerin arasından çıkarmaya çalışan görevlileri engelliyorlar. Ne "Kenara çekilin!" lafından anlayan var ne de başka bir uyarıdan... Habercilik yapıyorlar ya!
       Meslek örgütlerimiz her yıl çeşitli dallarda "Başarı Ödülleri" dağıtır meslektaşlarımıza... Hani diyoruz, bu yıldan itibaren bir de "Yılın Utanç Ödülleri" dağıtılmaya başlansa... Ve ilk ödüller yukarıda sözünü ettiğimiz meslektaşlarımıza (!) verilse...

       ***
       İşkencecilerin sokakta gezdiği bir ülkede tinerci çocuklardan neden korkuyorsunuz ki?...
       ***

       Çelik Gülersoy dostumuz dün, çok sevdiği İstanbul'u terkedip İznik'e yerleşmenin arefesinde nezih bir öğle yemeği sofrasında ağırladı bizi... Osmanlı'dan bugüne (bugünden de belirsiz yarınlara!) uzanan süreçler üzerine doyumsuz sohbetten önce TURİNG kütüphanesini gezdirdi...
       Özenle hazırlanmış raflarda Avrupa ve Dünya tarihi üzerine, çoğu 19'uncu yüzyılda kaleme alınmış 30 bin adet kaynak kitap.. Büyük bölümü, Kurum'un ilk genel müdürü Reşit Saffet Atabinen tarafından toplanmış... Bir müthiş koleksiyon.. Çoğu Avrupa üniversitesinin bu nitelikte bir "tarih" koleksiyonuna sahip olmadığını anımsattıktan sonra dedi ki Çelik Bey:
       - Kütüphane daha önce Şişli'deki binamızdaydı. Her vesileyle duyurusunu yaptık, hala da yapıyoruz. Beni en çok üzen, böylesi bir arşivden yararlanmak arzusuyla son 30 yılda sadece iki kişinin başvurmuş olması...
       Kitapları müzayede ile satmasını önerdik. Belki o şekilde daha çok yararlanan olabilirdi. Dudak büktü Çelik Bey... Satın alanların bu kitapları daha çok kütüphane süsü olarak değerlendireceği (!) düşüncesindeydi...

       Sabah gazetesinin İstanbul ekinde bir haber:
       "Park Otel çöplük oldu"
       Haberin devamı:
       "Sözen'in davul zurnayla yıktırdığı Park Otel şimdi pislik yuvası... Park Otel sorunu Sözen sayesinde kangrenleşti. İstanbul'un göbeğinde bir çirkinlik abidesine dönüştü. Yıkıntılar şimdi tinercilere, şarapçılara, hırsız uğursuzlara yataklık yapıyor...."
       Sabah gazetesinin İstanbul ekini hazırlayan kadroyu izliyoruz. Çabalarını takdir ediyoruz. Ancak Park Otel'i normal boyutlara indirdiği için Sözen'in eleştirilmesi değil alkışlanması gerekir diye düşünüyoruz.
       Dün Çelik Gülersoy'la sohbet ederken konu Park Otel'e ve Sabah gazetesinin meseleyi ele alışına geldi.
       Bakınız Sayın Gülersoy bu konuda ne dedi:
       - Bir Batı ülkesinde o binayı o halde tutamazsın. 56 - 57 yıllarında Avusturya, İsviçre ve Almanya mevzuatında "şehir" kimliğinin nasıl muhafaza edildiği üzerine bir etüd yapmıştım. Açık seçik hükümler vardır bu ülkelerin mevzuatında... Der ki; "Evet, bina senin olabilir. Ama sen onun içinde oturuyorsun. Şehir ise dışardan bakıyor binaya..." Ve ne der biliyor musunuz: "Bu binayı dışardan `seyredenlerin' hakkı, mülkiyet hakkının üstündedir! Sen şehir dekoru içinde bir pislik teşhir edemezsin!.." Ve sahibine belli bir süre verirler; "Şu kadar zaman içinde ya yap, ya da biz gereğini yaparız" diye... Ama bizde bunların hiç biri olmadığı için o bina orada öyle tutulabiliyor...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr