İş Bankası Kültür Yayınları, “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” ı yeni bir düzenlemeyle yayınladı. Atatürk’ün okurken işaretlediği kelime ve cümlelerin bir bölümünü bu son kitapta bulabiliyorsunuz.
Atatürk, dünyanın en çok kitap okuyan liderlerinden biridir... Özel kütüphanesindeki kitapların sayısı 4 bin dolayındadır... Bugün Anıtkabir Müzesi Kitaplığı’nda 2.151 adet, Çankaya Köşkü Kitaplığı’nda 1.741 adet, İÜ Kütüphanesi’nde 102 adet kitabı bulunuyor.
Anıtkabir Derneği Atatürk’ün okuduğu kitapları derleyerek 24 ciltlik bir eser meydana getirmişti. Bu eserde de 3997 kitap yer alıyor.
Özel kütüphanesinde Atatürk tarafından altı çizilerek veya not düşülerek işaretlenmiş 304 kitap bulunmaktadır. Bu kitaplardan 192’si Fransızca, 91’i Türkçe, 9’u İngilizce ve 12’si Almancadır.
Atatürk’ün kitapları genellikle tarih, hukuk, dil, din, askerlik, sosyoloji vb. üzerinedir. Edebiyat azdır. Örneğin genç bir kadın öğretmenin Anadolu’ya ışık götürme çabalarını anlatan Çalıkuşu romanını cephede bile elinden bırakmamıştır.
Atatürk ilk İstanbul seyahatine çıkarken istediği kitapları kütüphanecisi Nuri Ulusu’ya yazdırmıştır. Kitaplar karton kutulara doldurulurken Atatürk durdurmuş, savaş zamanından kalma cephane sandıklarını getirterek kitapların bunlara doldurulmasını istemiş, gülerek:
- Şimdi kültür savaşı başlıyor cephanemiz artık kitaplar, demiştir... Cumhuriyet’in temelinde o kitaplardan süzülen bilgiler de vardır...
OTOPARK
Çok sayıda okulun duvarları ve spor salonları kiralama ihalesine çıkarılmış. Okulların bahçeleri de otopark yapılmak üzere aynı şekilde kiralanıyor.
Okul bahçeleri yalnız o okul çocuklarının değil... Ders dışında kalan zamanlarda dışardan gelen çocukların da spor yaptığı alanlardır. Çocuk ve gençlerin spor yapabildiği son alanlardır. Kulüpler zaten boş alanları kapatmış, kendi üyelerinin kullanımına vermiştir.
Gençlerin spor yapacağı alan kalmamıştır.
Voleybol maçı izlemeye Paris’e giden CHP’liler yurt içiyle de ilgileniyor mu?
Spor konularında ses verdiklerini hiç duymuyoruz...
BAHANE
Balıkesir’de Eylem Sevilen adlı 18 yaşındaki kız evinde ölü bulunuyor. Kuşku üzerine kızın babası aranıyor. 44 yaşındaki baba Murat Sevilen bir süre sonra karakola teslim oluyor. İfadesine göre kızı Eylem bir arkadaşının yaş gününe gitmek istiyormuş bu arada bir de erkek arkadaşı varmış. Bunu öğrenen baba canavarlaşıyor ve kızını boğarak öldürüyor.
Eğer sağlıklı bir toplum isteniyorsa bu baba psikolojik testlerden geçirilmeli, hayat hikayesi ve yetiştiği ortamlar gözden geçirilmeli... Böyle bir baba hangi ortamın ürünüdür, öğrenilmeli...
İnsanlar doğuştan canavar değildir. Onları gördükleri eğitim ve yaşadıkları ortam canavarlaştırır. O ortamı düzeltmek gerekir. Yoksa bu tür olaylar tekrarlanır durur...
GALATASARAY
Galatasaray, umutlu beklentilerin aksine, İsviçre’nin Young Boys takımına yenilerek Şampiyonlar Ligi’nin kapısından geri döndü.
Rakip bizden çok daha iyi futbol oynadı.
Fark nerede derseniz...
Avrupalının bir futbol kültürü ve sistemi var. Bu sisteme göre oyuncu alıyor, eğitiyor, takıma monte ediyor. Veya alt yapıdan yetiştiriyor.
90 dakika o sistemi sabırla uyguluyorlar
Bizde çağdaş sisteme dayalı futbol yok. Kulüpler bol paralarla Avrupa’nın ünlü ama çaptan düşmüş oyuncularını alıyor, onların bireysel çabasıyla sonuç üretmeye çabalıyor. GS’ın değeri 211 milyon euro, Young Boys 64 milyon euro. Ama bizden kaliteli bir takım.
Açık ki, bizim oyuncular değerinin çok üstünde paralarla transfer edilmiş. Ya da rakamlar şişirilmiş.
Dün akşam sahada 9 milyon euroluk Jellert ve 18 milyon euroluk G. Sara vardı. Onlardan bu astronomik rakamları doğrulayacak bir futbol göremedik.
Şu transfer hesapları bir incelense...