Dün gün boyu yolda çevirip çevirip sordular..
Sordukları şu..
‘Cumhur-başkanı hükümeti kurma görevini neden Kılıçdaroğlu’na vermiyor?’
Ben ne bileyim dedim..
Belki de ya kurarsa diye vermiyordur.. Ne olur ne olmaz!..
Beştepe yüzdü yüzdü kuyruğuna geldi.. Hakikaten ya kurarsa..
Davutoğlu’na hükümeti kurma görevini verdi.. O da kurabilirdi..
Kuramazdı..
Çünkü; Davutoğlu’na hükümeti kurma görevi verilmemiş..
Hükümeti kurmama görevi verilmiş..
İstikşafi mistikşafi görüşmeler dedi.. Keşif oturumları yapıldı.. Müzakereye geçilmeden koalisyon dosyası kapatıldı..
Önce, ‘Taban istemiyor’ dediler..
Sonra eğitim ve dış politikayı bahane ettiler.. Zaten anlaşamazdık demeye getirdiler..
Görevi iade ettiğinde 45. günün dolmasına 5 gün vardı.. Gerçi, 45 gün Allah’ın emri değildi.. Anayasa’nın da emri değil..
45. gün bitince Anayasa Cumhur-başkanı’nı yetkili kılıyor..
İster koalisyon arayışını sürdürür..
İster seçime gider..
Cumhur-başkanı süreyi esnetmeyeceğini açıkladı.. Esnetmeyecek ama hükümet kurma görevi de vermiyor..
Bekliyoruz.. Bugün cuma.. Pazar akşamı süre doluyor..
Bi umut.. Son bir girişim..
Cumhurbaşkanı herhalde ya son dakika sürprizi olursa diye.. Ya koalisyon kurulursa diye görevi vermiyor..
Görev vermesi gereken kim?
Kılıçdaroğlu..
Beştepe’nin yolunu bilmiyormuş..
Gerekçe değil tabii..
Kimileri de şu kampanyayı yapıyor; Kılıçdaroğlu’nun hükümet kuramayacağı belli.. Vakit kaybı olur.. Boşa zaman geçer..
Bu da gerekçe değil.. Bu meseleyi saptırma propagandası.. Beştepe’yi haklı gösterme çabası..
Niye mi?
Kılıçdaroğlu’nun kullanacağı süresi zaten belli.. Davutoğlu iade edince verseydi beş gün.. Bugün verse üç gün..
Ana muhalefete bu kadar süre bile çok görüldü..
Bu savaş nasıl biter?