NTV’deki Basın Odası’nda da diğer televizyon tartışmalarında da gündeme geldi..
Erken seçimi sadece AKP’nin değil, CHP’nin de istediğini savunanlar şunu söylüyor:
‘AKP’nin yaptığı oyalama taktiğiyse, CHP ikinci görüşmede bu iş olmuyor diye masadan kalksaydı oyunu bozsaydı.
Koalisyon kurulmayacağı 40. günde değil, 10. günde belli olurdu. AKP’nin eli zayıflardı. 45. güne kadar zor dayanırdı.
Son günlere kadar beklediğine göre demek ki seçime gitmek CHP’nin de işine geldi..’
Bekleyen bekleyene.. Kapısının önü dolu..
İlk sorum TV’lerde dillendirilen bu iddia oldu..
Masadan kalkma meselesini sordum; masa neden bu kadar uzun kaldı dedim..
Dedi ki;
‘Davutoğlu’na birinci gün şartlarımızı sıraladım. Yüksek profilli hükümet lazım, dört yıl için kurulması lazım, kurulacak hükümetin içte ve dışta yeni bir hükümet gibi algılanması lazım, ortakların birbirine güvenmesi lazım. Davutoğlu kabul etti, ‘Ön görüşmelere başlayabiliriz’ dedi. Dört yıl uzun diye o gün itiraz etseydi görüşme yapılmazdı.’
O zaman koalisyon niye kurulamadı?
Kılıçdaroğlu’na göre bir kişi yüzünden.. Çünkü diyor; ‘Milletin iradesini birileri beğenmedi. Kendi iradesini millete dikte ettirmeye çalışıyor..’
Tutar mı?
Bilemem.. Örneği yok..
Yok da niye seçime gittiğimiz ayan beyan ortada..
Koalisyon kurulamadığı için seçime gitmiyoruz.. AKP, daha doğrusu Cumhurbaşkanı seçmenin kararını düzelteceğine inandığı için gidiyoruz..
Başdanışmanı adını çoktan koydu; karar düzeltme seçimi dedi..
CHP liderine göre sadece bu nedenle de seçime gitmiyoruz..
Tespiti şöyle..
‘Bir toplum seçim öncesi travma yaşıyorsa mevcut iktidar denklemini olduğu gibi değiştiriyor. AKP bunun farkında. Toplum bu derin travmayı hissetmesin diye olağanüstü hızlandırılmış bir erken seçimi getirdiler. İki ayda toplumu zorla seçime götürüyorlar.’
Neden?
Bu derin travmayı yaşamasın diye. Gerçekleri görmesin diye..’
Neden seçime gittiğimiz meselesi böyle..