Cumhurbaşkanı’nın birinci önceliğinin koalisyon değil seçimin tekrarı olduğu bilinen gerçek..
Seçimden hemen sonra Deniz Baykal ile yaptığı görüşmede ‘kasım seçimine’ işaret etmişti..
O günlerde bu düşüncesini yüksek sesle dillendirmedi..
Koalisyon seçeneklerinin azalmasını..
Partilerin birbirleriyle uzlaşamayacağı inancının yayılmasını..
Muhalefetin hükümet çıkaramamasını..
Muhalefetin AKP ile koalisyon için zorlayıcı şartlar sürmesini bekledi..
AKP sözcüleri koalisyon istediklerini söylese de.. Her demeçlerine ‘Halk koalisyonu işaret etti’ cümlesiyle başlasalar da.. Hatta Davutoğlu, ‘Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi hızlı trene alalım, Ankara-Konya arası bu işi bitiririz’ dese de..
Cumhurbaşkanı bu işin olmayacağı kanısında..
Cumhurbaşkanı’na göre seçimin siyasi şartları oluştu..
Siyasi şartlar oluştuğuna göre geriye ne kaldı?
Halkı hazırlamak..
Başka çare olmadığına ikna etmek..
Cumhurbaşkanı bunu yapmaya başladı.. Önceki akşamki iftar konuşmasında meseleyi iyice açtı..
Seçim istediğini altı çizilecek sözlerle, vurgularla ilan etti.. ‘Azınlık hükümetine kapıları kapatmakla kalmadı, kritik meselelerde asgari bir anlayış birliği sağlayamamış partilerin kuracağı hükümetinde ihtiyacımız olan çözümleri üretemeyeceği kanaatindeyim’ dedi..
Bu sözlerle, azınlık hükümeti seçeneğinden sonra koalisyon hükümetine de kapılarını kapattı..
Seçimi adres gösterdi..
Parlamento çözemiyorsa çözecek olan milletimizin ta kendisidir..
Kimse milletimize gitmekten çekinmesin..
Kaçmasın..
Diyerek seçimin işaret fişeğini ateşledi..
Cumhurbaşkanı’nın ‘Kimse milletimize gitmekten çekinmesin, kaçmasın’ cümlesine dikkat!..
Anlaşılan o ki…
‘Çözüm sandıkta, karar milletimindir’ propagandası başlıyor..
Eğitim çöktü farkında değiliz
Cumhurbaşkanı; ‘Türkiye’nin önünde çok ciddi sorunlar, alınması gereken çok önemli kararlar var‘ dedi..
Herhalde Suriye’deki gelişmeleri, ekonominin gidişatını kastetti..
Oysa Türkiye’nin en ciddi sorunu; eğitim..
Türkiye 13 yıldır sayıca güçlü, kendince dirayetli bir iktidar tarafından yönetildi ama eğitimin kalitesi artacağına düştü..
Dibe vurdu vuracak..
*
Bakın.. Suriye meselesi yakın gelecekte hallolabilir.. Ankara kendini dünyanın merkezi görmekten vazgeçebilir.. Ona buna fırça atmaktan vazgeçip yüzünü Batı’ya dönebilir.. Avrupa’yla, ABD’yle ilişkileri yeniden ısıtabilir.. Altı ay gibi kısa bir sürede rayına konulabilir..
Piyasalardaki çalkantı bir iki haftaya durulur, yatırım ortamı bir iki ay içinde sağlanır, Türkiye’nin kredi notu yeniden artabilir..
Ama.. Eğitimsiz bir kuşağın açtığı yara, vereceği zarar beş on yılda değil, çeyrek yüzyılda zor toparlanır..
*
İktidar eğitimi derslik olarak gördü.. Bina yapmak zannetti.. Yeni okullar yaptı, derslik sayısını üçe katladı ama içine eğitim koymayı unuttu ..
Tıpkı Türkiye’nin neredeyse her iline adalet sarayları yapıp içine adaleti koymayı unuttukları gibi..
*
Kimsenin yok efendim öyle değil diyecek hali yok.. Sınav sonuçları ortada.. Her dalda geriye gidiyoruz ama matematik ve geometrinin durumu feci ötesi..
LYS sınavında öğrenciler matematikte yüzde 9.7, geometride yüzde 3.7 ortalamaya kadar düşmüş..
Ya Türkçe?
Doğru cevap ortalaması yüzde 20..
Hatırlayın, geçen yıl toplanan Eğitim Şura’sının derdi bu olacağına kafasına Osmanlıcayı taktı.. Zorunlu ders olsun diye bastırdı..
Yahu!..
Çocuklar daha anadillerinde kendilerini ifade edemiyor.. İnanmayan uluslararası değerlendirmelere, PISA sonuçlarına baksın..
Kısaca, çocukları eğitiyoruz diye; ‘Salmışız çayıra, mevlam kayıra’ demişiz..