Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Başkanlığını DSP'li Gönül Saray Alphan'ın yaptığı, beş milletvekilinden oluşan Türkiye - Libya Parlamentolararası Dostluk Grubu, Libya seyahatini birkaç skandalla tamamladı, yurda döndü. Kimi münafıkların, "Yahu Libya'da doğru düzgün bir parlamento mu var ki, bu ülkeyle aramızda Parlamentolararası Dostluk Grubu olsun..." şeklindeki tezviratına kulak asmıyor, TBMM'deki bir bürokrata sayıları 30'a yaklaşan bu dostluk gruplarının faydalarını soruyoruz:
       - Bir - iki istisnası dışında bol bol turistik seyahat yaparlar. Karşı ülkenin parlamenterleriyle anlaşırlar, birbirlerini ülkelerine davet ederler, genellikle yer - içer, gezer - tozarlar.
     Â- Para kimden çıkar?
       - Tabii ki vatandaşın cebinden... Bir dostluk grubu davet üzerine giderse otel ve yemek masraflarını davet eden ülkenin Meclis'i karşılar, yol parasını ise bizim meclis... Peşinden bizimkiler onları davet eder, karşı gurubun otel ve yemek masrafları bizim Meclis tarafından karşılanır. Al gülüm ver gülüm.
     Â- Son Libya gezisinin masrafları ne oldu?
       - Libya seyahatine katılan beş parlamenterimizin yol paraları TBMM tarafından karşılandı. Ayrıca da her milletvekiline günlük 200'er dolar harcırah verildi.
     Â- Bu her ülkede böyle mi?
       - Hayır. Örneğin ABD'de her milletvekilinin görevi süresince hangi ülkeye hangi amaçla gittiği ve ne kadar harcırah aldığı Kongre'nin internet sitesinde ilan edilir. Seçmen cebinden giden paranın nerelere harcandığını bilir.
       Yeri gelmişken Meclis Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut'tan rica etsek... Dostluk gruplarının gezileri ve karşı dostluk gruplarının ağırlanması için geçen yıl ve bu yılın ilk 6 ayında acaba TBMM bütçesinden kaç para çıktı? Bilgi verirler mi?

Acıların rantı

       Depremle en yakından ilgilenen Bakan'ın Yaşar Okuyan olduğu doğru. Kimine göre eski ve yeni belediyeyi elinde tutan akrabalarını kurtarmak için Yalova ile bu kadar ilgili. Kimine göre bakanlığının imkanlarını da kullanarak seçim yatırımı yapıyor. Geçelim... Diyelim ki ilgisi samimidir. Ancak... Sayın Okuyan'ın "hükümet üyesi" sıfatıyla Gölcük, Kocaeli ve Sakarya ile de aynı ölçüde ilgilenmesi gerekmez mi?.. Ayrıca Yalova'da 3 cadde ile bir parka adının verilmesi (ikinci parka adının verilmesi son anda durduruldu) ne oluyor? Hayattaki insanların adının oraya buraya verilmesindeki alaturkalık bir yana... Bir insan üzerine düşen görevi yaptı diye anıtlaştırılır mı? Meslektaşımız Zeynep Atikkan'ın TV ekranında Yaşar Bey'in gözlerine baka baka söylediği gibi:
       "Depremin acısını siyasi ranta dönüştürmek" yakışık alıyor mu?

KHK...

       Hükümetin çok acil ve elzem diye Çankaya'ya dayattığı KHK'ye kimi ANAP milletvekilleri de karşı çıkıyor. Ertuğrul Yalçınbayır ve Eyüp Aşık'tan sonra ANAP İstanbul milletvekili Emre Kocaoğlu da itirazını seslendirdi. Sayın Kocaoğlu bize gönderdiği mektupta diyor ki:
       "...17 Ağustos tarihli Milliyet'teki köşenizde KESK Başkanı Sayın Siyami Erdem'in memur KHK'sına karşı çıkışındaki görüşlerine ben de katılıyorum. Eğer devlete sızmış mürteci, bölücü, terörist falan varsa, devletin elindeki yasalar bunları ayıklamaya ve cezalandırmaya şüphesiz ki yeterlidir. Devlet bu enstrümanları kullanamıyorsa, demek ki elde yeterli delil yok, sadece zan vardır. O takdirde de zanlı kişi ya suçlu değildir veya suçlu olduğu halde devlet doğru dürüst delil toplayıp değerlendirmekte zaafa düşmektedirler.
       Bu durumda da revize edilmesi gereken cezalandırma mevzuatı değil, devletin delil toplama ve değerlendirme mekanizmalarıdır.
       Yani emniyettir, yargıdır, idaredir.
       Bunu yapmadan, zaafın asıl sebebi olan bu mekanizmalara, bir de iki müfettiş raporuyla memur cezalandırılması gücü verilirse, dertli başımıza kimbilir ne dertler açmış oluruz..."

Direklerararası...

     ÂErgun Hiçyılmaz, Takvim'deki köşesinde anlatıyor.. Taksim Meydanı'nda tramvay ve elektrik direkleri dışındaki direkleri saymış.. Tam 64 direk varmış. Kiminde anlamsız bayraklar sallanıyor, kimilerinin arasına afiÅŸ gerilmiÅŸ. Ä°laveten bir UzakdoÄŸu lokantasının reklamı. Atatürk anıtının karşısındaki binalar yıllardır naylonla kaplı. Meydanın bir yanı polis otosu garajı halinde. DiÄŸer yanlarına büfeler serpiÅŸtirilmiÅŸ. Burası Ä°stanbul'un tam göbeÄŸi... Ve vitrini... Sayın BaÅŸkan Gürtuna.. Vitrin böyle mi olmalı?

Aslanlar

       Erkek kardeşi adam öldürmek suçundan hapiste yatan bir sahne sanatçısına kardeşi soruluyor:
       - Aslanlar gibi yatar çıkar, diyor...
       Bir başka sanatçıya sahtecilikten içerde bulunan kocasının durumu soruluyor:
       - Aslanlar gibi yatar çıkar...
       Aslanlar da çok değişti... Eskiden cephede dövüşür... Ya da spor alanlarında mücadele ederlerdi. Şimdi çoğunlukla kafeste gün sayıyorlar.


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr