İnsan ne diyeceğini bilemiyor..
Diyeceğimizi dedik aslında..
90’lardan daha beter dedik; şu satırları düştük..
“90’lardan farkı yok..
Hayır hayır var.. Daha da beter!..
Niye mi?
Bütün mahalleler silah deposu gibi.. Bombadan, mayından geçilmiyor..
Arabaya bomba yükleyip polis karakoluna saldırıyorlar..
Traktöre bomba yükleyip askeri karakolu patlatıyorlar.. PKK artık uçaksavarla saldırıyor..
Güneydoğu, büyük kentlerin bazı ilçeleri silah kaynıyor.. Bomba kaynıyor..
Olan biten bunu gösteriyor..
Demek ki; çözüm süreci savaşa hazırlık süreci olarak kullanılmış..
Demek ki; çatışmasızlık ortamı silah depolama ortamına çevrilmiş..
Bu sebeple 90’lardan daha kötü..” Dedik.. (11 Ağustos)
Daha da kötü oldu..
Cizre’den, Silopi’den, Şırnak’tan, Diyarbakır’dan, Güneydoğu’nun yer yerinden çatışma haberleri geldi..
Hendekler kazıldı, barikatlar kuruldu..
PKK’nın talebiyle bazı yerel yönetimler ‘öz yönetim’ adını verdikleri özerklik ilan ettiler..
Devlet de ‘özel güvenlik bölgeleri’ kurdu.. Girişi çıkışı yasakladı..
Sokağa çıkma yasağı koydu..
Savaş haliydi..
Cumhurbaşkanı da bu durumu kabul etti.. Önceki gün TV’de; çözüm süreci sırasında çok ciddi silah stoklaması yapıldığını söyledi..
Dağlıca saldırısına bakın..
Yola döşenmiş mayınlar uzaktan kumandayla patlatılmış.. Denildiğine göre, 400 kilo C4 tipi patlayıcı 100 metre arayla yola yerleştirilmiş..
Güneydoğu mayın kaynıyor, bomba kaynıyor..
Artık zırhlı araçlar bile işe yaramıyor.. 16 askerimiz zırhlı aracın içinde şehit oldu..
Hangi yollar mayınlı.. Hangi yollara, hangi kavşaklara mayınlar döşendiği, aylar önceden hazırlık yapılıp yapılmadığı bilinmiyor..
Bölgede görev yapan komutanlara, polis müdürlerine, MİT görevlilerine sormak lazım..
Kentler silah deposu haline getirilirken neredeydiniz?
Rapor etmediniz mi?
O bombalar, o silahlar göz göre göre mi istiflendi?
Gözden kaçırılarak mı?
Demem şu; Dağlıca bir günde olmadı..