Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Salkım Hanım’ın Taneleri adlı filmde, Sabit Paşa’nın gelini Nora’yla cinsel ilişki kurmasıyla ilgili olarak "Türk paşası böyle şey yapmaz" şeklinde protestolar yükselince, yazar Yılmaz Karakoyunlu: "O Türk değil Osmanlı paşasıydı" açıklamasını yapmıştı. "Atatürk de Osmanlı Paşasıydı", şeklindeki itirazlar üzerine Karakoyunlu, Sabit Paşa’nın kimliğini "Hamidiye Alayları’nda görev almıştı" şeklinde değiştirdi. Hamidiye Alayları Kürt kökenlilerden kurulduğu için bu defa da TBMM’deki Kürt kökenli milletvekilleri homurdanmaya başladılar. Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, geçen ay filmle ilgili bir soru önergesi verdi. Karakoyunlu, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun soru önergesine 15 Ocak’ta verdiği yanıtta bakınız aynen ne dedi:
"Salkım Hanım’ın Taneleri adlı filmdeki Sabit Paşa subay değil "paşa" lakaplı sivil bir kişidir. Kaldı ki Mardin’de bir konakta yaşayan ve atlara düşkünlüğü ile tanınan "paşa" lakaplı bu hayali roman karakterinin üzerindeki kıyafet de asker kıyafeti olmayıp sivil binici kıyafetidir."
Sabit Paşa’nın kimlik krizinde son durum bu... Paşa sivilleşti.

"Suçlunun beraat ettiği yerde yargıç hüküm giyer."
Anonim

Adam Yayınları Özdemir Asaf’ın kitaplarını yeniden bastı... "Yuvarlağın Köşeleri" adlı kitapta Özdemir Asaf’ın özdeyişleri yer alıyor. İşte onlardan biri:
Toplumun bir ucunda "Kim güçlüyse o haklıdır" düşüncesini güdenler vardır. Bir ucunda da "Kim haklıysa o güçlüdür" düşüncesini savunanlar...
Benim bildiğim bir de bunların ortasında sıkışmış kalmışlar vardır.

Şeytanla dans edersen şeytan değişmez; seni değiştirir...



Tayyip Erdoğan, 8 yıl önce vefat eden eski bakan Vural Arıkan’a bir konuşmasında "sarhoş" diye hakaret etmiş. Vural Bey’in yakınları tazminat davası açmış. Davalı avukatı Hayati Yazıcı, davacı avukatı Turgut Kazan’a cevap yazısı gönderiyor:
...Vural Savaş 03.08.1993 tarihinde vefat etmiştir... Konuşma Vural Savaş’ın başında bulunduğu bir panelde yapılmıştır... Vural Savaş dava açmamıştır...Yazıda "Vural Arıkan" dan bahis yok... Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hayati Yazıcı Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’a takılmış... "Arıkan" yerine "Savaş" deyip duruyor yazıda. Takıntı...

Bir tesadüf... Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümüne bir gün kala... Star gazetesinin manşetinde Susurluk davasından hüküm giyen Korkut Eken’in açıklamaları yer alıyor... Korkut Eken sözün bir yerinde:
- Abdullah Çatlı MİT’te elemanımızdı, diyor. Çok yürekli, verdiğiniz işi tek başına da olsa yapan biriydi...
Çatlı’nın bir yandan arandığı bir yandan MİT’te görev yaptığı yıllarda Uğur Mumcu onun izini sürüyor, 21 Eylül 1985 günkü Cumhuriyet’te şunları yazıyordu:
"... Ağca’yı hapisten kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı Bahçelievler’de öldürülen TİP’li 7 gencin katillerinden biridir. Ağca’ya sahte pasaport Çatlı ve arkadaşlarınca sağlanır. Papa suikastında kullanılan silahı, Avusturyalı silah kaçakçısı eski naziden satın alan Çatlı’dır..."
Devlet nerede? Gazeteci nerede?
Nitekim yargı ve devlet güçleri Uğur Mumcu cinayetini çözmekte çok isteksiz davranmıştır. İşte "TBMM Araştırma Komisyonu Raporu"ndan satırlar:
1) Cinayetin soruşturması sırasında Mumcu’nun evindeki çalışma odasında hiçbir inceleme yapılmamış... Bant kayıtları, özel notları, randevuları ile ilgili kayıtları, bilgisayar disketleri incelenmemiştir...
2) Uğur Mumcu’ya ait telefonlarla yapılan görüşmelerin kayıtları Telekom’dan istenmemiştir... Cinayetten 3 yıl sonra yapılan isteğe karşılık "Silindi!" yanıtı alınmıştır.
TBMM Komisyonu, soruşturmayı savsaklayan Başsavcı Nusret Demiral, Savcı Ülkü Coşkun ve bir dizi Emniyet görevlisi hakkında soruşturma talebinde bulunmuştur. Ne var ki bu talepler yerine getirilmemiştir.
DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un şu sözü ise tarihe geçmiştir:
"Bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer..."
Mumcu suikastı hâlâ karanlıktadır.

Yaşlı beyinlerin gençlere yol açmadığı bir ülkede genç insanlar yoldan çıkarak yol bulmaya çalışırlar!..