Ne var ki en az anlaşıldığı, en çok saldırıya uğradığı ülke Türkiyedir...Ve elbet en uzun süre yasaklı kaldığı...Gerçi son zamanlarda şarı saçları ve mavi gözleriyle medyayı daha çok süslüyor. Ama şiirleri ya da sosyalist - komünist ideolojik kimliğinden çok aşklarıyla... Kadın ilişkileriyle tanıtılıyor... Dünya çapında bir şairimizden çok dünya çapında bir çapkınımızdır adeta kendileri... Bir ses ustası, insan sarrafı, yüce değerler sevdalısı olmaktan çok televole kahramanıdır adeta... Nâzımı doğumunun yüzüncü yılında anıyoruz... Ve artık ne vatandaşlığa alınmamış oluşunu ne "Anadoluda bir köy mezarlığına gömün beni" vasiyetinin gerçekleşmemiş oluşunu dert ediyoruz... Türkiye Nâzımı anlayacak ve hak edecek düzeye geldiğinde zaten hepsi hallolacak, motorları yeşilliklere sürecek çocuklar...Şimdilik o günü bekliyoruz. Bugün Nâzım Hikmetin doğumunun 100üncü yıldönümü... O, dünyanın her ülkesinde tanınan, "Türk şairi" denince adı ilk hatırlanan edebiyat adamımızdır. Yaşar Kemalin deyimiyle çağın değil, "Çağların şairi" dir. "Kelime, bilginizin sınırını saptar. Kelime bilginiz arttıkça zekânız da artacaktır." N.Levis Bir Başbakan, 4 bakan, 7 milletvekili, 40 gazeteci, 106 işadamıyla Amerikadayız. Bu ağırlamanın karşılığı ağır olacağa benzer. Bu kalabalığa 5 gün boş yere katlanmaz Amerika... Trrrrt parazitleri... - TRT Genel Müdürü hem Bakanın gönlünü aldı hem de Ankara dışına sürdüğü personelin rapor alarak direnmesini önleyecek iyi bir ittifak yaptı... Yüzlerce gazetecinin iş başvurusu rafta bekler... Yüzlerce meslektaş yıllardır kadro vaadiyle uyutulurken... Bir Bakanın oğlu olan Selçuk adlı delikanlının "şıp" diye TRT Haber Merkezinde işe başlatıldığını yazmıştık. Okurlar "Hangi Bakanın oğlu?" diye sık sık sormaktalar... Efendim Sağlık Bakanı Osman Durmuşun oğlu... Ve bir TRT mensubunun yorumu: Otel arısı vızzz... Çok sıkışırsanız "Otel arısı" diyebilirsiniz. Schwarzkopf çöl ayısı ise ben de otel ayısıyım", demişti... İnsanın kendi kendisiyle dalga geçmesi kalenderliğin ve güvenin işaretidir. Gazeteci ve yazarlar da bundan cesaretlenip Mustafa Taşarı kendine yakıştırdığı lakapla andılar. Ne var ki her defasında Taşarın avukatlarınca mahkemeye verilip tazminata mahkûm oldular. Son olarak da Stara 5 milyarlık dava açmışlar. Avukatımız Şehnaz Yüzerle konuştuk. Bir adam "Ben ayıyım" diyebilir ama siz ona "Vay ayı" derseniz hakaret olurmuş. Aklınızda bulunsun. Doğal kazık... "Gaspromun resmi raporlarına göre bin metreküp doğalgazın yeraltından çıkarılmasının kendilerine maliyeti 1.8 dolar. Bu gazın borularla taşınmasında her yüz kilometrenin maliyeti 0.30 cent. Türkiyenin yaklaşık bin kilometre uzakta olduğunu kabul edersek, bin metreküp gazın yeraltından çıkarılıp sınırlarımıza getirilmesinin Gasproma maliyeti toplam 4.8 dolar. Ama biz bu gazı Ruslardan 100 - 110 dolara, yani maliyetinin neredeyse 20 katına satın alıyoruz. Aradaki müthiş farkın sadece birkaç Gasprom yetkilisinin cebine gittiğini düşünmek biraz safdillik olur. Bu büyük soygunda herhalde bizim taraftan da sebeplenenler olmalıdır."Açıkoturuma katılan AKP milletvekili Ramazan Toprak, Enerji Bakanı Zeki Çakan a, 100 - 110 dolarlık fahiş fiyatı yeniden gözden geçirmeyi düşünüp düşünmediklerini bir soru önergesiyle sorduğunu, ancak sorusuna net bir yanıt alamadığını anlatıyor. Prof. Yakup Kepenek ise soygunun ikinci ayağına dikkat çekiyor:"Devlet, Rusyadan 100 - 110 dolar gibi akıl almaz fiyatla aldığı bu gazı kendi vatandaşına da akıl almaz bir kârla, yüzde 100 kârla satıyor. Yani vatandaş, hem Rusyadan yediğimiz kazığın faturasını ödüyor hem de buna ek olarak devletin kendisine attığı kazığın faturasını ödüyor."Bir soru da bizden... Bu fiyattaki gazla çalışacak çevrim santralları elektiği kaça maledecek? Türk sanayii bu elektrikle dünya piyasasında nasıl rekabet edecek? Aradaki farkı devlet sübvanse ederse bu yükün altından nasıl kalkacak? Enerji uzmanı Tufan Erdoğan, önceki gece Ferhan Şaylımanın Flash TVdeki programında, Rusyadan satın aldığımız doğalgazdaki müthiş rakamları anlatıyor. Laforizma... Türk standartları Entitüsünün başına gelen kişi ilk iş olarak kızı ve damadına iş vermiş. İşte yeni "Türk Standardı" bu... Rekabet... Mesut Yılmazın oğlu Coca - Cola bayii olmuş. Çillerin oğlu da Pepsi - Cola bayii olsun... m.asik@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024