CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu defa oran vererek dedi ki:
- Referandumda yüzde 51.2 hayır oyu çıktı. Seçmenin oyları sandıkta değişti. YSK’ya çöreklenmiş bir yapı halkın kararını değiştirdi...
Genel kanı da bu yönde... Referandumda birtakım oyunlar oynandı...
Ancak Kemal Bey’in hâlâ yanıtlamadığı bir soru da var...
Referandum öncesi CHP sözcüleri 167 bin sandıkta 300 bin üye görevlendirdiklerini açıklamışlardı.
Referandum sonrası YSK Başkanı CHP’nin 9 bin 300 sandıkta üye bulundurmadığını açıkladı. Bu beceriksizliğin sebebi CHP içinde tartışılmadı. CHP’ye düşen önce sandıkları emniyete almaktır...
? ? ?
Atatürk düşmanla mücadelede üç kuvvetin tayin edici olduğunu söyler:
1. Milletin kendisi, 2. Meclis 3. Silahlı Kuvvetler...
Bu üç kuvvet iki cephede savaşır; 1. İç cephe 2. Dış cephe...
Gerisini Nutuk’tan okuyoruz:
“Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlûp olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir...”
Bir ülke savaşın eşiğine geldiğinde ya da içine girdiğinde artık içerdeki tartışmaları bırakmak gerekir... Son zamanlarda pek dile getirilmeyen ama pek sevdiğimiz bir deyiş vardır:
“Her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günde...” diye başlar.
İşte şimdi o günlerdeyiz...Ordumuz Suriye’de savaşın içinde... Ege’de itişme var. Şu zamanda iktidarla muhalefetin aralarındaki gerilimi azaltması gerekir.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster arasındaki görüşmeden sonra şu açıklama yapıldı:
“İki ülke arasındaki uzun vadeli stratejik ortaklık ilişkileri teyit edildi.”
Statejik ortaklık fiyakalı bir deyim... Ama gerçekliği var mı?
ABD’nin stratejik çıkarlarıyla Türkiye’nin stratejik çıkarları hiç benzeşiyor mu?
Bizim Ortadoğu’nun petrolüne el koymak, haritayı değiştirmek, İsrail’in güvenliğini sağlamak gibi amaçlarımız var mı? Güneyimizde resmen Kürt devleti kurmakta olan ABD ile artık ne ortaklığımız olabilir?
Washington ile ilişkilerimize başka ve gerçekçi bir isim koymalı...
***
Ekranlarda hemen her gece Suriye konulu oturumlar izliyoruz...
Habertürk yazarı Nagehan Alçı’nın “Türkiye’nin nabzı” adlı televizyon programında Yunanistan’ın işgal ettiği 18 ada için “18 keçinin otladığı kaya parçası için savaş mı yapalım” sözleri hayli tartışma yarattı. Bu adalar gerçekten kaya parçası mıdır, kaya parçası da olsa bir başka ülke tarafından işgal edilmesi hoş görülebilir mi, şeklinde tepkiler birbirini izlerken...
Konuyu son yıllarda gündeme taşıyan Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım şu bilgiyi verdi:
“2004 yılından beri Yunan işgali altında olan 18 adanın en küçüğü İstanbul’daki Büyükada kadar bir vatan toprağıdır. Büyükada yaklaşık olarak 4 km uzunluğundadır. Yunan işgali altında olan İzmir Koyun Adası yaklaşık 12 km uzunluğunda olup Büyükada’nın 3 misli büyüklüktedir. Aydın Hurşit Adası etrafındaki küçük adalar ile birlikte 20 kilometre uzunluğunda olup Büyükada’nın 5 misli büyüklüktedir.”
***
İktidar sözcüleri de bu adaların işgal altında olduğunu kabul ediyor ancak işgalin kendilerinden önce başladığını öne sürüyorlar. Ancak tartışılan konu işgalin ne zaman başladığı değil... Eleştirilen konu, işgalin iktidar tarafından yüksek sesle protesto edilmemesi, BM gibi kuruluşlara şikâyette
CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel dün bir Sayıştay raporu açıkladı.
Buna göre TRT’de avukat ve hukuk müşaviri olarak görev yapan bir kişi sahte masraf makbuzları düzenleyerek kurumdan 9 yılda 3.3 milyon lira götürmüştü.
Geçen yıl aynı şekilde bir avukatın TRT’yi 50 milyon lira dolandırıp ABD’ye kaçtığı bu defa milletvekili Barış Yarkadaş tarafından açıklanmıştı.
Sözü edilen aynı kişi mi? Olabilir.
Barış Yarkadaş’la konuştuk...
Geçen ağustosta bu konuyla ilgili bir soru önergesi verdiğini ancak cevaplanmadığını anlattı.
İlginç olan TRT’nin bu dolandırıcıların isimlerini gizli tutması.
Hangi mahkemede yargılandıklarını da kimse bilmiyor.
CHP Genel Merkez ekibinin “mükerrer oy pusulası kumpası” kurduğu iddiasını Muharrem İnce, kurultaydan birkaç gün önce Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na aktarmış, önlem almasını istemişti. Buna rağmen sonuç değişmedi, “mükerrer oy” skandalı göstere göstere yaşandı.
Kurultay Divanı’nın, gerekli kontrolü yaptıktan sonra kimlerin yeterli oyu aldığını açıklaması gerekiyordu. Bunu yapmadı, Muharrem İnce’yi “yeterli oyu almış aday” diye ilan etti. Peşinden, İnce konuşurken mükerrer oyun farkına vardı!
Divanın mükerrer oy verenleri çağırıp aslında kime oy verdiklerini belirlemesi gerekiyordu. Bunu da yapmadı. Muharrem İnce yeterli oyu alamadı havası basıldı! Divan Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, kendisinden beklenmeyen bu hatalardan dolayı hayli eleştiri aldı.
? ? ?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu kendisine 127 imza yettiği halde kurultaya - diğer adaylara imza bırakmamak için- 1136 delegenin imzasını alarak geliyor...
Böylece geriye 130 imza kalıyor. İkinci aday zora sokuluyor, üçüncü adaya hiç imza bırakılmıyor. Ancak Kemal Bey sandıkta 790 oy alıyor. Böylece 346 delegenin ona baskı altında imza verdiği ortaya çıkıyor. Adalet ve cesaret
Galatasaray sol bek mevkii için İtalya’dan Japon futbolcu Nagatomo’yu transfer etti... Böylece İstanbul’daki Japon nüfus bir kişi daha arttı...
Bilir misiniz... İstanbul’da günlük hayatta pek dikkati çekmeyen ama dikkate değer bir Japon topluluğu var... Mitsubishi, Hitachi, Mitsui, Toyo, Panasonic, Toshiba gibi dünya devi şirketler Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Ayrıca Japonlar, son beş yılda 28 Türk şirketiyle birleşme ve satın alma gerçekleştirdi. Mars Lojistik, Inventram, Viko, Kırklareligaz Enerji, İnci Akü, Dyo Boya gibi pek çok önemli Türk şirketi son yıllarda Japonlar tarafından satın alındı. Geçenlerde bir Japon diplomat ile sohbet ediyorduk... İstanbul’da mühendis, teknisyen, yönetici olarak 1300 Japon’un çalıştığını anlattı. Bu ailelerin çocukları için 70 mevcutlu bir okul da varmış İstanbul’da.
Japonlar Türk işçi ve teknisyenlerini hayli yetenekli buluyor, işe bağlılıklarını da yeri geldikçe övüyormuş... Bu arada İstanbul’da Japon yemeklerini tadabileceğiniz 15 dolayında lokanta bulunduğunu da ekleyelim... Japonlar uygar, nazik, kibar insanlar... Futbolcu Nagatomo’ya da hoş geldin diyor, uyum sağlayacağını umuyoruz...
TTB deyince...
Savaşa hayır bildirisi yayımlayan Türk
Geçen hafta sonuna doğru... Cumhurbaşkanı Erdoğan büyükşehir belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda operasyonu anlatıyor:
- Afrin’den aşağıya, İdlib’e kadar inip orayı birleştireceğiz, diyor.
Ardından “Menbiç’e de gireceğiz” diye devam ediyor. Söz ABD Başkanı Trump’la yaptığı telefon görüşmesine geliyor:
- Trump’a telefonda Menbiç’e gireceğiz dedim. O da ‘Bizim orada askerimiz var’ dedi. Ben de askerinizi güvenli bölgeye çekersiniz dedim...
Ertesi gün ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel açıklama yaptı, “Menbiç’ten ayrılmayı düşünmediklerini” bildirdi.
Ardından Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ konuştu:
“Zeytin Dalı Harekâtı sınırlı bir harekât. Kapsamı Afrin bölgesinin sınırları içerisindeki terör örgütleri ve teröristlerdir.”
Bu sözlerdern