Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan itiraf etti sayılır..
Başbuğ’un kendisine ‘bugün bize yarın size’ dediğini ‘ve hakikaten dediğinin olduğunu’ açıkladı..
Başbuğ’u o gün dinleseymiş!..
Başbuğ kurulan tezgâhları anlatmış olmalı.. En büyük tezgâh ‘Kozmik Oda’ya girilmesiydi..
Bülent Arınç’a suikast girişimi dümeniyle devletin tüm sırlarına ulaştılar..
Tezgâhı Arınç üzerinden kurmuşlardı.. Arınç’ı kullanmışlardı..
İktidar paralel yapının üzerine gideceğiz diyor ya.. Paralelin kapısını açacak maymuncuk orada..
O suikast palavrasında..
O palavra o günlerde iktidarın işine geldi, Arınç’ın hoşuna gitti.. Çünkü hedefte askerler vardı..
Suikast senaryosu o kadar çalakalem yazılmıştı ki insanın inanması için salak olması lazımdı..
Arşive baktım.. Bu salaklık meselesi için o günlerde şöyle yazmışım..
*
“Cumartesi akşamı 23.40’ta güvenlik birimleri ihbar üzerine Çukurambar 1424’üncü caddede bulunan iki aracı durduruyor..
Araçlardan birinde albay, ötekinde binbaşı var..
Binbaşının üstü aranırken, yutmak için ağzına bir kâğıt götürülüyor.. Hemen üstüne atlıyorlar, ağzından çıkartıyorlar..
Kâğıtta ‘cadde 1424 ‘ diye devam eden adres yazılı..
Bakıyorlar, Bülent Arınç’ın evi!..
Adamlar özel harpçiymiş.. Yani iyi yetişmiş subaylar..
Peki, bu kadar iyi yetişmiş insanlar üç kelimelik adresi akıllarında tutamamış mı?
Yazıp yanlarında taşıyorlar? İkide bir bakıyorlar?
Aynı zamanda bu kadar salaklar mı?
Manzara şöyle miydi?
Öndeki araçta binbaşı, arkadaşı araçta albayÖ Binbaşının elinde suikast yapacakları kişinin adresi.. Kâğıda baka baka ilerliyorlar.. Arınç’ın evini arıyorlar.. Küt diye enseleniyorlar..
Bu kadar mı salaklar?
Beşinci sınıf Amerikan filmlerinde bile bile bu kadar kötü senaryo yoktur..
Herhalde senaryoyu yazanlar milleti salak zannediyor..
Ne versen yiyor.” (23 Aralık 2009 )
*
Yaşananlar komedi filmi gibiydi ama işin bu yönünü dikkate alan olmadı.. Binbaşının yutmaya çalıştığı kâğıt en önemli belge sayıldı, düğmeye basıldı..
İktidarcı medya abarttıkça abarttı.. Şişirdikçe şişirdi..
Soruşturma iki subayın görev yaptığı ‘Kozmik Oda’ya kadar uzandı.. Kozmik Oda açıldı, 11. Ağır Ceza reisi girdi, haftalarca çalıştı, tüm evrakları inceledi..
Sonra..
Sonra bir şey olmadı.. Haa oldu, o hâkim Yargıtay’a seçildi..
Suikast girişimi mi?
Üzerinden 4 yıl 7 ay geçti, bir arpa boyu yol alınmadı..
Niye mi alınmadı?
Çünkü ortada suikast falan yoktu.. Tamamen tezgâhtı.. Kozmik Oda’ya girmek için kurulan tezgâh..
İktidar göz yumdu.. Askeri köşeye sıkıştıracağım diye bu tezgâhlara izin verdi..
Şimdi kalkıp, ‘oyuna gelmişiz, kandırılmışız demesinler..
O tarihte biz bile işin saçmalığını gördük, tezgâh olduğunu anladık da iktidar mı anlamadı?
*
Demem şudur.. Gözaltılar, tutuklamalar yolsuzluk ve rüşvete soruşturmasına karışanlardan intikam alma operasyonu değilse..
İktidar gerçekten paralel yapının üzerine gitmeye niyetliyse..
İşe Kozmik Oda’dan başlamalı.. O bilgiler kime gitti, bulmalı.. Bülent Arınç’a suikast tezgâhını kimler yaptı.. Senaryoyu kim yazdı, kim uyguladı..
Paralelin kökü orada..