PKK’dan başlayalım..Çözüm süreci ‘Dolmabahçe mutabakatının’ mart ayında yırtılmasıyla durdurulmuştu.. Buzdolabına kaldırılmıştı..
PKK’nın sesi çıkmadı.. Silaha sarılmadı..
KCK tepe yönetimi..
7 Haziran’da HDP beklenenin üzerinde oy alınca.. 80 milletvekiliyle Meclis’e girince.. Güneydoğu’da iktidar partisini ezip geçince.. Oy oranı Diyarbakır’da yüzde 79’a, Şırnak’ta yüzde 85’e, Hakkari’de yüzde 86’ya ulaşınca..
Oh çekip mutlu olacağına..
Bugünleri de görmek varmış diye sevineceğine..
Şenliklerle, festivallerle kutlayacağına silaha sarıldı..
Cemil Bayık silahlanma çağrısı yaptı..
KCK Yürütme Konseyi çatışmasızlık ortamının sona erdiğini ilan etti.. Devrimci halk savaşının başladığı duyuruldu..
Yol kesmelerin, araç yakmaların, adam kaçırmalarının sayısı arttı.. Şehit haberleri peş peşe geldi..
Güneydoğu bir anda savaş yerine döndü.. Bölge sokağa çıkma yasağıyla yeniden tanıştı.. Olan halka oldu..
Gazetelere yansıyan habere göre PKK da tarihin en ağır darbesini yemiş..
PKK’nın istediği bu muydu?
Değildi kuşkusuz..
AKP’yi zorlamak, Öcalan’a tecridi kaldırmak, kendini hatırlatmak için biraz çatapata yapmayı düşündü..
Nasıl olsa kısa sürede çatışmasızlık ortamına geri dönülür, silahla susar, bu arada bazı kazanımlar elde ederim diye hesapladı..
Hesabı tutmadı.
Hesabı şaştı..
Gelelim MHP’ye..
Bahçeli seçim sonuçlarını doğru okudu.. AKP’nin bu sonucu kabul etmeyeceğini, erken seçime gideceğini tahmin etti..
Daha ilk gece gerekirse seçim diyerek AKP’yi açığa çıkarmaya çalıştı..
AKP’nin koalisyon istiyormuş gibi davranmasının önünü kesmek için bütün olasılıklara hayır cevabı verdi..
AKP’yi zorlamayı hedefledi.. AKP-CHP koalisyonunun kurulacağını hesapladı..
Hesabı tutmadı..
Hesabı şaştı..
Üstüne üstlük AKP’nin ekmeğine yağ sürüldü..
Türkiye seçime gitti..