Türban meselesi fazla abartıldı.. Çok fazla sömürüldü!.
Sanki türban takana öcü muamelesi yapılıyormuş gibi..
Sanki türban takana iş verilmiyormuş gibi..
Sanki başörtüsüyle gezmek suç sayılıyormuş gibi..
Bir yangındır gidiyor..
Türbanlı polis yok, asker de yok, öğretmen, savcı, hakim yok.. Devlet memurları takamıyor..
Tamam da..
İş hayatı bu alanlarla mı sınırlı..
Belediyeler var, belediye iştirakleri var, özel sektör var.. en önemlisi Anadolu sermayesi var..
Kamu, kamu, kamu diyorlar..
Özel sektörde var mı? Muhafazakar sermayede.. Onlar kapılarını açtı mı?
Asıl mesele bu..
Anadolu’yu dolaşın sıkı muhafazakar yörelerde başörtüsüz, türbansız kadın göremezsiniz..
Ama o kentin iş hayatında türbanlı, başörtülü kadın yoktur..
Karar mercilerinde yoklardır..
Aslında vardır..
Basit işlerde vardır, evlenene kadar vardır..
Sorulması, sorgulanması gereken budur..
Öğretmen olamıyorlar vah vah diye ağıt yakmak türbanı sömürmek demektir..
Türban bu kadar yaygın, yüzlerce türbanlı kız yurtdışında okudu ama nedense karşımıza yönetici olarak çıkan, genel müdür olarak çıkan, müdür olarak çıkan türbanlı yok..
Neden!..
* * *
Yüzlerce mütedeyyin aile şirketi var.. Ama genel müdürü türbanlı olan şirket daha görmedim..
Türbanlı finans müdürleri de yok..
Halkla ilişkiler müdürü de..
Nedeni belli..
O kesim kadının çalışmasını istemiyor..
* * *
Deniliyor ki sıra kamuda.. Devlet memurları da türbanlı olabilmeli, özgürlük budur..
Öyle mi!..
Gelin bu işe özel sektörden başlayalım.. Türban kendini özel sektörde kanıtlasın.. Her girdiğimiz toplantıda karşımızda konusunda uzman türbanlılar görelim..
Yurt dışı gezilerine eşlerinin gölgesinde değil, bilmem ne şirketini temsilen katılsınlar.. Tek başlarına, dimdik ayakta durarak.. Erkeklerle çatır çatır mücadele ederek..
* * *
Buna önce türbana özgürlük diye her gün nutuk atan muhafazakar kesim izin vermez..
Kadının rolü değişir diye vermez..
Verselerdi..
Karşımızda onlarca türbanlı iş kadını olurdu!..
Yüzde 42 aptalsa.. O mahallede işin ne!
Adam yazmış.. Öncülük yapan, tetikçi olan..
Diyor ki; Her alanda olduğu gibi, akıl- zeka katsayısında da Türkiye ilerledi. Sonunda aptal olmayanlar yüzde 58 seviyesine ulaştı..
Arkadaş zeki ya, dolambaçlı yoldan yüzde 42’ye aptal diyor..
Ben de diyorum ki..
Madem yüzde 42 aptal sen hâlâ aptalların mahallesinde neden oturuyorsun..
Akıllılar mahallesine taşınsana!..
Aptalların mekanlarından çıkmıyorsun, akıllıların arasına karışsana.. Ne işin var Bağdat Caddesi’nde, Asmalımescit’te..
Niye Tünel’de turluyorsun, Kadıköy’de keyif çatıyorsun..
Ne işin var aptalların arasında..
Akıllı adam aptalların arasında oturur mu?
Hâlâ mı?. Ayıp ya!..
Eskiden turizmi bilmiyorduk.. Ne kadar çakarsak kardır diyorduk..
Avrupa’ya nam saldık..
‘Her şey dahil’ bu sebepten icat edildi.. Turist kazık yemediğine böyle ikna oldu.. Sabahlara kadar ye iç yat, üstüne beş kuruş daha istemeyeceğiz güvencesi verdik..
Turizm böyle gelişti..
Esnaf da bu nedenle isyan etti..
* * *
Esnafın isyan etmesi şundandı.. Diyorlardı ki; Turist uçaktan iniyor, tatil köyüne kapanıyor, yiyor içiyor, bize bir şey kalmıyor..
Haklıydılar ama bu pozisyonun müsebbibi de kendileriydi.. Üç kuruşluk mala on kuruş çekerek, yabancı dil konuşanı salak görerek.. Dünyadan habersiz sanarak..
* * *
Bu işler bitti, esnaf dersini aldı zannediyordum; yanılmışım..
O kafa değişmemiş.. Turgut Reis’te üç, beş kuruşluk şapka alacağım.. 20 lira dedi.. 10 vereyim dedim; tamam abi dedi..
Ticaret bu değil.. Alaskalı da, Yeni Gineli de, Çatlı da, Sibiryalı da o şapkanın en fazla beş lira olduğunu biliyor..
Bu dükkan sahibi bilmiyor.. Bilse beş lira ister!..