Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bayram tatilinde dikkatimi çekti..

Şer odakları söylemi yine siyasetin baş köşesindeki yerini aldı..

TV reklamlarında, bayram konuşmalarında şer odaklarından bahsediliyor..

Dıştaki şer odaklarıyla..

Onların işbirlikçisi içteki şer odakları!..

Söylem genelde budur..

Şer odakları söylemi yeni değil.. Kendimi bildim bileli var.. Zaman zaman unutulur, zaman zaman hortlar..

Veya hortlatılır..

Siyasetçi kendini ne zaman zorda hissetse.. O zorluğun sebebi konusunda bir şeyler söylemek zorunda kalsa.. Ne zaman halkın biraz korkutulması ihtiyacı duyulsa..

Haberin Devamı

Şer odaklarından bahsedilir..

Şer odaklarının demokrasiyi hedef aldığı..

Şer odaklarının özgürlüklere kastettiği söylenir..

Mesele çok karmaşıksa, perde gerisindeki bir odağa dikkat çekilir.. Perde önündeki şer odaklarını idare ettiği anlatılır..

O da yetmezse..

Üst akıl devreye sokulur.. .

Bir üst aklın iç ve dış şer odaklarını yönettiği iddia edilir.. Bütün şer odaklarına talimat verdiği söylenir..

Şer odakları kimdir..

Nedir, necidir; söylenmez..

Perde arkasındaki odak açıklanmaz..

Üst akıl ise gizli tutulur.. Kimliğine dair iması bile yapılmaz..

Şer odakları yine piyasaya çıktı..

Anlaşılan o ki; AKP, 1 Kasım seçimini şer odaklarıyla mücadele seçimi ilan edecek..

Başbakan’ın tezi doğruysa!
Başbakan 1 Kasım seçimi üzerine konuşurken; ‘AK Parti dışında hiçbir denklem olmayacak’ demiş..
Yani..
7 Haziran seçiminden farklı bir tablo çıkmayacak..
Dört partili Meclis koalisyon arayacak.. AKP’siz çözüm olmayacak..
AKP’siz denklem kurulmayacak.. AKP mutlaka hükümette yer alacak..
Başbakan’ın söylediği bu..
O zaman sormak lazım..
Madem hal böyle, beş ayı neden boşu boşuna geçirdik..
Neden zaman kaybettik..
Neden seçim hükümeti diye ‘iktidarsız’ hükümete mahkum olduk..
Neden ekonominin vitesi boşa alındı..
Neden Türkiye frene bastı..
Neden Meclis devre dışı kaldı.. Çalışmadı, çalıştırılmadı..
Neden temmuz ayında yapılması gereken aralık ayına ertelendi..
Neden, neden, neden?
Siyasetin hastalığı spora bulaştı
Siyasetçi eleştiriyi sevmez.. Hele iktidar koltuğunda oturan hiç sevmez..
Eleştiriler çoğalınca.. Eleştiri alanlarının kapsamı genişleyince beylik sözlere sığınır..
Şöyle derler..
Çok biliyorsan, gel sen yönet..
Soyun siyasete gir de boyunu görelim..
Uzaktan ahkâm kesmek kolay..
Herkes siyasetçi olmuş, ağzı olan konuşuyor..
*
Şöyle düşünmezler.. Bizim işimiz icraat yapmak.. Proje yapmak.. Karar almak, uygulamak..
Yazarların, çizerlerin, aydınların işi de gördükleri yanlışları eleştirmek..
Yanlış giden işler konusunda uyarmak.. Yanlışları halka anlatmak..
*
Bu hastalık spora da bulaştı.
Spor yöneticileri de teknik adamlar da aynı dili kullanmaya başladılar..
Onlar da..
Çok biliyorsan, gel kulübü yönet..
Çok biliyorsan, takımı sen çalıştır..
Çok biliyorsan, takımı sen kur da görelim..
Hoca takımı istediği gibi kurar, sana ne?
Ne biliyorsun ki hocayı eleştiriyorsun?
Der oldular..