Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Büyük kentlerde milyonlarca vatandaş çevrelerindeki baz istasyonlarından rahatsızlık çekerken... Hükümet vatandaşı bıraktı, cep telefonu firmalarını kurtaracak yönde çözümler peşinde dolaşıyor.
       İstanbul İl Çevre Müdürlüğü iki ay süren çalışmanın ardından önceki gün "elektromanyetik kirlilikle mücadele" önlemlerini açıkladı. "Kamu binaları, okul, kreş, hastane, akaryakıt istasyonu, park gibi yapı ve alanlarda kurulu bulunan baz istasyonlarının kaldırılacağı", yerleşim alanlarındaki diğer istasyonların da 3 ay içinde Dünya Sağlık Örgütü standartlarına getirilmemesi halinde cezai işlem yapılacağı duyuruldu...
       Ve dün... Ulaştırma Bakanlığı'nın "baz istasyonları yönetmeliği" geldi. Resmi Gazete'de dün yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik, İstanbul İl Çevre Müdürlüğü yönergesinin tam tersine "sağlık ve eğitim kurumlarına ait alanlara kurum yetkilisi ve ilgili mülki amirden izin alınmak suretiyle" baz istasyonu kurulabileceğini hükme bağlıyor...
       Halen bu alanlara kurulu istasyonlar ne olacak, derseniz.. Yönetmeliğe göre: İki ay içinde yapılacak ölçümlerde bu istasyonların sağlığa zararsız limitleri aştığı saptanırsa 7 gün içinde "limitlere uygun hale getirilmesi" istenecek, aksi halde söktürülecek...
       Peki... Apartman çatılarında, mahalle aralarında boy gösteren baz istasyonları?.. Onlar ne olacak?.. Yönetmelik her ne kadar "izin verilen limit değerlerin aşıldığı mesafeler içinde meskun mahal bulunuyorsa, bu yerlere baz istasyonu kurulamayacak" diyorsa da.. Başka bir paragrafta da vatandaşı zora sokuyor: "Herhangi bir mahalde kurulu bulunan istasyonların ölçümlerinin yaptırılmasının talep edilmesi halinde, ölçüm yapma yetkisi bulunan kuruluşa ölçüm bedelinin yatırılması gerekecek..." Konunun yakın takipçisi Mimar Nejat Yardımcı dün telefonda bu hükmün "Türkçesini" şöyle izah ediyordu:
       - El altından yerleşim alanları içindeki baz istasyonlarını da meşrulaştırıyorlar... Onu geçtik, bunların "sağlığa zararlı" olup olmadığının tespiti için yapılacak masraf da, istasyonun yaydığı radyasyonla "sağlığından" olan vatandaşa yükleniyor...

Kutlama

       Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş, evrensel üniversite ilkeleri doğrultusunda;
       Çalışkan, üreten ve sürekli gelişen,
       Samsun kentiyle barışık ve bu şehirle kucaklaşmış...
       Siyasi kriterleri değil, evrensel bilim kriterlerini ilke edinen, demokrat bir Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ne olan özlemimizin sonunda gerçekleşeceği inancıyla
       Yeni Rektörümüz
     ÂSayın Prof. Dr. Ferit Bernay' ı
       Kutluyoruz."
       Bu kutlama mesajının altındaki imza kime, hangi kuruluşa mı ait? Hemen açıklayalım, bu mesajın altındaki imza Samsunspor Yönetim Kurulu'a ait.
       Biz de Samsunspor'u kutluyoruz.
       Kimi kulüplerimizin mafyanın, kimi kulüplerimizin tarikatçıların eline geçtiği... Henüz bu karanlık odakların eline geçmemesine karşın, gerektiğinde Cumhuriyetin temel ilkelerini, çağdaşlığı, laikliği savunmaktan bile korkan kulüplerin ve kulüp yöneticilerinin sayısının giderek arttığı bir dönemde... Çağdaşlığa, aydınlığa ve bilime sahip çıkma medeni cesaretini gösterdiği için...
       Tekrar tebrikler.

Bilimle ilgimiz

       Paris'in cadde, bulvar ve meydanlarının 100'den fazla matematikçinin adını taşıdığını, Türkiye'de böyle birşeyin akla gelmediğini yazmıştık dün. Okurumuz Dr. Yavuz Anacak geçtiği notta diyor ki:
       "Bir üniversite öğretim üyesi olarak kesinlikle size katılıyorum, ancak daha cadde - sokak isimlerine gelmeden bilim yuvası olan üniversitelerimizden kaçının bir bilim adamımızın adını taşıdığını bulabilir misiniz? Maalesef vakıf üniversiteleri de dahil olmak üzere 72 üniversitemizden hiçbirisi bir bilim insanımızın adını taşımıyor. Öte yandan bol miktarda politikacımızın adları üniversitelerimizde ölümsüzleştirilmiş durumda..."

İzaha muhtaç...

       Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, dün Sabah'taki yazısında Diyanet İşleri'nin yeni misyonunu anlatıyor. Yazısının bir yerinde diyor ki:
       "Bugün Batı'da kabul görmüş evrensel değerler, insan haklarına ilişkin hükümler, asırlar önce Peygamberimiz tarafından dünyada ilan edilmiş prensiplerdir"
       Okurumuz Nazım Gürman bu yazıyla ilgili şu notu gönderdi dün:
       - Sayın Diyanet İşleri Başkanına katılıyorum. Ancak neden Peygamberimizin ilan ettiği prensipler hristiyanlar tarafından hayata geçirilirken müslüman ülkeler hiç oralı görünmemektedir? Sanırım bu konu izaha muhtaçtır"

Biraz geç oldu

       Sayın içişleri Bakanımız Saaddettin Tantan, yeni valileri göreve gönderirken, vatandaşları meyhane köşelerinden kurtarmalarını da tembih etmiş. Keşke Sayın Tantan Atatürk'ün sağlığına yetişseydi; belki onu da içkiden kurtarır ve daha uzun yaşamasını sağlardı!..
      Yavuz Karahan


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr