Cumhur-başkanı, görevlen-dirme öncesi liderleri tek tek görüşmeye davet edeceğini açıkladı..
İlk tepki MHP Lideri’nden geldi..
Bahçeli, ‘liderlerle tek tek görüşmek Cumhur-başkanı’nın işi değildir’ açıklamasıyla davetin önünü kesti.. ‘Sadece Cumhurbaşkanı’nın görevlendireceği kişiyle görüşeceğini’ ilan etti..
Kapıları kapattı..
Bu gelişmeden sonra.. Cumhurbaşkanı davetten vazgeçer mi? ‘Gelen gelir, gelmeyen kendi bilir’ mi der, bilemem..
Kılıçdaroğlu daveti kabul eder mi?
Demirtaş?
Bilemiyorum.. Onlardan ses çıkmadı.. Beki de ‘önce davet gelsin sonra karar veririz’ sessizliğidir..
Ama şunu biliyoruz.. CHP ve HDP davete icabet ederse görüşme Beştepe’de olmayacak.. Beştepe’nin kapılarını Baykal kapattı, yollarına mayın döşedi..
Yeni adres Dışişleri Konutu oldu..
Kılıçdaroğlu ile Demirtaş Cumhurbaşkanı ile görüşürse ne derler?
‘Sayın Cumhurbaşkanı seçim sürecine müdahil oldunuz.. Taraf oldunuz.. AKP propagandası yaptınız.. Mitingler düzenlediniz. Devletin bütün imkanlarını kullandınız.. Valilere miting düzenlettiniz.. Bizleri suçladınız.. İtham ettiniz.. Valileri, kaymakamları zor durumda bıraktınız.. Taraf yaptınız’ diye sitem ederler mi?
‘Millet adına taraf oldunuz ama milletin yüzde 60’ı sizin tarafınızda değilmiş’ derler mi?’
‘Sadece yüzde 40’ın değil yüzde 60’ın da Cumhurbaşkanı olmalısınız’ talebinde bulunurlar mı?
Demirtaş, ‘benim dinim kitabım, Kabe’m, kıblem belli ama siz beni Zerdüşt yaptınız’ diye tepkisini dile getirir mi?
Merak ediyorum.. Görüşme olacak mı, olursa liderler Cumhurbaşkanı’na ne diyecek?
Devlette çift başlılık olmaz
Başdanışmanı Ahmet Sever’den öğreniyoruz ki; 11. Cumhurbaşkanı Gül siyasete dönme şartı buymuş..
Geçen yıl Erdoğan’a söylemiş..
‘Ben nasıl Cumhurbaşkanlığı yaptıysam sen de öyle cumhurbaşkanlığı yaparsın. Yetkilerinin içinde kalarak. Sen nasıl başbakanlık yaptıysan ben de öyle yaparım. Çift başlılık olmaz’ demiş ..
*
Erdoğan bu hali kabul etmediği ortada.. Bir yıl boyunca ‘fiili Başkanlık’ yaptı.. Türkiye’yi Başkanlık sistemine’ zorladı.. Parlamenter sistemin askıya alındığını söyledi..
Seçmenden destek bulamadı..
Sandık yaptıklarını onaylamadı.. Sandık her şeye karışan Cumhurbaşkanı modeline karşı çıktı..
*
Çift başlılık meselesi yeniden açılınca 2012 yılındaki Cumhuriyet Bayramı’nı hatırladım.. İnsanlar Anıtkabir’e kadar yürümek istemiş, polis yürütmemek için barikat kurmuştu..
Gerginlik artınca Gül, Vali’ye talimat vererek barikatı kaldırtmıştı..
*
Gül’ün müdahalesi Erdoğan’ı çok sinirlendirmişti..
Devlette çift başlılık olmaz diye çıkışmış ve Gül’e şu hatırlatmayı yapmıştı: ‘Anayasa ve kanunlarımız hepimizin yetki ve görevlerini, sorumluluklarını açıkça belirtmiştir’
*
Hayatın akışına bakın.. Şimdi aynı sözler Erdoğan’a söyleniyor..
Gül’e göre kantarın topuzu kaçmış!
Akçakale sınırında yaşananlar Suriye politikasının dibe vurduğunun belgesi..
Dört sene önce kapılarımızı ardına kadar açmış, mülteci akınını teşvik etmiştik..
Böylece Esad’ın hızla devrileceğine inanmıştık.. Politikamızı bunun üzerine imar etti..
Çuvalladık..
İki milyona yakın Suriyeli geldi.. Esad hâlâ yerinde oturuyor..
*
Şimdi sınırı açmamak için çalışıyoruz ama olmuyor..
Başdanışmanı Ahmet Sever’in kitabından öğreniyoruz ki 11 Cumhurbaşkanı Gül de hükümetin politikasını yanlış buluyormuş.. Sever şöyle yazmış:
*
“Gül, hükümetin genelde dış politikasını, özellikle de Suriye ve Mısır dış politikalarını doğru bulmuyordu. Başbakan Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sanki Türkiye’den çok Mısır ve Suriye’nin başbakanı ve dışişleri bakanı gibi davranarak çok ileri gittiğini, bunun Türkiye’nin menfaatlerine de aykırı olduğunu, kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyordu. Bunu Davutoğlu’nun yüzüne de söyledi”