Çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllar Milliyetçi Cephe hükümetleriyle geçti..
Demirel Başbakan’dı..
Biz de fena halde karşıydık.. Solcuyduk ama çata patadan yana değildik.. Demirel’in gitmesini, Ecevit’in gelmesini istiyorduk..
Ecevit gelirse daha özgür, daha demokrat bir dönemin geleceğine inanıyorduk..
Lise, bitti üniversite hayatı başlayacaktı ama üniversiteye gitmek ne mümkün..
Ya silahlar konuşuyor, ya boykot ilan edilip kapılar zincirleniyordu.. Bu sebeple gazeteciliğe çok erken yaşta başladım..
*
Bir süre sonra Demirel gitti ama maalesef darbeyle gitti.. Acı dolu yıllar başladı.. Demirel evine çekildi.. Siyaset okuyan gazeteci olarak o dönemden itibaren Demirel’i daha yakından takip ettim..
Biz mi olgunlaşmıştık.. Demirel mi değişmişti bilemiyorum.. 80’li yıllardaki Demirel 1970’lerin Demirel’ine benzemiyordu..
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan‘ın idamına oy veren Demirel’den eser yoktu..
Bilge, demokrat, hoşgörülü bir lider vardı karşımızda..
Hoşgörü deyince, bir noktalı virgül koyalım..
*
1980 öncesi ortalık Demirel karikatürleri, Demirel taklitleri, Demirel’i hicveden oyunlardan geçilmiyordu..
Gazete köşelerinde Demirel’e bindirildikçe bindiriliyordu..
Bunlar o yıllarda bize normal geliyordu..
Daha sonra eleştirinin suç sayıldığı, hainlikle eşdeğer tutulduğu dönemleri yaşayınca, anladık; normal değilmiş..
Eleştiriye tahammül erdemmiş..
*
1980’li yıllarda demokrasinin yerleşmesi, demokrasi kültürünün benimsenmesi için çok çaba sarf etti.. Neredeyse bütün konuşmalarında sözü dönüp dolaştırıp demokrasiye getirirdi..
Demokrasinin ne olduğunu anlatmaya çalışırdı..
Sık sık Churchill’in demokrasi tarifine başvururdu.. Bir söyleşide şöyle demiş:
“Demokrasiyi tarif etmek çeşitli şekillerde yapılabilir. Ama hangi şekilde tarif ederseniz edin, bir yere çıkar. Mesela Churchill demokrasiyi şöyle tarif ediyor: ‘Sabahın köründe, alacakaranlıkta kapınız çalındığı zaman bunun sütçü olduğundan emin olmanın adıdır demokrasi’ aslına bakarsanız bu, korkusuz yaşama hakkının çok güzel ifadesidir. Kapınızı sabahın köründe kimse çalmaz, çalamaz. Yani ne kişiler çalar, ne devlet çalar. Çalsa çalsa sütçü çalar. Sütçüden başka kimse çalamaz..“
(Köprü dergisi, Ekim 1985 sayısı)
*
Maalesef Demirel’in başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde özellikle Güneydoğu’da, sabahın köründe kapıları sütçüden başkaları da çaldı..
Demirel’in en büyük hatası neydi derseniz; ‘Kürt realitesini tanıyoruz’ dedikten sonra sorunun çözümünü askere havale etmesidir..
*
Televizyonlar gün boyu özel yayın yaptı.. Demirel için söylenmedik söz kalmayacak herhalde.. En çok hoşuma giden İlber Ortaylı’nın sözleriydi..
Attığı ‘tweet’te şöyle yazmış..
‘Anadolu çocuğuydu. Türkiye’deki Anadolu elitinin ilklerinden biriydi. Gayretli, zeki ve mühendis bir Anadolu çocuğu..’
Evet, Demirel Anadolu’ydu.
*
Mühendis Demirel denilince akla barajlar geliyor.. GAP geliyor.. Sabah mühendis bir arkadaşımdan mesaj geldi.. Diyor ki; artık GAP’a Süleyman Demirel diyelim.. Adı GAP değil, SDP olsun..
Süleyman Demirel Projesi..
*
Allah rahmet eylesin..