ANAP'lı bakanlar, bir hafta sonra yapılacak kongre öncesi Genel Başkanlarına istifa mektuplarını vermişler. Mesut Yılmaz nedenini şöyle açıklıyor:
- Her kongre öncesi, genel başkanı rahatlatmak için kabinedeki bakanlarımızın istifalarını vermeleri bizde bir teamüldür.
Böyle bir hokkabazlık neden teamül olur? Efendim bakanlar istifa verince milletvekilinde bakan olma umudu doğuyor. O milletvekili kendine bağlı delegelerle birlikte muhalif adaya değil Mesut Yılmaz'a oy veriyor. Genel Başkan böylece koltuğu kaybetme korkusundan kurtulup rahatlıyor!
"Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve, olgunlaşmadan çürür."
Anonim
Kitapsız Üniversite başlıklı yazımıza Kütüphaneciler Derneği Ankara Şubesi Başkanı Fuat Kartal not yollamış:
- Evet kütüphanelerimiz kitapsız... Çünkü bizde ne bilgi üretiliyor ne de tüketiliyor. Hal böyle olunca ne gerek var kitaba!
Hem siz hocalardan hiç "Üniversite kütüphanelerinde yeterli kaynak yok" diye bir şikayet aldınız mı?
Bugün 250'ye yakın halk kütüphanesi kapalı durumda, sizi bir Allah'ın kulu arayıp da şikayetçi oldu mu?
Kitaba gerek duymuyoruz... Çünkü biz, bireyi bilgili kılmak yerine sloganlarla biliçlendireceğimiz yanılgısını yaşıyoruz.
Yoksulluk sınırı, 676 milyon, benim maaşım son zamlarla 550 milyon. Demek ki ben yoksul bile değilim!
Yard. Doç. Server Acım
Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi
Bakanlar Kurulu TRT Genel Müdürü'nün atanmasına ilişkin kararı hala Cumhurbaşkanlığına gönderemedi. Sebebi.. Kimi bakanların Yücel Yener'in bu göreve atanmasına karşı çıkarak önlerine uzatılan kararı inzalamaması... Bu arada İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Profesör Veysel Batmaz dikkate değer bir öneride bulunuyor:
- Yasalarda TRT Genel Müdürlüğü için bir tayin süresi yok. 3 aday da devletin kaynaklarını halkın çıkarına ve tarasızlık içinde kullanacağı izlenimi vermediğinden... TRTïye Genel Müdür tayin edilmesin... Kurum vekille yönetilsin...
Zafer Gözet. 21 yaşındayken ailesiyle birlikte Norveç'e göç etmiş...Şimdi 35 yaşında ve Norveç Komünist Partisi'nin lideri...
Bir ülke ki... Sonradan kendi vatandaşlığına geçse de, başka bir ülkenin vatandaşlığını muhafaza eden bir kişiyi parti başkanı seçebiliyor.
Daha ilginci...Zafer Gözet ortaokul öğretmeniymiş.
Bir demokrasi ki...Öğretmeninin bile komünist olmasında hiçbir sakınca görmüyor. Gelecek kuşaklarını ona emanet ediyor.
Bizim ülke ki... Demokrasinin böylesini tahayyül bile edemiyor...
Birbiri üstüne binen zamlar halkın cebindeki parayı adeta hortumla çekiyor. Neden? Çünkü bankalar soyuldu... Halkın cebinden çekilen paralarla hortumlanan bankaların Hazine'de yarattığı açıklar kapatılıyor... Halkın anası ağlayadursun... Hortumcu patron ve müdürler (birkaçı hariç) villalarında para ve mutluluk içinde yüzüyor.
Acaba devlet hortumlanan paraları geri almak için yeterli çaba gösteriyor mu? BDDK ne yapıyor? Bankaları gereğince izliyor mu? Yoksa ayak sürüyerek bir biçimde hortumculara mı çalışıyor?
Şu anda bu konuları en net görüp bizi aydınlatacak kişi BDDK eski başkanı Zekeriya Temizel... Fakat Temizel hiç konuşmuyor. Bildiklerini halkın çıkarları yönünde seferber etmiyor. Halkın temiz toplum mücadelesinin kahramanlarından biri olarak gördüğü Zekeriya Bey, kamuoyunun oluşması için hiçbir çabada bulunmuyor. Sayın Temizel yakında siyasete atılacakmış. Tabii o zaman konuşacak... Ama bildiği doğruları zamanında dile getirmeyip oy umudu karşılığında ağzından çıkaran kişi yeterli sevgiyi bulabilir mi?
Eski Dışişleri ve Savunma Bakanı Hasan Esat Işık'ı 12 Eylül günlerinde yakından izleme şansına eriştik. Hasan Bey, 12 Eylül günlerinde oğlu rehin alınırcasına hapse konulduğu halde susmamıştı. Doğru bildiklerini hergün notlar halinde kağıda döker, tek tek zarflara koyar, inandığı yazarlara ve devlet adamlarına postalardı. Neden bu zahmete ve risklere girerdi Hasan Bey? Çünkü "dava adamı" idi... Hesap adamı değildi...
Dürüst vatandaş Zekeriya Temizel 'i "temiz toplum davası" nın önderlerinden biri gibi gördü. Destekledi, alkışladı... Hala o umutta. Temizel bu umutları boşa çıkartmamalı...