İMF Başkanı Köhler, Bülent Bey'e telefon açıp soruyor:
- Derviş'in programını destekliyor musunuz?
Eğer bu program Türk Hükümeti'nin programı olsa İMF Başkanı:
- Destekliyor musunuz?
diye sorar mı... Mahçup olmasa şunu da soracak:
- Acaba MHP'li bakanlar da destekliyor mu?
Malum MHP'li bakanlara ne Başbakan Ecevit ne Bahçeli söz geçirebiliyor. Onlar ayrı birer federasyon!
İMF Başkanı'nın aklından başka sorular da geçiyor olmalı. Mesela:
- Ne zamana kadar destekliyorsunuz programı? Paralar gelene kadar mı? Paralar geldikten sonra Derviş'e tekmeyi vurup dolarları adamlarınız arasında paylaştırmayın sakın!
Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nin "Programı destekliyoruz" diye açıklama yapması da ayrı komedi. Müstemleke muamelesi.
İktidardaki sağ ve sol milliyetçiler Avrupa'dan insan hakları uyarısı geldi mi "İçişlerimize karışıyorlaaaar" diye ortalığı ayağa kaldırır. ABD ve İMF'nin idareyi ellerinden alıp ekonomiyi yönetmesi ise hiç garip gelmiyor onlara...
Kendi hazırladığı "Hükümet Programı"nı uygulamamış ve içindeki tek bir vaadi yerine getirmemiş olan Hükümet, Derviş'in programını destekler mi? Para gelecek diye kerhen destekler? Sonra bildiğini okur. Türkiye'yi kurtarsın diye getirilen Kemal Derviş ülkeyi bu Hükümet'ten kurtarırsa en büyük sevabı işler.
Pazar günü çocuğunu Moda sahil şeridinde dolaşmaya götüren bir okurumuz manzarayı hoş bulmamış:
- Gençler artık milletin ortasında altalta üstüste sevişmeye başladılar, diyor e mail notunda, üstelik bir odada yalnızmışcasına rahatlar. Millet yanlarından gelip geçiyor oralı değiller..
Nasrettin Hoca da böyle açıkta halvet olan gençlere rastlamış zamanında. Gürlemiş:
- Yahu ne bu densizlik?
- Densizlik değil Hoca, demiş gençler, yersizlik yersizlik...
Yeni program için işçiden, memurdan, köylüden fedakarlık istenirken, bu isteğe İstanbul film festivalinde gösterilen Bertolucci'nin "1900" adlı filminde bir yanıt var...
Toprak sahibi işçilerini etrafına toplamış ve fırtına yüzünden hasatın ancak yarısını yapabildiklerini, bu yüzden maaşlarının da ancak yarısını verebileceğini ve herkesin buna razı olması gerektiğini söylemektedir. O sırada işçilerden birisi şöyle der:
"Hasat iki katına çıktığı zamanlarda hiç çift maaş almadık ama"
F tipi cezaevlerini protesto için ölüm orucuna yatan gençler birer birer ölüyor. Ankara "Bırakınız ölsünler" rahatlığı içinde. O kadar ki, bu ölümlerin kendi başlarına ördüğü çorabın da farkında değiller... İlkel düşünce "kendisi gibi düşünmeyen" insanların ölümünü mübah görür. Ne var ki Dünya ilkel düşüncenin çok önüne geçti. Sen kendi insanını böcek gibi görsen de... Uygar dünya insanı, insan olarak görüyor... Sana bunu bir biçimde hatırlatıyor. Cezasını ödetiyor.
Telefonda Avrupa Parlamentosu Almanya milletvekili Ozan Ceyhun:
- Avrupa Parlamentosu çevrelerinde şu anda ne Derviş konuşuluyor ne Türkiye'deki ekonomik kriz. Daha fazla F Tipi protestolarında ölenler konuşuluyor. Önümüzdeki hafta Avrupa Parlamentosu'nun tatili bitince gündeme gelecek ilk konu da budur... Türkiye çok sıkışacak...
- Hangi yönlerden?
- Her yönden... Kemal Derviş dış kredi turuna çıkmaya hazırlanırken dünyanın gündeminde ölüm oruçlarının büyümesi kuşkusuz Türkiye'ye çok zarar verecek...
Ozan Ceyhun ölüm oruçlarının bitirilmesi için öneri getiriyor:
- Avrupa Parlamentosundan 7 kişilik bir heyet 6 Haziran'da Türkiye'ye gelecek. Ben de bu heyetteyim. Eğer istenirse gezimizi erkene alır, bir çeşit arabuluculuk da yaparız...
F tipi mahkumları hayata döndürmek için 30 kişinin öldürülmesi peşinden de 12 kişinin grevler sonucu hayattan ayrılması Adalet Bakanı Türk'ün Batı'ya zor anlatacağı bir durum. Sanırız bu dalga önce onu koltuğundan edecek.
Laforizma
Derviş:"Kabinede garip duruyorum" demiş.
Merak etmesin ayaktayken ondan daha "garip" duran biri var.
Cihan Demirci