Başbakan’a göre, AKP ile CHP’nin koalisyon kuramamasının temel sebeplerinden biri eğitim,öteki dış politika..
CHP lideri dış politikanın tamamen değişmesi gerektiğini, 180 derece dönüş yapılması gerektiğini savunuyor..
AKP Genel Başkanı ise efsane yazdıklarınıiddia ediyor.. Suriye politikasını yere göğe koyamıyor..
Açık sınır politikası izleyerek, iki milyon Suriyeliyi misafir ederek dünyaya insanlık dersi verdiğimizi söylüyor..
Nasıl misafirlikse botlara binip denize açılanlar, Batı’ya sığınmak isteyenler Suriye’den değil, bizim ülkemizden gitmek istiyor..
Büyük çoğunluğu iki yıldır, üç yıldır, dört yıldır bu topraklarda yaşıyordu..
Canlarına tak etmiş olacak ki ölümü göze alıp botlara atladılar..
Neyse.. Bu ayrı mesele..
***
Başbakan’ın ‘efsane’ diye tanımladığı Suriye politikası hedefi neydi?
Esad’ın devrilmesi..
Başbakan’a göre, (o zaman Dışişleri bakanıydı) Esad birkaç hafta içinde devrilecek, muhalifler yönetimi ele geçirecek, kendileri de Şam’a gidip Emevi Camii’nde cuma namazı kılacaktı..
Bunu açık açık söylediler..
Mülteci akımı başlasın, Esad’ın devrilmesi hızlansın diye sınırı ardına kadar açtılar..
En fazla 100 bin kişinin ülkemize sığınacağını tahmin ediyorlardı..
İki milyon kişi geldi..
Efsane politikada bir milyon 900 bin kişilik yanılma oldu..
***
Başbakan izledikleri politikanın doğruluğuna o kadar inanıyor ki ne olur
ne olmaz diye Dışişleri’ni başka ellere teslim edemedi..
Ne 180 derece dönüşü..
Bir milim bile sapmasına izin vermedi..
Suriye politikasının mimarlarından müsteşarını Dışişleri Bakanı yaptı..
***
Sonuç; Suriye dörde bölündü.. Bir bölümünü Esad kontrol ediyor.. Diğer bölümünde IŞİD var.. ABD’nin himayesinde Kürt bölgesi oluştu.. Küçük bir bölümünü de Ankara’nın desteklediği muhalifler kontrol ediyor..
Şimdi Ruslar da işin içine girdi..
Esad’ı korumak, kollamak, ayakta tutmak amacıyla Suriye’ye yerleştiler.. Savaşa katıldılar..
Suriye’nin artık kendilerinden sorulacağını ilan ettiler..
Ve böylece..
Bizim Suriye politikası da hakikaten efsane oldu!
Başbakan camdan okuyor
Bir yıl falan direndi.. Uzun konuşmalarını bile irticalen yapmayı tercih etti.. Notlarına bi göz atması bile yetiyordu..
Seçim bildirgesini açıklarken herkes dondu kaldı..
Başbakan ‘prompter’a geçmişti..Metni camdan okuyordu..
Neden acaba?
Siyaset kulislerine akan dedikodulara göre bunun iki nedeni var..
BİR:Başbakan artık hoca gibi konuşmak istemiyor.. Babaanneye izah eder gibi anlatmak istiyor.. Bu yüzden çalışılmış metni okumayı tercih ediyor..
İKİ: Başbakan’ın metin dışına çıkıp, önceden belirlenen stratejiden farklı dil kullanması istenmiyor..
Bu seçimde seçim meydanlarının konusu olmadı.. Bundan sonra da olmaz..
Gündem o kadar yoğun ki iktidar partisinin 1940’lara gidecek hali yok..
Kızacak, kavga edecek konu çok..
Oysa.. Son üç seçimin ana konusu
İsmet İnönü’ydü..
İnönü 1940’lı yıllarda şunu yaptı,
bunu yaptı..
Camileri ahır yaptı.. Kuran’ı yasakladı.. Ezanı Türkçe okuttu.. Neler çektirdi nelernutkundan geçilmiyordu..
Bu seçim İsmet İnönü’süz olacak gibi görünüyor..
Kabrinde rahat rahat uyuyacak..