Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bugün Nâzım Hikmet’in doğumunun 100’üncü yıldönümü... O, dünyanın her ülkesinde tanınan, "Türk şairi" denince adı ilk hatırlanan edebiyat adamımızdır. Yaşar Kemal’in deyimiyle çağın değil, "Çağların şairi" dir.
Ne var ki en az anlaşıldığı, en çok saldırıya uğradığı ülke Türkiye’dir...
Ve elbet en uzun süre yasaklı kaldığı...
Gerçi son zamanlarda şarı saçları ve mavi gözleriyle medyayı daha çok süslüyor. Ama şiirleri ya da sosyalist - komünist ideolojik kimliğinden çok aşklarıyla... Kadın ilişkileriyle tanıtılıyor... Dünya çapında bir şairimizden çok dünya çapında bir çapkınımızdır adeta kendileri... Bir ses ustası, insan sarrafı, yüce değerler sevdalısı olmaktan çok televole kahramanıdır adeta...
Nâzım’ı doğumunun yüzüncü yılında anıyoruz... Ve artık ne vatandaşlığa alınmamış oluşunu ne "Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni" vasiyetinin gerçekleşmemiş oluşunu dert ediyoruz... Türkiye Nâzım’ı anlayacak ve hak edecek düzeye geldiğinde zaten hepsi hallolacak, motorları yeşilliklere sürecek çocuklar...
Şimdilik o günü bekliyoruz.

"Kelime, bilginizin sınırını saptar. Kelime bilginiz arttıkça zekânız da artacaktır."
N.Levis

Bir Başbakan, 4 bakan, 7 milletvekili, 40 gazeteci, 106 işadamıyla Amerika’dayız.
Bu ağırlamanın karşılığı ağır olacağa benzer.
Bu kalabalığa 5 gün boş yere katlanmaz Amerika...

Yüzlerce gazetecinin iş başvurusu rafta bekler... Yüzlerce meslektaş yıllardır kadro vaadiyle uyutulurken... Bir Bakan’ın oğlu olan Selçuk adlı delikanlının "şıp" diye TRT Haber Merkezi’nde işe başlatıldığını yazmıştık. Okurlar "Hangi Bakan’ın oğlu?" diye sık sık sormaktalar... Efendim Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un oğlu... Ve bir TRT mensubunun yorumu:
- TRT Genel Müdürü hem Bakan’ın gönlünü aldı hem de Ankara dışına sürdüğü personelin rapor alarak direnmesini önleyecek iyi bir ittifak yaptı...

Schwarzkopf çöl ayısı ise ben de otel ayısıyım", demişti... İnsanın kendi kendisiyle dalga geçmesi kalenderliğin ve güvenin işaretidir. Gazeteci ve yazarlar da bundan cesaretlenip Mustafa Taşar’ı kendine yakıştırdığı lakapla andılar. Ne var ki her defasında Taşar’ın avukatlarınca mahkemeye verilip tazminata mahkûm oldular. Son olarak da Star’a 5 milyarlık dava açmışlar. Avukatımız Şehnaz Yüzer’le konuştuk. Bir adam "Ben ayıyım" diyebilir ama siz ona "Vay ayı" derseniz hakaret olurmuş. Aklınızda bulunsun.
Çok sıkışırsanız "Otel arısı" diyebilirsiniz.

Enerji uzmanı Tufan Erdoğan, önceki gece Ferhan Şaylıman’ın Flash TV’deki programında, Rusya’dan satın aldığımız doğalgazdaki müthiş rakamları anlatıyor.
"Gasprom’un resmi raporlarına göre bin metreküp doğalgazın yeraltından çıkarılmasının kendilerine maliyeti 1.8 dolar. Bu gazın borularla taşınmasında her yüz kilometrenin maliyeti 0.30 cent. Türkiye’nin yaklaşık bin kilometre uzakta olduğunu kabul edersek, bin metreküp gazın yeraltından çıkarılıp sınırlarımıza getirilmesinin Gasprom’a maliyeti toplam 4.8 dolar. Ama biz bu gazı Ruslardan 100 - 110 dolara, yani maliyetinin neredeyse 20 katına satın alıyoruz. Aradaki müthiş farkın sadece birkaç Gasprom yetkilisinin cebine gittiğini düşünmek biraz safdillik olur. Bu büyük soygunda herhalde bizim taraftan da sebeplenenler olmalıdır."
Açıkoturuma katılan AKP milletvekili Ramazan Toprak, Enerji Bakanı Zeki Çakan’ a, 100 - 110 dolarlık fahiş fiyatı yeniden gözden geçirmeyi düşünüp düşünmediklerini bir soru önergesiyle sorduğunu, ancak sorusuna net bir yanıt alamadığını anlatıyor. Prof. Yakup Kepenek ise soygunun ikinci ayağına dikkat çekiyor:
"Devlet, Rusya’dan 100 - 110 dolar gibi akıl almaz fiyatla aldığı bu gazı kendi vatandaşına da akıl almaz bir kârla, yüzde 100 kârla satıyor. Yani vatandaş, hem Rusya’dan yediğimiz kazığın faturasını ödüyor hem de buna ek olarak devletin kendisine attığı kazığın faturasını ödüyor."
Bir soru da bizden... Bu fiyattaki gazla çalışacak çevrim santralları elektiği kaça maledecek?
Türk sanayii bu elektrikle dünya piyasasında nasıl rekabet edecek?
Aradaki farkı devlet sübvanse ederse bu yükün altından nasıl kalkacak?

Türk standartları Entitüsü’nün başına gelen kişi ilk iş olarak kızı ve damadına iş vermiş. İşte yeni "Türk Standardı" bu...


Mesut Yılmaz’ın oğlu Coca - Cola bayii olmuş.
Çiller’in oğlu da Pepsi - Cola bayii olsun...