Çocuk eğitiminin inceliklerini
"çocuk dünyası"nın derinlikleriyle birlikte değerlendiren birbirinden güzel kitaplar yayımlıyor Beyaz Yayınları... Onlardan biri...
     Â
John Holt'un kaleminden
"Çocukluktan Kaçış..."
      - Çocuklar büyüklerin tutumları nedeniyle en güzel dönem olan çocukluğu "kaçılacak"
bir süreç olarak görürler, diyor
Holt...
     ÂEbeveynler için
"başyapıt" niteliğindeki kitaptan bir küçük alıntıyı dikkatlere sunalım:
      (..) Onlara nazik davranmaya çalışarak işe başlayabiliriz. Bu, güçlü ve kaba olanlara
`hizmetkar', zayıf olanlara
`hükmedici' bir şekilde davranılması gerektiğini zannedenler veya çocuklara yalnızca bir sevgi nesnesi ya da en sevdikleri köpekleri ya da kedileriymiş gibi davrananlar için çok zor olacaktır. Nazik olabilmek için herşeyden önce karşımızdaki insana değer vermeli ve onun benliğine saygı duymalıyız. Ona belirli bir resmiyetle yaklaşmalı ve ona nasıl davranmamız gerektiğini öğrenene kadar bunu korumalıyız. Onun salt fiziksel değil duygusal yaşamına da o bize ne derece bu yaşamı kabul edeceğini gösterene kadar saygı göstermeliyiz...
      (..)
Paul Goodman, gençlerle yaptığı birçok sohbette gerçekten değişik ve daha iyi bir dünya için çalışmanın en iyi yolunun, günlük yaşamlarında olabildiğince sanki böyle bir dünya varmış gibi davranmak olduğunu söylerdi. Onlara
`Eğer dünya aşağı yukarı yaşamak istediğiniz yer gibi olsaydı ne yapardınız, nasıl yaşardınız, diğer insanlara nasıl davranırdınız?..' gibi sorular sorardı. Demek istediği:
`Şimdiden öyle yaşayın ve öyle davranın. Eğer sizi engelleyen bir şey varsa bunu aşmaya çalışın...'
      Ne kadar genç ve küçük olurlarsa olsunlar, onları nerede bulursak bulalım, bütün çocuklara yaratmak istediğimiz toplumda olacağı gibi davranabiliriz..."
Teslim
      Hararetli bir tartışmanın ardından erkek teslim olmaya karar verir:
     Â
- Özür dilerim hayatım, der, düşündüm ki bu konuda tamamiyle sen haklıydın.
      Kadın bağırır:
     Â
- Artık çok geç! Çünkü az önce fikrimi değiştirdim...Bu kadarına pes...
      Haber
Daily Express gazetesinden... Suriye'nin başkenti Şam'daki bir pazar yerinde icrayı sanat eyleyen yankesici çevredekilerce suçüstü yakalanıyor... Birkaç dakika içinde olay yerine gelen polis memuru, kelepçenin bir ucunu yankesicinin bileğine, ötekini kendi bileğine takıyor; karakol yönüne giden bir belediye otobüsüne atlıyorlar... Karakola birkaç durak kala, yankesicinin yanında oturan iki yolcu bir
"hafifleme" hissiyle cepleri kontrol ettiğinde bir de ne görsünler... Cüzdanlar yerinde değil!.. Feryat figan arasında.. Yankesiciyi karakola götürmekte olan polis memuru olaya müdahale ediyor.. Ve kayıp cüzdanlar memurun koluna kelepçeli vaziyette oturan yankesicinin yan cebinden çıkıyor...
Şeffaf Çankaya
      TBMM Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı
Nazif Okumuş, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'e şeffaflık çağrısı yapıyor.
Demirel döneminde cumhurbaşkanlığı harcamalarının ancak yıl sonunda kesin hesap şeklinde komisyonlarına ulaştığını hatırlatan
Nazif Okumuş, artık hesapların her an incelenmesine olanak verilmesini istiyor. Alınan hediyelerin de bildirilmesini talep ediyor.
      Bunlar yerinde istekler. Okurumuz
Müjdat Güler bir adım ileri gidiyor:
     Â
- Cumhurbaşkanlığı hesapları internet ortamına taşınmalı, vatandaşlar harcamaları internet sitesinden izleyebilmelidir.       Cumhurbaşkanlığı bu şekilde bir
"ilk"i gerçekleştirecek, siyasi partileri de aynı yola zorlayabilecektir.
      Siyasi partilerin şeffaflaşması Çankaya'nın şeffaflaşmasından daha önemlidir. Ne var ki, kimse bu konuyu ağzına almaz.
      ABD'de yaşayan okurumuz
Mustafa Kemal Öztürk'ün mektubunu yeri gelmişken buraya iliştirelim:
     Â
- Burada seçimlerde hangi siyasetçiye kimin ne kadar bağış yaptığı kuruşuna kadar ilan ediliyor. Alınan 25 dolarlık bağış bile hesaplarda görülüyor. Amerikan vatandaşı internet aracılığıyla Başkan'ı ve Kongre üyelerini denetleyebiliyor. Kongre üyelerinin hangi geziye gittikleri, bu geziler için ne kadar yolluk aldıkları belli internet adreslerinde izleniyor...      Bizde ne siyasi partilerin hesaplarını izleyebilirsiniz. Ne milletvekillerinin... Ne TBMM'nin... Böyle demokrasi olur mu?
      Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer inanıyoruz bu talebi yerine getirecek, Çankaya'nın hesaplarını şeffaflaştıracaktır. Peki ya siyasiler?
      Eğer vatandaş onları zorlamazsa, kendiliklerinden bu yolda harekete geçeceklerini hiç düşünmeyelim.
Aileden biri
      İngiltere'de au pair (yardımcı) olarak çalışan bir genç kız ayrılmaya karar vermiş. Aile sormuş:
      - Kızım sana hep aileden biri gibi davrandık, neden bırakıp gidiyorsun?..
     Â
- Aileden biri gibi davrandığınız için, demiş genç kız,
sıkıntıdan patladım...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr