Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ANAP İstanbul milletvekili Emre Kocaoğlu’nun vecizesi:
"Mülkiye ve Harbiye’yi sivilleştirmeden Türkiye’yi kurtarmamız mümkün değildir."
Durup dururken böyle laflar nereden çıkar?
Türkiye’yi bugünkü ekonomik ve sosyal bataklığa Mülkiyeliler mi soktu? Elbette değil. Elbette bugünkü sefaletin baş sorumlusu Türkiye’nin son 20 yılına damgasını vuran ANAP’tır. Emre Kocaoğlu da ANAP içinde yer alan ve lideri Mesut Yılmaz’ın yolsuzluklarını oyuyla savunan bir siyasetçi. Koltuk yolsuzluğu dahil bütün yolsuzlukların soruşturulma - ması yönünde oy kullanmıştır Kocaoğlu...
Peki Mülkiye’yle derdi mi?
Türkiye’nin bugünkü sefalete sürüklenmesinde payı olanlar kendi dışlarında suçlu aramak, gerçek suçluları gözden kaçırmak çabasındadırlar.
O yüzden kâh "eski solcu" lar taşlanıyor, kâh "Mülkiye" liler, kâh "Kemalistöler... Bugünkü soygun düzenine kim dur demeye çalışmışsa onu suçlamak, en iyi müdafaa hücumdur taktiğinin son uygulamasıdır.
Mülkiyeliler.. Eski solcular... Kemalistler... Son 50 yılda hiç iktidar olmadılar. Son 50 yılın iktidarları, kendilerini liberal, muhafazakâr, milliyetçi gibi kimliklerle tanımlayan yağmacı, talancı, hortumculardır... Hedef şaşırtarak milleti enayi yerine koymayalım...

"Mutlu olmak istiyorsan, kendini başkalarıyla karşılaştırma."
James F. Cooper

Türkiye Arjantin olur mu? Klasik geyik sorusu İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’ye geçenlerde bir sohbette yöneltildi. Özince, Arjantin ile Türkiye arasında önemli farklar bulunduğunu anlattı. Sonuna da şu zarif yorumu ekledi:
"Türkiye’den farklı olarak Arjantin bireysel geleneğin önde olduğu bir ülkedir. Bakın, tangonun orada doğması tesadüf değildir. Duygularını sokaklarda dans ederek gösteren bir toplumun, şiddeti de, kızgınlığını da sokaklarda göstermesi doğaldır."

Gecenin bir saatinde değerli sanatçı Şener Şen ile aynı masayı paylaştık.. Sağdan soldan sinemadan sanattan konuşurken dedik ki:
- Uzun yıllar konservatuvarda okumuşsunuz ama sahne veya perdede bir mektepli gibi değil, alaylı gibi oynuyorsunuz.. Bir tuluat oyuncusu gibi... Doğal, kendiliğinden, rahat...
- Evet öyle, dedi ve ekledi, zaten mektepleri de sahnede alaylı gibi oynayabilmek için bitirdim...

ABD hâlâ Irak’ın işgali için geçerli bir yalan bulamadı. Buna rağmen Bush’un senaristleri konu üzerinde canla başla çalışmaya devam ediyor.
Bu arada CIA, Türk kamuoyunu dolmuşa bindirmek, ülkeyi ucuzundan ABD’nin peşine takmak (hatta mümkün olursa ön saflarda Irak’a sürmek) için iştah açıcı senaryolar düzüyor. Kâh bize altın tabak içinde Musul - Kerkük petrolünü sunuyor, kâh Saddam’ın Türkiye’ye kimyasal silah fırlatacağı palavrasını işliyor.
Bu bağlamda Washington’ un en yakın dostu "bir kısım" Türk basınıdır...
Amerikan basınının doldurma haberleri iki büyük gazetenin birinci sayfalarında şaşmaz doğrular gibi (ünlem işareti bile konulmadan) yer alıyor.
Amerikalı yazarların Irak’a açılacak savaşın yanlışlığını anlatan yazıları ise bizim basına (Radikal hariç) nedense pek uğramıyor.
Türkiye şu sırada Körfez Savaşı’ndan çok daha tehlikeli bir uçurumun kenarında.
Körfez Savaşı’nda ABD’yi bütün dünya destekliyordu.
Ve Türkiye’nin ABD isteklerine direnme gücü vardı.
Bu defa ABD’ye ne Avrupa ülkeleri, ne Rusya, ne Arap ülkeleri omuz veriyor.
Ve ekonomik kriz Türkiye’nin ABD isteklerine direniş gücünü kırmakta.
Dış kredi hesapları içindeki hükümet Irak konusunda kararlı ve net tavır izlemekte zorlanıyor. Basın da meseleye Amerikalı gibi baktığından Türkiye’nin çıkarlarını savunma görevi kâh Cumhurbaşkanı’na kâh Genelkurmay Başkanı’na düşüyor.
Türkiye için bu aşağılık politikanın peşinde sürüklenip sonunda haklı ve kârlı çıkmak mümkün değil. Dibe vurmuş ekonomimizle Irak serüvenine yuvarlanmak bizim için yıkımın son perdesi olacaktır. Bir dostun deyimiyle Türkiye, "Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli noktasında" duruyor... Türkiye, Irak serüvenine karşı olduğunu, daha da çok ağızdan ve yüksek sesle açıklamak zorundadır.

Arjantin de yağmalandı, Türkiye de yağmalandı.
Tek fark orada yağmayı halk yaptı. Burada üç beş tane vurguncu...
Mustafa Taş