Cumhurbaşkanı’nın öngörüsü tuttu.. Siyaseti iyi okuduğu, bir adım sonrasını gördüğü, oyun kurucu olduğunu bir kez daha kanıtladı..
Kasım seçimini isteyen Cumhurbaşkanı’ydı.. Kasım seçimiyle AKP’nin yeniden iktidar olacağına inanmıştı.. Seçimin kilometre taşlarını döşedi..
Kasım seçiminde AKP’nin bir, iki hatta üç puan yükseleceği tahmin ediliyordu.. İstikrar isteyenlerin AKP’ye yönelmesi bekleniyordu..
Ama hiç kimse.. AKP’nin kurmayları dahil.. Hatta Başbakan bile AKP’nin oyunu dokuz puan yükselteceğini tahmin etmiyordu..
40.8’den 49.7’ye.. Bu nasıl oldu?
BİR: Muhalefetin bir araya gelip hükümet kuramayacağının belli olması..
İKİ: AKP’siz hükümet formülünün olmadığının görülmesi..
ÜÇ: Terörün azması.. Türkiye’nin kaosa sürüklenebileceği endişesi..
DÖRT: Davutoğlu’nun 7 Haziran’dan gerekli dersleri çıkardıklarını söylemesi.. Uyarının dikkate alacağını açıklaması..
BEŞ: Kasım seçimine ekonomi üzerinden yüklenmesi.. Hemen her kesime tatmin edici vaatlerde bulunması..
ALTI: En önemlisi, AKP’siz hükümet olmuyorsa bari tek başına olsun görüşünün hâkim olması..
Seçmeni AKP’ye yönetti..
Siyaset tarihinde örneği olmayan bir ilk yaşandı.. AKP beş ayda oylarını 9 puan artırarak rekor kırdı..
Sonuç; Davutoğlu genel başkan olarak girdiği seçimden lider olarak çıktı…
CHP yüzde 25’e demir attı
CHP girdiği son üç seçimde de aşağı yukarı aynı oranda oy aldı.. Yüzde 25’lere çakıldı kaldı..
7 Haziran’da da 1 Kasım’da da çok iyi kampanya yapmasına rağmen.. Ekonomik vaatleri öteki partilere örnek olmasına rağmen.. Gündem belirleyen parti konumuna geçmesine rağmen.. İki seçim arası uzlaşmacı tutum izlemesine rağmen..
Oyu artmadı.. Yerinde saydı? Neden?
BİR: CHP ile seçmen arasında güven sorunu var..
İKİ: Seçmen CHP’nin iktidar olacağına inanmıyor..
ÜÇ: CHP ‘dinsiz parti’, ‘din düşmanı parti’, ‘Alevi partisi’ yaftasından kurtulamadı..
DÖRT: 7 Haziran’dan sonra muhalefet partilerinin bir araya gelip koalisyon kuramayacakları belli oldu..
Bütün bu faktörler bir araya gelince CHP kendi tabanının dışından oy alamadı..
Kısaca, CHP’ye oy versem de bir işe yaramayacak düşüncesi etkili oldu..
MHP’yi Bahçeli bitirdi..
Bahçeli’nin 7 Haziran’dan sonra izlediği politika yükselen MHP’yi tuş etti.. Seçmenini kızdırdı, kaçırttı..
Neydi o politika?
İktidar olmak istemiyoruz, muhalefet bize yeter politikasıydı..
Bahçeli, sadece AKP’ye kapılarını kapatmadı, CHP’ye de sırtını döndü.. CHP’nin gel konuşalım, hükümet formülü arayalım teklifini elinin tersiyle itti..
Özel gündemli azınlık hükümeti (CHP-MHP) önerisini de reddetti.. Kılıçdaroğlu’nun ‘Başbakan sen ol’ sözlerine kırıcı bir ifadeyle ‘Rüşvet mi veriyorsun’ yanıtını verdi.. HDP destekli hiçbir formülün içinde olmam dedi..
AKP’yi çok sert dille eleştirirdi ama Meclis Başkanlığı’nı da altın tepsi içinde sundu.. AKP’nin 7 Haziran şokunu atlatmasını sağladı.. AKP’yi kendine getirdi.. Ne istediği belli olmadı..
Sonuç; 2 milyon seçmen MHP’yi terk etti..
HDP’yi PKK bombaladı..
İşin geçeği şu.. PKK, yüzde 13 oy, 80 milletvekiliyle 7 Haziran seçiminden sükseli çıkan HDP’yi kıskandı.. Siyaset kanalının açılması.. HDP’nin Güneydoğu’daki ezici üstünlüğü, muhafazakâr, mütedeyyin Kürtlerden de oy alması PKK’yı korkuttu..
Tabanının kaydığını hissetti..
Durup dururken temmuz ayının ortasında savaş ilan etti..
7 Haziran’dan sonra bayram havası yaşamaya çalışan Güneydoğu’yu savaş alanına çevirdi..
HDP’nin yüzde 80, yüzde 90 oy aldığı ilçelerde hendekler kazıp, barikatlar kurup özerklik ilan etti.. Güvenlik güçleriyle çatışmak için her türlü tahriki yaptı..
Son üç ayda yaşananları tekrarlamaya gerek yok.. Çatışmalar, ölümler, sokağa çıkma yasakları..
7 Haziran’da HDP’ye oy veren muhafazakâr seçmen pişman oldu..
Oyunu geri çekti..